TBMM (AA) - AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, "PKK'ya 'Silah bırakın' diyemeyenler kim? Sizler sözde barışı, silahsız siyasi hareketi temsil ettiğinizi söylüyorsunuz ama barışta İmralı'nın bile gerisinde kaldınız" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, HDP'nin, "Türkiye'de süren çatışmalı süreç esnasında PKK tarafından alıkonulan asker, polis ve diğer kamu görevlilerinin ailelerine kavuşturulması" amacıyla Meclis Araştırması açılması ile ilgili önergenin bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi ele alındı.
HDP Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan, öneriye ilişkin yaptığı konuşmada, sokağa çıkma yasakları ile bu bölgelerde güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonları eleştirdi.
Yanında getirdiği lav silahının bir bölümü ile tank mermisinden bir parçayı kürsüden gösteren Aslan, üzerilerinde Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu'na ait olduklarına ilişkin ibareler olduğunu ileri sürdü.
Camilerin güvenlik güçlerince mühimmat deposu olarak kullanıldığını savunan Aslan, boş gaz bombası fişeklerini de göstererek, bunların bölgede halkın ve HDP'li milletvekillerinin üzerine atıldığını iddia etti.
MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ da konuşmasında, bölgede terör örgütü tarafından kaçırılan kişilerin mutlaka bir an önce kurtarılması gerektiğini, bunun iktidarın namus borcu olduğunu ifade etti.
-"HDP'den de PKK'ya karşı daha dik bir duruş bekliyoruz"
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Doğu ve Güneydoğu'da yaşananların AK Parti'nin çelişkiler dolu politikasından kaynaklandığını savundu. HDP'nin bölgede izlediği siyaseti de eleştiren Emir, "HDP'den de PKK'ya karşı çok daha dik bir duruş beklediğimizi ifade etmek isteriz" dedi.
Daha sonra sataşma nedeniyle söz alan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, kaçırılan kişilerin serbest bırakılması yönünde partilerinin her zaman çağrıda bulunduğunu söyledi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ise öneri üzerindeki konuşmasına, "Cizre'de, Nusaybin'de, Diyarbakır'da, Silopi'de, bu coğrafyada barışı kalıcı kılmak için terörle ve teröristlerle bir büyük mücadelenin içinde olan Yavuz Sultan Selim Han'ın torunları olan güvenlik güçlerimizi, Rabia selamı ile selamlıyorum" diyerek başladı.
Kürsüden, sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerleşim yerlerinde, terör örgütü tarafından kazılan hendeklerin fotoğraflarını gösteren, yaşananların sorumlusunun terör örgütü ve ona destek verenler olduğunu söyleyen Külünk, "Bu toprakların bekası için, barış için söyleyecek sözü olanların her sözünü dinleriz ama önce gidip Silopi'de, Cizre'de hendek kazıp, mayın döşeyenlere karşı bir çift sözünüz olsun" dedi.
Külünk, şöyle devam etti:
"PKK'ya 'Silah bırakın' diyemeyenler kim? Sizler sözde barışı, silahsız siyasi hareketi temsil ettiğinizi söylüyorsunuz ama barışta İmralı'nın bile gerisinde kaldınız. Bu coğrafyada üç hedef vardı son dönemde, Recep Tayyip Erdoğan Sayın Cumhurbaşkanımız bir, İmralı iki, Barzani üç. Siz ikinci hedefin enterne edilmesine ses çıkarmıyorsunuz. Onu tasviye etmek için bir büyük gayretin içerisindesiniz. Geçtiğimiz Nevruz'da Diyarbakır'da barış mektubu okunan, PKK'ya 'Silah bırak' diyen, kongreyi toplamaya çağıran Öcalan'ın iradesini hendeğe gömen sizsiniz."
HDP'li siyasetçilerin bundan sonra "hendeğe düşmüş siyasetçiler" olarak anılacağını belirten Külünk, partinin, PKK'nın esareti altında bir siyasi harekete dönüştüğü ifade ederek, "İmralı, 'Savaş dönemi artık bitmiştir' diyor. Siz diyebiliyor musunuz? Diyemezsiniz ki" değerlendirmesinde bulundu.
Külünk, HDP'nin yaklaşımlarını eleştirerek, "Sizler sokaktakilerden, dağdakilerden öyle korkuyorsunuz ki İmralı'nın barış iradesinin dahi yanına yaklaşamıyorsunuz. Sizler kimin yanındasınız? Türklerin, Kürtlerin yanında olmadığınız kesin. Sizler, silahın, savaşın, hendeğin, baskının ve dayatmanın yanındasınız" diye konuştu.
Külünk'ün, konuşmasında birkaç kez "Devlet Başkanımız Erdoğan" ifadesini kullanması bazı muhalefet partisi milletvekillerinin, "Devlet başkanı değil, Cumhurbaşkanı" şeklinde tepkisine yol açtı.
-"Askerimize, polisimize dört bakan işaretiyle değil, bayrakla selam verilir"
HDP Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ise "Allah bazen böyle şaşırtır işte. Evet, doğru söylüyorsunuz, Öcalan üç yıl bu ülkenin toplumsal barışına mühür basmış, sizin de ifade ettiğiniz üzere bir barış mimarıydı. Peki, Sayın Öcalan bir barış iradesiydi de ve bu rolü vardı da 5 Nisan'dan beri neden ağır tecrit koşulları altında ve bugünkü kaotik ortamın yine bir barışa evrilmesine müdahale etme şansını vermiyorsunuz?" diye sordu.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da yerinden söz alarak, Külünk'ün sözlerini eleştirdi. Vural, "Oradaki askerimize, polisimize dört bakan işaretiyle değil, ay yıldızlı bayrakla selam verilir. Ve bugün AKP ile HDP'nin Öcalan güzellemesinde nasıl buluştuklarını müşahede ettik. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve milletini temsil eden Cumhurbaşkanı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve milletini bölmek isteyen, mahkum edilmiş terörist başını aynı kefeye koyan bir zihniyetin bugün neler konuştuğunu esefle müşahede ediyoruz" şeklinde konuştu.
Külünk ise tekrar söz alarak, Külünk ailesinin bayrak sevgisini ve duyarlılığını herkesin çok iyi bildiğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise yerinden söz alarak Külünk'ün, "devlet başkanı" ifadesini kullanmasını eleştirdi. Özel, şöyle konuştu:
"Anayasamızda devlet başkanı diye bir tanımlama yoktur. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar vardır. Hepsinin görev ve yetkileri ortadadır. Böyle tanımlanmamış bir makamı dil sürçmesiyle değil, bir siyasi saikle söylemek ve TBMM'ye bilerek ve doğrudan istikamet dayatma anlayışı darbecilikten başka bir şey değildir."
HDP'nin grup önerisinin görüşmeleri sırasında bazı CHP milletvekilleri, üzerinde "Hırsızlık yapma, kimsenin önüne yatma", "Babacığım saat kaç", "Yılın en uzun günü 17 Aralık", "Hafızalarımızı sıfırlayamazsınız, hırsız var" yazılı kartonları basın locasına doğru kaldırarak, gazetecilere gösterdiler.