TBMM (AA) - TBMM Genel Kurulunda, HDP ile AK Parti arasında "ByLock" tartışması yaşandı.
Genel Kurulda HDP'nin "basın yayın organlarına getirilen kısıtlamalar" ile ilgili Meclis araştırma önergesinin bugün ele alınması önerisi görüşüldü.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, mevcut yönetimin "baskılarla bütün toplumsal muhalefeti susturmayı amaçladığını" öne sürdü.
"Yargının, polisin, askerin, bürokrasinin biat ettirilerek teslim alındığını" savunan Baluken, basın özgürlüğünden AK Parti'nin anladığının "basın kuruluşlarını basma özgürlüğü" olduğunu bildirdi.
"AK Parti'nin bütün basını zapturapt altına almaya çalıştığını" ifade eden Baluken, Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına yönelik gözaltı kararlarını eleştirdi.
Baluken, "Ülkeyi basın mezarlığı haline getirdiniz ama bu baskılar asla sonuç vermeyecek. Siz gazetecilerden, gazetelerden, yazarlardan, aydınlardan korkuyorsunuz. 15 Temmuz darbecilerinin yapamadığını siz yaptınız. Onlar bile darbe girişiminde interneti kesmediler, siz bölgede interneti kestiniz." dedi.
-"Belki de Avrupa'da birinciyiz"
AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Türkiye'de basın özgürlüğünün, özellikle de ifade özgürlüğünün genişletilmesi, engellerin, bariyerlerin, hendeklerin ortadan kalkması için AK Parti'nin çok büyük bir mücadele verdiğini belirtti.
Türkiye'deki toplam gazete sayısının 2 bin 731 olduğunu; 4 bin 71 dergi çıktığını; 197 televizyonun yayın yaptığına değinen Ünal, "Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar zengin, bu kadar çeşitli, renkli bir medya göremezsiniz. Belki de Avrupa'da bile bu renklilik, çeşitlilik anlamında birinci ülke olabiliriz." dedi.
Cumhuriyet gazetesine yargının yaptığı işlemin içeriğini henüz bilinmediğini ifade eden Ünal, Cumhuriyet gazetesinin 1920-1930'larda Kürtleri yamyam olarak niteleyen haberlerinin olduğunu; Dersim olaylarını sonuna kadar savunduğunu; Faşizmi güçlü şekilde desteklediğini; 1960 darbesini alkışladığını, 1970'lerde cuntacı olduğunu, 1980 darbesini Nadir Nadi'nin alkışladığını, son olarak 2013'ten sonra Fetullahçı, PKK'lı bir çizgiye geldiğini savundu.
Ünal, şöyle devam etti:
"Basın özgürlüğünü sonuna kadar savunacağız ama basın özgürlüğü ile terörü de birbirinden hassasiyetle ayıracağız. Bunlara asla taviz vermeyeceğiz.
Fetullahçı teröre, PKK terörüne, Avrupa'nın, Amerika'nın desteğiyle, onların iteklemesiyle, onların motivasyonuyla destek veren her kim olursa olsun, bu ülke ondan hesabını mutlaka ve mutlaka soracaktır. Avrupa şunu demiş, PKK bunu demiş, yok efendim, Avrupalı basın örgütleri Türkiye'ye şu eleştiriyi yapmış, bu sıralamayı yapmış… Bunların hiçbiri umurumuzda değil. Biz, terörle mücadele eden bir ülkeyiz.
Bu ülke terörle mücadelesini en kararlı şekilde devam ettirecek ama özgürlükleri de aynı şekilde, en kararlı şekilde muhafaza edecektir."
-"Dellileriniz varsa sunun veya ithamda bulunmayın"
Sataşma üzerine söz alan Baluken'in, "Siz darbeyle ilgili mücadele adı altında bu Meclisteki danışmanları, sıvacıyı, garsonu işten çıkarıyorsunuz ama aranızda ByLock kullanan, darbecilerle ilişkisi olan milletvekilleri oturmaya devam ediyor. Siz tamamen siyasi bir süreç yürütüyorsunuz" sözleri, Genel Kurulda AK Parti ile HDP'li milletvekilleri arasında tartışma başlattı.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, şunları ifade etti:
"HDP Grup Başkanvekili FETÖ terör örgütünün değirmenine su taşıyacak bir şekilde 'AK Parti içerisinde ByLockçu var' ifadesini kullanarak yalan söylemiştir. Varsa, kimin kullandığını söyleyecek, aksi halde iftira olur. FETÖ terör örgütünün isteğinin doğrultusunda bir konuşma yapmıştır. Demokratik bir parti olduğunu, halkların özgürlüğünü savunduğunu, darbelere karşı olduğunu ifade eden Sayın Baluken'i burada şiddetle kınıyorum.
