17 °c

"Türkiye çiçeklerin hala güzel koktuğu bir ülke"

İSTANBUL (AA) - SALİHA ÖZDEMİR - İstanbul'da konser veren Balkan müziğinin divası Esma Redzepova, "Türkiye çiçeklerin hala güzel koktuğu ve yiyeceklerin hala tadının olduğu bir ülke. İnsanları çok misafirperver ve konuklarını çok büyük bir sevgiyle karşılıyorlar." dedi.Makedonya’nın Üsküp şehrinde doğan Makedonya Ulusal Sanatçısı Esma Redzepova, AA muhabirine yaptığı...

Kültür-Sanat Haberi
Türkiye çiçeklerin hala güzel koktuğu bir ülke
"Türkiye çiçeklerin hala güzel koktuğu bir ülke"

İSTANBUL (AA) - SALİHA ÖZDEMİR - İstanbul'da konser veren Balkan müziğinin divası Esma Redzepova, "Türkiye çiçeklerin hala güzel koktuğu ve yiyeceklerin hala tadının olduğu bir ülke. İnsanları çok misafirperver ve konuklarını çok büyük bir sevgiyle karşılıyorlar." dedi.

Makedonya’nın Üsküp şehrinde doğan Makedonya Ulusal Sanatçısı Esma Redzepova, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şarkı söylemeye 14 yaşında katıldığı bir yarışmayla başladığını, Belgrad Müzik Akademisi'nde eğitim aldığını dile getirdi. Eşi ve öğretmeni Stevo Teodosievski ile birlikte​ dünyanın farklı ülkelerinde konser verdiğini, filmlerde rol aldığını hatırlatan sanatçı, 1976’da Hindistan’da katıldığı "World Müzik" festivalinde "Çingene Müziğinin Kraliçesi" unvanını sahip olduğunu anlattı.

Redzepova, "Türkiye'deki tüm vatandaşlara Makedonya'dan selamlar getirdim." diyerek, şöyle konuştu:

"Babam Arnavutluk'ta doğmuş, katolik bir çingeneydi. Büyükannem Irak'tan gelen Yahudi bir kadındı, annem ise Müslüman bir çingene idi. Hocam ve sonradan kocam olan Stevo ise Makedonyalı bir ortodoks. Dolayısıyla ailemde bütün dinler bir arada bulunuyor."

Bugüne kadar 20 bine yakın dayanışma konseri gerçekleştirdiğini söyleyen Redzepova, müziğin yanı sıra dayanışma konserleri düzenlemenin kendisi için bir tutku olduğunu kaydetti.

- "Babam Alman ve Bulgar faşistleri tarafından vuruldu"

Redzepova, "Benim bugün ünlü bir sanatçı olmam insanların bana verdikleri sayesinde." ifadesini kullanarak, şunları söyledi:

"Dünyanın dört bir yanında insanlar bilet alarak konserlerime geliyor, kayıtlarımı satın alıyor. Ben de onlardan aldığım her şeyi onlara geri vermek için dayanışma konserleri veriyorum. Müziğe ilgisi olan Roman çocuklarını da desteklemek için elimden geleni yapıyorum. Yaşamım boyunca 48 çocuğu evlat edindim. Eşimle birlikte kurduğumuz müzik okuluna gittiler ve çoğu müzisyen oldu."

Dayanışma konserleri yapmasında en büyük etkenin babası olduğunu dile getiren Redzepova, "Babam 1941 yılında Üsküp'te Alman ve Bulgar faşistleri tarafından vuruldu. Bir ayağını kaybederek tek ayağı ile yaşamak zorunda kaldı, bu da benim dayanışma konserlerine daha duyarlı olmama neden oldu." açıklamasında bulundu.

- "Dünyanın her tarafındaki savaşları durdurmak isterdim"

Redzepova, Suriyeli sığınmacılar konusunda da duyarlı olduğuna dikkati çekerek, şunları paylaştı:

"Suriyeli sığınmacılar Avrupa'ya Makedonya üzerinden gidiyorlar. Bu süreçte üç kez Yunanistan sınırına gittim. Onlara yiyecek, bebekleri için çeşitli malzemeler, giyecek gibi insani yardım malzemeleri götürerek, hayatlarını kolaylaştırmaya çalıştık. Suriyeliler için çok üzülüyorum, 21. yüzyılda evini bırakarak dünyanın başka yerlerine gitmenin ne kadar korkunç bir şey olduğunu hissedebiliyorum. Bir sanatçı olarak dünyanın her tarafındaki savaşları durdurmak isterdim."

Kendisinin de göçmen bir halka mensup olduğunu ve Roman kökenlerinden gurur duyduğunu ifade eden Redzepova, hayatı boyunca Roman kültürünün tanınması, Romanlara dönük ayrımcılığın farkına varılması ve Romanların Avrupalı diğer vatandaşlarla eşit haklara sahip olması için çalıştığını vurguladı.

Redzepova, Romanlara dönük ayrımcılığın her zaman var olduğu düşüncesini dile getirerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Romanlar hep kendilerine yapılan ayrımcılıkla yüzleşmek durumunda kaldı. Halbuki Romanlar dünyadaki en kozmopolit​ halk ve muhtemelen kimseye karşı savaş açmamış tek halk. Aynı zamanda diğerlerini asimile etmeye çalışmayan tek halk muhtemelen. Dünya Romanların bu tavrını örnek almalı ve Roman kültürünü tanımaya çalışmalı."

Redzepova, konuşmasını "Müzik olmadan yaşayamam. Müzik benim yemeğim, aldığım nefestir." diye sürdürerek, şunları söyledi:

"Acıları da mutlulukları da anlatan birçok şarkım var. Şarkı söylerken söylediğim sözleri yaşıyorum. Bu yüzden jestlerim ve mimiklerimle de iletişim kuruyorum dinleyicilerimle çünkü müzik dili engel tanımıyor.​ İstanbul konserimde yüzümde örtü ile söylediğim ağıtı dünyada yerini yurdunu bırakmak zorunda kalan Suriyeli ve diğer tüm yurtsuzlar için söyledim."

Dayanışma konserlerinde insanlara birbiriyle kavga etmemeleri mesajını verdiğinin altını çizen Redzepova, insanlardan gelecekte daha iyi bir dünyada yaşayabilmek için çocuklarına saygı, hoşgörü ve karşılıklı anlayışı öğretmelerini önerdiğini belirtti.

- "Türkiye'de kendimi evimde hissediyorum"

Redzepova, Türkiye'ye birçok kez geldiğini söyleyerek, şu yorumu yaptı:

"Türkiye'yi çok seviyorum, insanları çok sıcak. Türkiye çiçeklerin hala güzel koktuğu ve yiyeceklerin hala tadının olduğu bir ülke. İnsanları çok misafirperver ve konuklarını çok büyük bir sevgiyle karşılıyorlar. Türkiyelilerin çok büyük bir kalbi var, kalplerini misafirlerine de açıyorlar, buraya geldiğimde kendimi evimde hissediyorum."




Sıradaki Haber