Tunus'ta mevkidaşı El-Baci Kaid es-Sibsi ile bir araya gelen Erdoğan, Suriye'de Esad yönetimi ile uzlaşılamayacağını söyleyen Erdoğan, "Suriye'de Esed'le yürümek kesinlikle mümkün değildir. Ne için? 1 milyona yakın vatandaşını öldürmüş olan bir Suriye'nin başkanıyla nasıl olacak da geleceği kucaklayacağız? Suriye'nin halkı böyle birisini başında görmek ister mi?" diye konuştu.
Erdoğan, görüşme sonrası düzenlenen basın toplantısında şöyle konuştu:
"Görüşmelerimizde ikili ve bunun yanında özellikle bölge sorunlarını ele aldık. Son dönemde gerek Türkiye gerek Tunus'taki yoğun gündem nedeniyle gerçekleştiremediğimiz üst düzey ziyaretlere ivme kazandırma kararı aldık. Bakanlarımızın çok daha sık bir araya gelmeleri gerekiyor. İşbirliğimizi daha da geliştirmek istiyoruz.
Tunus'un yaşadığı ekonomik sıkıntıları ve dış ticaret açığının nedenini görüştük. Türkiye olarak fikirlerimizi paylaştık. Ticaretin dengeli bir şekilde artırılması konusunda mutabık kaldık. Tunus'un huzurunu istikrarını ekonomik büyümesini kendimizinkinden ayrı görmüyoruz. Tunus'un kalkınması Türkiye'nin kalkınması demektir. Özel sektörümüzü Tunus'a yatırım yapmaya teşvik edeceğiz.
Tunus'un terörle mücadelesine tam destek veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Türkiye Tunus'la devam eden işbirliğini geliştirmeye hazırdır. FETÖ ile mücadelemizde verdiği destek için Tunus makamlarına müteşekkir olduğumuzu belirtmek isterim.
Başta Kudüs olmak üzere birçok meselede dayanışmayı sürdürüyoruz. ABD'nin Kudüs hakkındaki attığı yanlış adımın BM Genel Kurulu'nda nasıl geri döndüğünü gördük. Bundan sonra ne adımlar atacağız bunları konuşarak görüşerek adımları atacağız.
Türkiye ve Tunus, hep birlikte, güçlü şekilde şunu söylemektedir. 'Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir.' Kudüs'ün tarihi statüsüne ve kutsiyetine yönelik hiçbir adım kabul edilemez. İstanbul'da olağanüstü toplanan İTT zirvesinde aynı hususa vurgu yapmış ve sonuç bildirgemizi açıklamıştık. Adaletsiz bu karara müsamaha göstermedik. Filistin'e desteğimizi sürdüreceğiz.
BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi arasında bir Müslüman ülke yok. Bu BM Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi lazım. BM'nin 196 üyesi var. Dönüşümlü olarak BMGK'da hepsinin burada iki yılda bir yer alması gerekir. Bu teklifimdir. İkili görüşmelerimizde herkes haklısınız diyor. Ama kimse ses çıkartamıyor. Acaba ABD, Fransa, Rusya, İngiltere, Çin ne der diyorlar. BM Genel Kurulu'nda hedefe ulaştık. Tehditle bu işin olmayacağı ortaya çıktı. Filistin'in devlet olarak tüm dünyada tanınmasını sağlama çalışmalarını hep birlikte yürüteceğiz. Burada Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tutumu çok çok önemli.
Aramızda bugün şöyle bir şey oluşturduk. Ekonomi Bakanlarımız, Milli Savunma Bakanlarımız bir dar kapsamlı çalışma yapacaklar. Nerede bazı sıkıntılar var bunları aşalım istiyoruz. Ne gibi ithalatlar yapabiliriz ki buradaki cari açığı düşürelim. Zeytinyağı ithalatı olabilir, bu konuda çalışmalar yapılacak. Turizm ile ilgili çalışmalar var.
DEAŞ'a yönelik mücadele olsun diğerleri olsun güvenlik güçlerimiz istihbarat ve bilgi paylaşımını yapmalı. Bu bilgi paylaşımlarıyla binlerce teröristi ya ülkelerine gönderdik ya da cezaevlerine koyduk.
Kudüs'ün Filistin'in başkenti olması bizim ortak irademizdir. Burada fiili bir işgal var. Bu nedenle tabelalarımızı asamıyoruz. Türkiye olarak Filistin'de büyükelçi olarak görevlendirdiğimiz bir başkonsolos var. Doğu Kudüs bizim için bir başkenttir. Bunu ilan etmiş vaziyetteyiz. İşgal altındaki Kudüs'te bunu uygulamaya sokabilmek mümkün mü değil mi?
Suriye'de Esed'le yürümek kesinlikle mümkün değildir. Ne için? 1 milyona yakın vatandaşını öldürmüş olan bir Suriye'nin başkanıyla nasıl olacak da geleceği kucaklayacağız? Suriye'nin halkı böyle birisini başında görmek ister mi? Çünkü Esed, kesinlikle açık ve net söylüyorum, devlet terörü estirmiş aslında bir teröristtir. Böyle birisine bu işi o götürebilir diyemeyiz. Öldürülmüş insanlara haksızlık olur bu. Suriye'de hala kan gövdeyi götürüyor."