Terör örgütünü övmek, terör seviciliği yapmak gazetecilik olamaz. Nasıl ki 15 Temmuz gibi üniformalı teröristler gelip bu milletin insanlarını katlettilerse, bu ülkenin demokrasisini yok etmek için gayret gösterdilerse gazeteci kimliğiyle, basın kartıyla da birileri çıkıp terörist faaliyetleri destekleyemez. Terörle gazeteciliği ayırmamız lazım. Gazeteci milletin gözü kulağıdır, namusudur ama namussuzluk yaptığı takdirde bu ülkenin evlatları da onlardan hesap sormak mecburiyetindedir ve soracaklardır." dedi.
TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı da Baluken'e, bazı milletvekillerinin ByLock kullandığı iddiasının ciddi bir itham olduğunu belirterek, "Bu konuda delilleriniz, belge ve bilginiz varsa ilgili yerlere sunun veya yoksa ithamda bulunmayın." diye konuştu.
Yeniden söz alan Baluken, kürsüye çıktı ancak bu sırada AK Parti'li milletvekilleriyle sözlü sataşma yaşandı. Bunun üzerine Bahçekapılı, birleşime ara verdi.
Verilen arada da AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile HDP Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım arasında sözlü sataşmalar devam etti.
Aranın ardından yeniden kürsüye çıkan Baluken, "ByLock sistemini her kim kullanmışsa, bunun belgesinin Meclise sunulmasını istedik. Bu tek grup için geçerli değil. 4 siyasi partiden kim varsa veya Meclis dışındaki partilerden. ByLock kullanan 30 bin kişilik listeyi açıklayın, hangi siyasi partiden hangi milletvekili, kim var ya da kim yok tüm Türkiye bilsin." dedi.
-"Sansür iddiası"
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Türkiye de basın özgürlüğünden bahsetmenin ancak komedi unsuru olabileceğini öne sürdü.
15 Temmuz darbe girişiminin bahane edilerek basının üzerindeki baskının arttığını belirten Yardakaş, "15 Temmuz'dan bu yana 3 binin üzerinde gazeteci işsiz kaldı, 750 gazetecinin sarı basın kartı, 46 gazetecinin pasaportu gerekçesiz şekilde iptal edildi." dedi.
Halk TV'nin muhabirlerinin Başbakanlık binasına alınmadığını, orada soru sorma imkanlarının olmadığını dile getiren Yarkadaş, cezaevlerinde de Halk TV'ye sansür uygulandığını öne sürdü.
Demokrasi şehitleri vermiş, darbelerde bedel ödemiş Cumhuriyet gazetesinin yine bir darbe sürecinde iktidarın hedefi haline geldiğini dile getiren Yarkadaş, "Siz Cumhuriyet ile olan hesaplaşmanızı bugün Cumhuriyet gazetesi üzerinden yapmaya çalıyorsunuz. Başkanlığa karşı çıkan her sesi sindirmek ve ortadan kaldırmak istiyorsunuz." iddiasında bulundu.
AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, basının sansür edilemeyeceğini ancak hiç kimsenin de kendisine verilen temel hak ve hürriyetleri kötüye kullanamayacağını bildirdi.
Can, hakkın kötüye kullanılması halinde demokrasi ve hukuk sistemi içinde önlem alınacağını kaydetti.
-ilk 20'ye giren TV'ler izleniyor
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yerinden söz alarak, Yarkadaş'ın iddialarına yanıt verdi.
Cezaevlerinde seyredilen televizyon kanallarının tutuklu ve hükümlülerle yapılan anket sonucuna göre belirlenlendiğini, ilk 20'ye giren kanallara izin verildiğini, her cezaevi için bu değerlendirmenin ayrı ayrı yapıldığını vurgulayan Bozdağ, "Bir yerde bir televizyon kanalı ilk 20'de yer alıyorsa orada mutlaka seyrediliyordur." dedi.
Bozdağ, mahkeme kararıyla cezaevine girmesi yasaklı olmayan gazetelerin de cezaevlerine girebildiğini ifade etti.