DEAŞ'ı Ebubekir Bağdadi ile kuran ilk ekipten olduğunu söyleyen ve örgütün şimdiye kadar Türkiye’de yakalanan en üst düzey isimlerinden olan Hüseyin, hem örgütün iç yapısı, üst düzey yöneticileri hem de YPG ile ilişkileri konusunda önemli itiraflar yaptı. Hüseyin, DEAŞ teröristlerinin YPG’nin izniyle Rakka’dan silahlı olarak nasıl çıktıklarını da anlattı. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturması neticesinde tutuklanan Hüseyin'in ifadesinden dikkat çeken bölümler şöyle:
'2004'te El Kaide'ye bağlıydım'
“Irak'ın Dohok şehrinde doğdum. Tıp fakültesini bitirdim. Romatoloji dokturuyum. Amerika'nın Irak'a açtığı savaşta, 2004 yılında Musul'da birden fazla (direnişçi) grup oluştu. Bu gruplar Cihad için kurulmuştu. Ben de o tarihlerde Tevhid ve Cihad grubuna katıldım. Bu gruptakilere tıbbi yardımlar yapıyordum. Bu grubun o tarihlerde El Kaide ile bağlantısı vardı. Bu grup 2007 yılında adını 'İslam Devleti' olarak değiştirildi. Ben de bu gruba bağlı olarak Musul'da faaliyet göstermeye başladım. Çatışmalarda yaralananlara yardım ediyordum. Akabinde hastanelerin yönetimi ile ilgili faaliyet göstermeye başladım.”
“Hilafet ilanında Musul’daydım”
Akabinde hatırladığım kadarıyla Irak İslam Devleti, Ebubekir El Bağdadi'nin çağrısı ile adını Irak Şam İslam Devleti (IŞİD/DEAŞ) olarak değiştirdi. Bundan sonra hem Irak hem de Suriye'de faaliyet yürütmeye başladı. Ben Musul'da görevliydim. Ardından Suriye'ye 'Sağlıkİşlerinden Genel Sorumlu Emir' olarak gönderdiler.”
'DEAŞ'ı kuran kadrodayım'
“Suriye'de DEAŞ bölgelerindeki tüm hastanelerden sorumlu 'Emir El Sıhhe' (Sağlık Emiri) olarak faaliyet gösterdim. Bana 6-7 'Emir' bağlı idi. Kod adım 'Ömer' idi. Bağdadi, Musul'da Halifeliği ilan ettiği zaman ben de Musul'daydım. DEAŞ örgütünün ilk kurulmasında olduğum için benim kimseye biat etme gibi bir şeyimin olması söz konusu değildir. Şuan DEAŞ terör örgütü Deyrizor civarında yapılanmıştır. Başlarında da Suudi Arabistan uyruklu Abu Abdurrahman el Ceziravi adlı kişi vardır.
“Bağdadi hayatta”
Deyrizor'da 10-12 bin örgüt mensubu var. Başka yerlerde de silahlı adamları var. Bunların sayıları hakkında bilgim yok. Bildiğim kadarıyla Bağdadi hayatta ancak nerede olduğunu bilmiyorum”
"Türkiye operasyon düzenleyecek diye yaptılar"
Beşşar Hüseyin, örgütün YPG ile ilişkisi ve Rakka'dan tahliyesi konusunda da şunları anlattı:
'Yaklaşık 4 ay önce YPG DEAŞ'tan ateşkes istedi. Ateşkes yapıldı. Daha sonra bozuldu. YPG'nin Suriye'deki durumu zayıftı. Silahlı gücü zayıftı. Arapları para karşılığı veya zorla yanlarına alıyorlardı. Amerika Birleşik Devletleri, DEAŞ'ın elindeki toprakları havadan ateş altına alıyordu. Daha sonra bu toprakları YPG'ye veriyorlardı. Münbiç'te YPG çok zayiat verdi. Burayı da yine bombardıman ile aldılar. Rakka'da da bir kurşun sıkmadan bombardıman ile aldılar. Burayı, Türkiye'nin Cerablus'tan sonra Rakka'ya da operasyon düzenleyeceğini düşündükleri için yaptılar. Türkiye Rakka'ya girerse YPG'yi kuşatacağını düşünüyorlardı.'
'Silahlarınızı da alın gidin'
'PYD-YPG'nin güçlü olduğu bölgeler Afrin, Kamışlı ve Haseke'dir. Telabyad, Kobani ve Münbiç'ta fazla bir güçleri yoktur. Telabyad'ı DEAŞ 100 kişi ile almıştı. Daha sonra YPG hava saldırısının ardından buraya yerleşti. Rakka'da savaşın bitmesine yakın DEAŞ'ın yaralı silahlı gücü ve ailelerine, YPG istediklerini verebileceklerini söyleyerek kendi bölgelerinden Deyrizor'a kadar gönderdiler. Silahları ile birlikte Deyrizor'a gittiler. YPG, DEAŞ'a 'Silahlar, arabalar, neyiniz varsa alıp gidebilirsiniz' diye söylediler'