İSTANBUL (AA) - Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Yener Demirtaş, ağrılı yağlanma sendromu olarak adlandırılan lipödemde diyet ve sporun tek başına çözüm olmadığını belirterek, "Hastalara genellikle şişman oldukları ve kilo vermeleri gerektiği söylenir. Fakat lipödemin sebep olduğu yağlanmada diyetle belirgin azalma sağlanamaz." dedi.
Demirtaş, yaptığı açıklamada, ABD istatistiklerine göre kadınların yüzde 10 ile 15'ini etkileyen lipödemin, Türkiye'de daha yüksek olduğunu dile getirerek, bu yüksek orana rağmen lipödemli hastaların doğru tanıyı alamadığını ve doğru tedaviye ulaşamadığını kaydetti.
Lipödemde diyet ve sporun tek başına çözüm olmadığını vurgulayan Demirtaş, şu bilgileri verdi:
"Hastalara genellikle şişman oldukları ve kilo vermeleri gerektiği söylenir. Fakat lipödemin sebep olduğu yağlanmada diyetle belirgin azalma sağlanamaz. Halk arasında genellikle estetik bir girişim olarak bilinen liposuction, özel bir formatta lipödem tedavisinde de kullanılmaktadır. Bu amaçla uygulanacak liposuction, estetik amaçlıdan farklı olup lipödem konusunda deneyimli merkezlerde ve deneyimli plastik cerrahlar tarafından uygulanmalıdır. Çünkü lipödem tedavisi için yapılacak girişimde, büyük miktarlarda yağ alımı gereklidir ve hastaların olası komplikasyonlardan korunması için birtakım ekstra hazırlıklar gerekir. Tedavide özel liposuction kanüllerinin kullanılması söz konusudur ve hastalar ameliyat sonrası kişiye özel korseler giyerler."
Yener Demirtaş, hasta Zeynep Tanrıverdi'nin bedeninin alt yarısından kilo verememe, ağrı ve hareket zorluğu şikayetleriyle kendilerine başvurduğunu belirterek, muayene ettikten sonra lipödem tanısı koyduklarını hatırlattı.
Tanrıverdi'den, yaklaşık 5 saat süren Lenf Koruyucu Vaser Liposuction işlemiyle tek seansta 13 litre yağ aldıklarını ifade eden Demirtaş, hastanın 45 günde 80 kilodan 67'ye indiğini, daha da incelmeye devam edeceğini dile getirdi.
- Hastalığını tesadüfen öğrendi
Devamlı kilo problemi yaşadığını, özellikle son 5 yıldır sürekli spor ve diyet yapmasına rağmen kilo veremediğini, verdiği durumda ise iki katı olarak geri aldığını belirten Tanrıvedi, hastanın ayrıca şiddetli ağrılar da yaşadığını aktardı.
Tanrıverdi, yaşadığı sıkıntılı süreci şöyle anlattı:
"Ben boydan bayağı minyon bir insanım ve haliyle kilolarım en çok kalçada toplandığı için dışarıda oldukça dikkati çekiyordum. Asansörsüz bir apartmanın dördüncü katında oturuyorum, merdivenlerde nefesin tıkandığı için evden çıkmak istemiyor, çıktığımda ise girmek istemiyordum. Otobüste oturduğum zaman yan koltukta oturan kişinin veya dışarıda yemek yediğimde etraftaki insanların bakışı beni fazlasıyla huzursuz ediyordu. Eşim, 'Beni seviyorsan senden tek isteğim şu; boğazını tut da artık kilo ver.' dedi. Herhalde en yıkıldığım ve kendimi çaresiz hissettiğim o andı. 39 yaşımdayım. Spor salonlarında ter döküyor, güzellik salonlarında aktivasyon-kavitasyon yapıyor, ozan saunalarda 75 derece sıcaklıklara giriyor ve diyet listeleriyle yaşıyorum fakat hiçbir değişiklik yoktu."
Hastalığını tesadüfen öğrendiğini belirten Tanrıverdi, ameliyattan hemen sonra incecik olunmadığını ve ilk bir haftanın çok parlak geçmediğini kaydetti.
Tanrıverdi, ameliyattan 10 gün sonra tartıda ve aynada kendi görüntüsünü görünce zafer çığlıkları attığını dile getirerek, "Ağrılar hafifleyip şişlikler inmeye başladığında hayat da değişmeye başlıyor. Burada önemli olan kilodan ziyade kiloya sebep olan faktörü bulmak. Nasıl ki tansiyon ve şeker hastalığı herkes tarafından biliniyorsa bu hastalıkta bilinmeli. Bunu yaşadığım için biliyorum ki lipödem teşhisi konulduktan sonra ameliyat açısından ödeme gücü olmayan birçok hasta kendine dört duvar arasına kapatıyor. Bu sebeple lipödemin de tıpkı tüp mide ameliyatı gibi SGK kapsamına alınması gerekiyor." ifadelerini kullandı.