17 °c

TİKA'nın "Gönül Kervanı Projesi"

TÜRKİSTAN (AA) - Türkiye'den bir grup gazeteci, yazar ve akademisyen, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Üniversitesi iş birliğiyle "Gönül Kervanı Projesi" çerçevesinde, Kazakistan'ın Türkistan (Yesi) ile Almatı şehirlerini gezdi.Proje kapsamında Türkiye'den 30 kişilik grup, önce Hoca Ahmet Yesevi'nin doğduğu Sayram'da bulunan...

Kültür-Sanat Haberi
TİKA'nın Gönül Kervanı Projesi
TİKA'nın "Gönül Kervanı Projesi"

TÜRKİSTAN (AA) - Türkiye'den bir grup gazeteci, yazar ve akademisyen, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Üniversitesi iş birliğiyle "Gönül Kervanı Projesi" çerçevesinde, Kazakistan'ın Türkistan (Yesi) ile Almatı şehirlerini gezdi.

Proje kapsamında Türkiye'den 30 kişilik grup, önce Hoca Ahmet Yesevi'nin doğduğu Sayram'da bulunan türbelerini ziyaret etti. Sayram'dan eski adı Yesi olan Türkistan şehrine geçen "Gönül Kervanı" grubu, Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesini ziyaret ederek, dua etti.

Daha sonra Hoca Ahmet Yesevi'nin 63 yaşına geldiğinde halvete girdiği mekanı gezen grup, burayla ilgili bilgi aldı. Hoca Ahmet Yesevi'yi 7 yaşında iken evlat edinerek yetiştiren hocası Aslan Baba'nın türbesini de ziyaret eden "Gönül Kervanı" grubu, buradan ayrılarak Moğol hükümdarı Cengiz'in yakıp yıktığı Harzemşahlar devletinin önemli şehirlerinden Otrar'daki kalıntıları gezdi.

Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesine giderek, üniversitenin çalışmaları hakkında da bilgi alan "Gönül Kervanı" grubu ardından Almatı'ya geçerek, Kazak resmi televizyonu ile Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Avrasya Araştırmaları Enstitüsünü ziyaret etti.

- Hoca Ahmet Yesevi

Tasavvuf edebiyatı uzmanı ve bu alanda 200'den fazla esere imza atan, Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatcı, gezinin ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hoca Ahmet Yesevi'nın üç büyük özelliğinin olduğunu belirterek, "Bunlar, Kur'an ve Sünnet'e uygun doğru İslam, mahalli bir dil olan Türkçe'yi vahiy ve Kur'an dili haline getirmek, kuvve-i kudsiyeyi yani kutsal enerjiyi insanlığın hizmetine sunmaktır" dedi.

Yesevi'nin yaşadığı çağda da bugün olduğu gibi İslam'ın başına problem olan Rafizilik, Maricilik, Mutezile gibi problemler bulunduğunu dile getiren Tatcı, "Yesevi Hazretleri o dönemdeki gayri İslami anlayışlara karşı, bayrak açmış bir insan. Divan-ı Hikmet’i okuduğunuz zaman Kur’an ve Sünnet’e uygun doğru İslam'ı bu büyük sahrada yayıyor ve uyguluyor" diye konuştu.

Türkistan'ın Emeviler zamanında Kuteybe ve Müslim isimli iki komutanla gelen Müslüman ordu tarafından ilk defa İslamlaşmaya başladığını aktaran Mustafa Tatcı, konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı.

