BURSA (AA) - Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü bünyesinde kurulan, telef olan bazı türlerin uygun koşullarda korunmuş örneklerine yer verilen Zooloji Müzesi'nde, ziyaretçilere hayvanlar alemi tanıtılıyor.
Müze sorumlusu, UÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Uğurtaş, AA muhabirine, müzenin 28 yıllık çalışmaların ürünü olduğunu söyledi.
Müzede 19 akrep, 25 kurbağa, 28 balık, 83 kuş, 33 memeli ve 81 sürüngenin yanı sıra birçok böcek türünün bulunduğunu belirten Uğurtaş, belirli gün ve saatlerde halka açık müzenin asıl işlevinin, araştırma ve eğitim olduğunu vurguladı.
Her ay yeni hayvan örneklerinin geldiği müzenin envanterine son olarak dağ keçisi, lama ve kapibarayı eklediklerini anlatan Uğurtaş, müzede, vatandaşların hayvanlarla ilgili doğru bilgilere sahip olmasını sağladıklarını bildirdi.
Uğurtaş, "Kargaların 200 yıla yakın ömrü olduğu gibi yaygın bir yanlış bilgi var. Oysa kayıtlarımız altındaki en uzun karga ömrü 40 yıl. Zaten kargalar ortalama 15-25 seneye kadar yaşayabilir. Bunun yanında karga kelimesi bir türü belirtmek için kullanılmaz, bir cinsi tanımlar. Yani karga cinsine ait 39 civarı tür vardır, bunlardan biri de kuzgundur.'' dedi.
Özellikle minik ziyaretçilerin, yılanların zehirli olup olmadığı ve boylarıyla ilgili yanlış bilgileri bulunduğunu dile getiren Uğurtaş, şöyle konuştu:
"Türkiye'de şu ana kadar tespit edilen sadece 13 yılan türü zehirli. Bunların hemen hemen hepsi engerek yılanıdır. Bunlardan farklı olarak bir de Güneydoğu Anadolu Bölgemizde yaşayan siyah çöl kobrası zehirlidir, bunun dışındaki yılanlar zehirli değildir. Bazen 3-5 metre boyunda yılanlar sanki Türkiye'de yaşıyormuş gibi gösteriliyor. Bu tür yılanlar yurdumuzda yaşamıyor, ülkemizdeki en uzun yılan 2,5 metre uzunluğundaki kara yılanıdır ve o da güney bölgelerimizde yaşıyor."
- Ayı, yarasa, kelebeklerle ilgili yanlış bilinenler
Çizgi filmlerden etkilenen bazı çocukların, ayıların sadece bal yediğine dair yanlış bilgisi olduğunu ifade eden Uğurtaş, boz ayıların da insanlar gibi hem et hem ot yediğini, balın dışında et, bitki tohumları, çimenler ve mantarlarla beslendiğini kaydetti.
Ziyaretçilerin "bütün yarasalar kan emiyormuş" gibi yanlış bir düşüncesi bulunduğuna değinen Uğurtaş, "Dünyada binden fazla yarasa türü var, bunların sadece 3'ü kan emici ve hepsi de Kuzey ile Güney Amerika'da yaşar. Türkiye'de yaşayan hiçbir yarasa türü kan emici değildir." dedi.
Çocuklardan bazılarının kelebeklerin ömürlerinin bir gün olup olmadığını sorduğunu anlatan Uğurtaş, koza dönemleri hariç dünyadaki tüm kelebeklerin ömürlerinin bir haftadan bir yıla kadar değiştiğini bildirdi.
Prof. Dr. Uğurtaş, şunları kaydetti:
"Bazı ziyaretçilerden, 'Müzenizde niye Türkiye'de bulunmuş herhangi bir dinozor kemiği yok' gibi sorular da geliyor. Dinozorlar günümüzden 225 milyon yıl önce ile 65 milyon yıl önce arasında dünyada daha çok karalarda hakim olan bir türdü. Dinozorların soyunun tükendiği 65 milyon yıl öncesine kadar Türkiye'nin bulunduğu yerde Tetis Denizi vardı. Dinozorlar yeryüzündeyken Türkiye'nin bulunduğu kara parçası suların altındaydı. Günümüzden 35 milyon yıl önce bu kara parçası Arabistan levhasının Asya levhasına çarpması sonucu suyun altından yükselerek Anadolu'yu oluşturdu."