Bugüne kadar ‘kas gücünü’ göstererek ‘istediğimi yaparım’pervasızlığıyla hareket eden Washington’dan Afrin harekatı başladıktan sonra ‘bocalama’ işaretleri veren birbiriyle tutarsız beyanatlar gelmeye başladı.
Bu bocalama halinin üç temel gerekçesi var:
1-PKK’yı terör örgütü olarak kabul ederken, Suriye’nin kuzeyinde aynı örgütün uzantısı olan PYD/YPG ile iş tutmanın ortaya çıkardığı yaman çelişki.
2-PKK ile iş tutarken Türkiye’yi hepten kaybetme ihtimalinin Ankara tarafından kendilerine gösterilmesi ve bu ihtimalin ürettiği telaş hali.
3-İçeride Tayyip Erdoğan yönetimini cezalandırmak için kullanabileceği FETÖ gibi enstrüman/aparatların devre dışı kalmış olması.
Washington’taki karanlık odaklar bir tür plansızlık/senaryosuzluk hali ile baş başa kaldığı için, bunun ürettiği ne yapacağını bilememe hali, bocalama, tutarsız beyanatlar verme biçiminde karşımıza çıkıyor.
Geçen hafta ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı araması üzerine gerçekleşen telefon görüşmesinin içeriğiyle ilgili tartışmalar da bu ‘bocalama halinin’ bir ürünü olarak görülebilir.
Ne olmuştu?
Beyaz Saray, görüşmenin içeriğine dair yazılı bir açıklama yapıp, Trump’ın Erdoğan’ı sertçe uyardığı havasını yaymaya çalışmıştı.
Ama devamında iki şey oldu.
Önce Cumhurbaşkanlığı kaynakları, görüşmede geçmeyen konu başlıklarının Trump gerçekten söylemiş gibi Beyaz Saray açıklamasına yansıtıldığını duyurdu.
Devamında Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster ile görüşünce, muhatabı “Biz o sırada Davos’ta idik, Beyaz Saray ekibi ile koordinasyon sorunu yaşandı” deyip bu çarpıtmayı kabullenmiş oldu.
Sözün burasında önemli bulduğum bir kulis bilgisini aktarayım:
Erdoğan/Trump görüşmesinin bütün detaylarına vakıf olan bir yetkili ile konuştum.
Ankara’da, Beyaz Saray’ın Erdoğan/Trump görüşmesini çarpıtması ile ilgili şöyle bir değerlendirme yapılıyor:
“İki lider görüşmeye devam ederken Beyaz Saray’dan bazı yetkililer Erdoğan’a aktarması için Trump’ın önüne sürekli notlar koydular. Ama Trump, bu notların hepsine itibar etmedi. Bazılarını Erdoğan’a iletti, bazılarını dile getirmedi. Öyle olunca, Beyaz Saray açıklamasında Trump o notların hepsini iletmiş gibi bir hava estirildi”.
Ne kadar tuhaf, öyle değil mi?
Yok…
Türk Amerikan ilişkilerinin son dönemindeki tuhaflıkları gözünüzün önüne getirince, bu o kadar tuhaf kaçmıyor sanki.
Bilgileri Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet köşesinden paylaştı