İSTANBUL (AA) - Edebiyat ve akademi dünyasından isimler, kalp yetmezliği sonucu 86 yaşında hayatını kaybeden ve "Hocaların hocası" olarak tanınan Prof. Dr. Orhan Okay'ı anlattı.
AA muhabirine konuşan, Prof. Dr. Emin Işık, "Orhan ağabeyimiz tanınmış bir bilim adamıdır. Bilimden ve edebiyattan başka bir şeyle uğraşmadı. İyiki de öyle oldu. Ahlakıyla, ilmiyle, edebiyle güzel bir insandı. Tam bir İstanbul Beyefendisiydi. Allah rahmet eylesin." dedi.
Okay'ın eserleriyle ve yaşamıyla örnek bir insan olduğunu söyleyen Erdem Yayınları sahibi Ebubekir Erdem, aynı zamanda Okay'ın Dergah kitabevi faliyetlerinde kendilerine öncülük ettiğini, sık sık evinde sohbet etme fırsatını bulduğunu ve kendisine söylediği "Dinlenmek mesai değiştirmektir" sözünün hayatının temel taşlarından biri olduğunu belirtti.
- "Yeri değiştirilemeyecek bir kayıp"
Prof. Dr. İskender Pala, "Hoca yeri doldurulamayacak bir kayıp bizim için. Kitaplarıyla yetinmeye devam edeceğiz. Güzel konuşmalarından ve örnek olan tavırlarından hem ilim dünyası ve zarafet dünyası pek çok şey yitirdi. Allah rahmet eylesin." şeklinde konuştu.
Okay'ın hem akademiye hem de serbest okura hitap eden güçlü eserler bıraktığını belirten şair Ebubekir Eroğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin Yahya Kemal'den ilham alan ekol bir üniversite olduğunu, bu ekolün ise son temsilcisinin Orhan Okay olduğunu söyleyerek, üzüntü içerisinde olduklarını ifade etti.
Orhan Okay'ın akademide Ahmet Hamdi Tanpınar'la başlayan Yeni Türk Edebiyatı alanının gerçek anlamda kurucularından biri sayıldığını aktaran Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı Mehmet Doğan, Okay'ın ilim anlamında güçlü olmasıyla birlikte Yeni Türk Edebiyatı alanında pek çok akademisyeni yetiştirdiğini belirtti.
- "Osmanlı'yla Cumhuriyet'in ilk dönemi arasında köprü vazifesi gördü"
Ak Parti Sakarya Milletvekili Mustafa İsen, "Orhan Bey benim lisanstan itibaren hocamdı. Aşağı yukarı 40 yıldan bu yana alakamız kesilmedi. Aile dostu olduk. Çok iyi bir bilim insanıydı ve muhteşem bir insandı. Biz onda, şehirli ve entelektüel kişilikle birlikte içselleştirilmiş bir dinsel hayat nasıl olur onu gördük. Bizim rol modelimiz oldu. Osmanlı'yla Cumhuriyet'in ilk dönemi arasında köprü vazifesi gören insanlardan biriydi. Büyük bir kayıp, Allah rahmet eylesin." dedi.
Orhan Okay'ın bir neslin son temsilcisi olduğunu söyleyen yazar Beşir Ayvazoğlu, Okay'ın Nurettin Topcu'nun öğrencisi olduğu için ondan aldığı ruh heyecanıyla 40 yılını Anadolu'da geçiren idealist bir ahlak adamı olduğunu aktardı.
Okay'ın güzel bir hayat yaşadığını ve yetiştirdiği öğrencilerin misyonunu devam ettireceğini kaydeden Ayvazoğlu, Okay'ın sadece bir edebiyat tarihçisi olmadığını, musikiden, felsefeden ve estetikten anlayan, son derece geniş arka plana sahip bir isim olduğunu söyledi.
- "Mutedil Osmanlı kültürünü içselleştirmişti"
Yazar ve şair Ali Ayçil de, "Orhan hocanın ölümüyle Türk edebiyatında önemli bir boşluk oluştu. Biz hocada, mutedil Osmanlı kültürünü içselleştirmiş ve örnek hale getirmiş bir kişiliği gördük. Derin bir üzüntü duyuyoruz ama bereketli geçen hayatında yetiştirdiği öğrencilerinin mirasını devam ettireceklerine inanıyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar'ı dinlemiş bir kişiydi ve büyük bir geleneği temsil ediyordu. Onun boşluğunu her zaman hissedeceğiz." açıklamasında bulundu.
Yazar ve araştırmacı Senail Özkan, Orhan Okay'ın büyük eserler vermesiyle birlikte İstanbul'u kültürü, edebiyatı ve mimarisiyle tanıyan ender insanlardan olduğuna dikkati çekti.
Doksanlı yıllarda Şehir Tiyatroları repertuarında birlikte görev yaptıkları Prof. Dr. Orhan Okay'ın yetişme tarzına vurgu yapan yazar Üstün İnanç ise, Orhan Okay'a Rahmi Eray'ın ağabeylik yaptığını, daha sonra Nurettin Topçu'nun eğitiminden geçtiğini belirterek, "Çok efendi bir insandı. 1993 yılında Fatih'te birlikteydik. Gerçek bir Müslüman'dı. Nurettin Topçu kendisiyle yakından ilgilenmiş. Onlara olan sadakatini hep sürdürdü." diye konuştu.
- Orhan Okay'ın öz geçmişi
İstanbul'da 1931'de dünyaya gelen Orhan Okay, 1955'te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirerek öğretmen oldu. Okay, 1963'te doktor unvanı alırken, 1975'te doçent, 1988'de profesör oldu. Okay, 1996'da emekli olup Fatih Üniversitesinde öğretim üyesi ve Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nde redaktör olarak çalışmaya başladı.
İlk yazısı 1953'te Türk Sanatı'nda yayımlanan Okay'ın daha sonra İstanbul, Hareket Türk Dili, Türk Edebiyatı, Dergah, Milli Kültür, Türk Kültürü, Türk Yurdu, Zaman'ın da aralarında bulunduğu dergi ve gazetelerde yazıları yayımlandı.
Orhan Okay, kariyeri boyunca Türkiye Yazarlar Birliğinin "Yılın Kültür Adamı Ödülü" ve "Eleştiri Ödülü", Kombassan Vakfı Mevlana Büyük Ödülleri kapsamında "Edebiyat Ödülü" ve TMKV İnceleme Ödülü'nün sahibi oldu.
Okay'ın, "Sanat ve Hayat", "Beşir Fuad: İlk Türk Pozitivist ve Naturalisti", "Abdülhak Hamid'in Romantizmi", "Batı Medeniyeti Karşısında Ahmed Mithad Efendi", "Hüsn ü Aşk, Şeyh Galip", "Ahmet Haşim'in Şiirlerinin Sembolizm Açısından Yorumu", "Safahat, Mehmet Akif Ersoy", "Edebiyat ve Sanat Yazıları", "Mehmet Akif: Bir Karakter Heykelinin Anatomisi", "Ahmet Hamdi Tanpınar", "Bir Başka İstanbul" gibi çok sayıda eseri bulunuyor.