17 °c

"Tanpınar göçebe bir adamdı"

İSTANBUL (AA) - Yazar Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın göçebe bir adam olduğunu belirterek, "Bir evinin olmadığını, yer değiştirdiğini söylüyor. Bir gazete, kütüphanesinin listesi yayınlandığında 'Tanpınar'ın niye bu kadar az kitabı var?' diye soruşturma yapmıştı." dedi. Tanpınar'ın "Beş Şehir" isimli eserinin özel baskısını okuyucuyla buluşturan Ayvazoğlu, Ahmet...

Kültür-Sanat Haberi
Tanpınar göçebe bir adamdı
"Tanpınar göçebe bir adamdı"

İSTANBUL (AA) - Yazar Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın göçebe bir adam olduğunu belirterek, "Bir evinin olmadığını, yer değiştirdiğini söylüyor. Bir gazete, kütüphanesinin listesi yayınlandığında 'Tanpınar'ın niye bu kadar az kitabı var?' diye soruşturma yapmıştı." dedi.

Tanpınar'ın "Beş Şehir" isimli eserinin özel baskısını okuyucuyla buluşturan Ayvazoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi'ndeki toplantıda ünlü yazarın bilinmeyenlerini anlattı.

Son derece kültürlü, batıyı ve doğuyu bilen, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'ni okumuş, batı ve doğu edebiyatını, divan edebiyatını bilen Tanpınar'ın referans dünyasına bütünüyle nüfuz etmenin imkansız olduğunu aktaran Ayvazoğlu, "Osmanlı tarihinde önemli hadiselere öyle önemli atıflarda bulunuyor ki araştırmadan, o hadise hakkında belli başlı kaynaklara gidip bilgi edinmeden, tam manasıyla anlamak mümkün değil ve ben Beş Şehir'i notlandırmak için çalışmaya başladığımda aslında ne kadar büyük, zor, çetin bir işin altına girdiğimi fark ettim." ifadelerini kullandı.

Ayvazoğlu, teknolojik gelişmelere dikkati çekerek, Tanpınar'ın yaşadığı dönemde herhangi bir belgeye kolayca ulaşmanın mümkün olmadığını ve o dönemin şartlarının çok zor olduğunu söyledi.

Ahmet Hamdi Tanpınar göçebe bir adamdı. Bir evinin olmadığını, yer değiştirdiğini söylüyor. Bir gazete, kütüphanesinin listesi yayınlandığında 'Niye bu kadar az kitabı var?' diye soruşturma yapmıştı." diyen Ayvazoğlu, şöyle devam etti:

"Tanpınar'ın çok az kitabı var gibi görünüyor. Adam nasıl taşısın? Evden çok az kitap bulunduruyor ve kütüphanelerden istifade ediyordu. Dolayısıyla Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yazdıklarını tahkik etmesi mümkün değildi. Tanpınar'ın yıllar önce okuduğu metinlerden edindiği bilgileri hafızasında sağlıklı bir şekilde tutmasına da hayret ettim. Evet, hafıza yanılmaları var ama hafızadan yazılmış metnin bu kadar sağlam olması da beni hayrete düşürdü. Tanpınar'ın referansta bulunduğu bütün kaynaklara ulaşmaya çalıştım. Evliya Çelebi'den mi, nereden alıntı yapmış? Mesela Fındıklı'nın tarihinden bir paragraf naklediyor. O paragraf Fındıklı tarihinde gerçekten var. Onu buldum. Bütün kaynaklarına istinasız ulaşmaya çalıştım. Çoğunu buldum ama ulaşamadıklarım da oldu."

- "Tanpınar, son derece enteresan, renkli ve kültürlü bir adamdı"

Beşir Ayvazoğlu, Tanpınar'ın, son derece enteresan, renkli ve kültürlü bir adam olduğunu, şehirler hakkında yazdığı metinlerin de bu şehirlerde yaşadıktan uzun yıllar sonra yazdığını anlattı.

Ünlü yazarın yaşadıktan ve gördükten hemen sonra intibalarını yazmadığına dikkati çeken Ayvazoğlu, "Çok yıllar sonra yazıyor. 1924 yılında Erzurum'da, kısa bir süre sonra Konya, Ankara ve İstanbul'da yaşıyor. Bursa'ya da gidip geliyor. Bursa'da uzun süre yaşamışlığı yok. 1940'larda yazmaya başlıyor. 1941, 'Bursa'da Zaman' şiirinin ve 'Bursa'da Zaman ve Rüya Saatleri' metinlerinin yayımlandığı yıl. Yaklaşık 20-30 yıl sonra yazılmış. Dolayısıyla bunlar, 20-30 yıl içerisinde edinilmiş zengin kültürün içinden bakılarak üretilen metinlerdir." ifadelerini kullandı.

Tanpınar'ın üslubuna da değinen Ayvazoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ahmet Hamdi Tanpınar'ın üslubunun sırrı, eğer dikkatli okunursa, İstanbul bölümünün sonundaki bazı cümlelerdedir. Mesela, 'Ben Süleymaniye Camisini, yapıldığı dönemde görmek istemezdim. O zaman görme imkanım olsa, ondan sonra geçen 400 yıllık birikimden onu soyutlamış olacaktım' diyor. Ben şimdi Süleymaniye Camisini Yahya Kemal'in Itri şiirinden, Baudelaire'in Parisi'nden, Baki'nin şiirinden ve o 400 yıllık doğunun ve batının birikiminden bakarak değerlendiriyorum. Eğer yapıldığı dönemde Süleymaniye Camisini görsem, bu saltanattan onu mahrum etmiş olacaktım. Bu hakikaten önemli bir şey."

Ayvazoğlu, Tanpınar'ın metin ve yorumlarının zaman içinde abideler, şehirler ve yapıların birer organik parçası haline geldiğini ifade ederek, "Öyle enteresan bir durum ki, Bursa'yı, Tanpınar'ın 'Bursa da Zaman' yazısından ve şiirinden ayrı düşünmeniz mümkün değil. Yani bir nevi edebi zırh giydiriyor. Tanpınar da bu manada şehirlerin derinliklerine nüfus ederek, o şehri bir bakıma yeniden inşa etmek suretiyle aynı zamanda geleceğe dair bir vizyon inşa ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Beşir Ayvazoğlu, toplantının ardından okuyucuları için kitabını imzaladı.

Sıradaki Haber