"Bu bölge Sultan Sencer döneminde İslam’ın tamamen kökleştiği bir bölge. İlk fethi ise Emeviler döneminde Kuteybe komutasında gelen orduyla oluyor. 720’lerde gerçekleşiyor. Ama Kuteybe burada çok adam öldürmüş. Müslümanlaşmanın gecikmesine sebep oluyor. Bir de Müslim adında bir komutan var. İslamlaşma sürecinde burada eğitim meselesine çok önem veriliyor ve medrese silsilesi kuruluyor. Bununla beraber Arapça, Farsça geliyor. Bir de az da olsa, Mecusi, Yahudi ve Hristiyan yerli halk var. Arapça ve Farsça’nın etkisi var. Yesevi’ye kadar gelen 250 yıllık dönemde Arapça iyice işlenmiş. Böyle İslam’ın anlaşılır ve kabul edilir hale geldiği bir dönemde Yesevi Hazretleri mahalli bir dil olan Türkçeyi, bir vahiy ve Kur’an dili haline getiriyor. Dinin anlaşılır hale gelmesine vesile oluyor. Ömrü ne kadar devam ettiyse, devam eden ömür içinde binlerce kaliteli halifeler yetiştiriyor ve bunlar aracılığıyla da doğru İslam’ı geniş sahrada yayma ve uygulama imkanı buluyor."

-"O ruhla soluğu Balkanlarda almışız"

Tasavvufu bilmeyenlerin, Hoca Ahmet Yesevi'nin Hazreti Muhammed'in 63 yaşında vefat etmesi sebebiyle, 63 yaşına geldiğinde halvete girip bir daha çıkmadığını iddia ettiğini dile getiren Tatcı, şunları söyledi:

"Halvete girmiş de bir daha çıkmamış. Akıl karı değil. Hazreti Peygamber 63 yaşında vefat etti diye halvete giriyor, halvetten dışarı çıkmamış, diyorlar. Halvetin bütün peygamberler ve ehlullah tarafından uygulama biçimleri vardır. Halvet tek rakamlı günlerde uygulanır. İhtiyaç olduğu zaman dışarı çıkılır, ihtiyaç giderilir. Bunu mürşid veya halife yaparsa 'erbain' adını alır. Yesevi Hazretleri halvete girmiş de bir daha çıkmamış şeklinde anlatılıyor. Öyle bir şey yok. Yesevi Hazretlerinin konumundaki ehlullah, halveti aleme yardım olsun diye uygular. Nizama, beldeye, insanlığa yardım olsun diye uygular. Oradaki kuvve-i kutsiyeyi, bugünkü tabirle söyleyelim kutsal enerjiyi alemin hizmetine sokar. Duasıyla dönüştürür. Bilmeyince yanlış söylüyorlar. Velayet, fena makamlarını yaşamak demek, dünyadan el etek çekmek demek değildir. Dünyaya tenezzül etmemek demek. Ama o da herkes gibi yer, içer. Onlar gönlüne hırka giydirmiştir tabiri caizse. Yesevi için de böyledir. Bu halvet uygulamasını yapan büyük aziz, aksiyoner alperen yetiştirme yoluna gidiyor. Kendisi pısırık bir insan olsa aksiyoner alperen yetiştirebilir mi? Mümkün değil. O ruhla biz soluğu Balkanlarda almışız."

İslam'da "alın teri" müessesesi olduğunu vurgulayan Tatcı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yunus 'Süleyman zembil ördü/Kendi emeğini yerdi' der. Peygamber ve saltanat sahibi olan Süleyman Aleyhisselam, saltanatın parasını yemiyor. Kendi alın teriyle karnını doyuruyor. İslam’ın temelinde alın teri müessesesi var. 4 kapı 40 makam mevzuu vardır. 4 kapı 40 makam meselesi dört dörtlük işlense ve eğitim alanına sokulsa her halde süper tipler yetişir. İşin kökeninde şu var. Zerreden kürreye bütün varlığa, Hazreti Yesevi gibi insanlar, Hakk gözüyle bakıyor. O zaman hizmet ettiği varlık Hak. Halk değil. Allah rızası için çalışıyor, başka bir gayesi yok. Varlık Hakk’ın nurundan ibaretse ve varlığın ham maddesi Hak ise yerde cansız gibi görünen şeylere veya kurda kuşa, ota çöpe değersiz gibi bakabilir miyiz. Bunların değeri yoktur diyemeyiz. Varlığın ham maddesi Hak ise her şeyi insanlığın istifadesine sunacağız."

Sıradaki Haber