İSTANBUL (AA) - Milli Türk Talebe Birliği'ndeki (MTTB) çalışmalarıyla tanınan, 1980 öncesi İslami hareketin önemli isimlerinden Sedat Yenigün anıldı.
Kimliği belirsiz kişilerce, 5 Temmuz 1980'de 30 yaşındayken saldırıya uğrayan Yenigün için Zeytinburnu'nda bulunan mezarı başında, sevenlerinin katılımıyla Kur'an-ı Kerim okundu ve dualar edildi.
Etkinliğe katılan Birlik Vakfı İstanbul Şube Başkanı ve Yenigün Grubu Başkanı Hüseyin Öztürk AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yenigün'ün düşünen, yazan ve doğru bildiği şekilde yaşayan biri olduğunu söyledi.
Yenigün'ün, yaşam tarzıyla örnek bir şahsiyet olduğunu belirten Öztürk, "Dava adamıydı. Öğretmendi ve öğretmenliği hakkıyla yapardı. Öğrencilerine bir ideal uğruna yön veren bir öğretmendi. Talebelerinin eğitimiyle ve gelecekleriyle ilgilenirdi. Necip Fazıl Kısakürek'in, Cemil Meriç'in, Mehmed Zahid Kotku'nun düşünce yapılarını alan ve onların birleşimini yaşayan biriydi." dedi.
- "Ölümü karambole olmadı, seçilerek şehit edildi."
Öztürk, Yenigün'ün her düşünceden insanla anlaşabildiğini aktararak şöyle konuştu:
"İnançlarını yaşayan ve yaşatmaya çalışan biriydi. Ölümü karambole olmadı. Seçilerek şehit edildi. Çok faydalı biriydi ve insanları irşad ederdi. O yüzden bazı çevreler, onun şehit edilmesine karar vermişti. Çok güzel tebliğ yapardı ve gençlerin idolü olmuştu. Gençlerle ilim sahibi insanlar arasında bir köprü kurardı."
Yazar Dursun Gürlek de Yenigün'ü üniversite yıllarından tanıdığını anlatarak, "Aradan 36 yıl geçtiği halde unutmadım. Çok sevdiğim arkadaşlarımdandı. Evine gidip şahsen görüştüğüm bir insandı ve yazılarını da okurdum. Kültürümüze, edebiyatımıza, tarihimize hizmet etmişti. İmanlı ve ihlaslı gençlerin yetişmesinde büyük katkısı olmuştu. Yaptığı hizmetlerden dolayı asla unutulmayacak." ifadelerini kullandı.
- "Tek derdi güzel bir gelecekti"
Yazar Selahaddin Eş ise Sedat Yenigün'ün, kendi nesillerinin derin tefekkür sahibi simalarından biri olduğunu ve birçok insanın hayatına tesir ettiğini dile getirdi.
Yenigün'ün şimdi yaşasa aynı ideallerle daha da gayretli çalışacağının altını çizen Eş, şunları söyledi:
"Tek derdi güzel bir gelecekti. 'Kör ölür şehla bakışlı olur' derler. Bu öyle bir durum değil. Şehadetinin 36. yılında bu kadar insanı bir araya topluyorsa ve yetiştirdiği binlerce insan varsa, bu durum onun farklı bir insan olduğunu izaha yeter. İdeali, ilayı kelimetullah davasıydı. Bizim neslimiz, göklerde bir yıldız olarak parlayan İslam, yeryüzüne nasıl ulaştırılabilir diye çalışırdı. Yolumuz çok uzun. İslamı hayatımıza inanarak, idrakle, şuurla, heyecanla yansıtmakla mükellefiz."
- Sedat Yenigün
Okul yıllarında MTTB'nin faaliyetleri içerisinde aktif görevler alan Sedat Yenigün, MTTB'nin milliyetçi kimlikten İslamcı kimliğe evrilmesinde rol oynadı ve İslam dünyasının yakından tanıdığı Seyyid Kutup, Mevdudi, Ali Şeriati, Muhammed Hamidullah gibi düşünürlerin kitaplarını gençlerle buluşturdu.
Yenigün, İstanbul Kültür Ocakları'nın kurulmasında ve çalışmalarında çeşitli görevler üstlendi. MTTB'de basın yayın kültür işlerini organize ederek Milli Gençlik dergisinde yazılar kaleme aldı. Yayın hayatına 1977'de başlayan aylık "İslami Hareket" dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Üç yıl yayın hayatını sürdüren dergide yazılar yazan Sedat Yenigün, Düşünce, Tevhid dergileri ve Milli Gazete'de de köşe yazıları yazdı.
Sedat Yenigün, 5 Temmuz 1980 Cumartesi akşama doğru Fatih Akşemseddin caddesinde bir berber dükkanında kimliği belirsiz kimseler tarafından öldürüldü.
- "Sedat'lara acınmaz, imrenilir"
Yenigün için "İleride çok iyi bir yazar olacak" diyen ve Yenigün'le çok sık görüşen Cemil Meriç, İslami Hareket dergisinin, 1980 Temmuz sayısında, Yenigün için kaleme aldığı yazının bir kısmı şöyle:
"Şuurdu Sedat, samimiyet idi, imandı. Anlamıştı ki Babil Kulesi'ne dönen bu ülkenin ana davası, dürüst insanlar arasında bir dil meydana getirmektir. Keşmekeş önce kelimeler dünyasında yok edilmelidir. Sedat, konuşmasını unutan zavallı çağdaşlarına dillerini öğretmeye çalıştı. Dillerini, yani mukaddeslerini, haysiyetlerini ve insanlıklarını. Coşkun bir gönüldü Sedat. Zulmün kılıcını kanının ateşinde eritecek kadar coşkun bir gönül. İsa peygamber zamanında yaşasa havari olurdu, Asr-ı Saadet'te bir sahabe. Konuştuğu gibi düşündü, düşündüğü gibi konuştu. Sevgi idi, ihlas idi. Asırlardan beri hasretini çektiğimiz yiğit, pervasız, içi dışı bir, münevver. Çevresini ışığa boğmak için alev alev yandı. Sedat'lara acınmaz, imrenilir. Veyl kendi beynini, kendi gönlünü parçalayan, çılgın, gafil ve şuursuz insanlara."