İSTANBUL (AA) - Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi'nin düzenlediği "Mustafa Kutlu Özel Programı"nda Dergah dergisinin genel yayın yönetmenliğini bırakan Kutlu'nun hikayeleri ve dergiciliği konuşuldu.
Kızlarağası Medresesi'nde şair Hüseyin Akın'ın moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte konuşan yazar Mevlana İdris Zengin, Türk edebiyatında dergilerin isimleriyle kaim olduğunu dile getirerek, "Diriliş deyince Sezai Karakoç, Büyük Doğu denilince Necip Fazıl, Dergah denilince de Mustafa Kutlu aklımıza gelir. Derginin genel yayın yönetmenliğini bırakması doğal, çünkü Kutlu, malum yaşlandı." dedi.
Yazar Zengin, Dergah dergisinin ilk sayısında şiirinin yayınlandığını belirterek, şu yorumda bulundu:
"Her ay büyük bir titizlikle yıllar boyunca aynı şeyi yapmak hiç kolay değil. Bu yüzden insanların yorulma hakkı var, bu çok normal. Kutlu, derginin tazelenmesi gerektiğini düşünüyor olabilir, Ali Ayçil, Dergah geleneğinden gelen bir insan, orada yetişti ve Kutlu gibi Erzincanlı. Ben normal karşılıyorum fakat biz bu normaliteye değer değerlere, siyasette de dergilerde de bugüne kadar pek rastlamadık."
İsmail Kara ve Kutlu gibi Türkiye'nin iki değerli şahsiyetinin Dergah dergisinde aynı odada her gün beraber olduğunu söyleyen Zengin, derginin mektep hüviyetinde sıcak bir ortam olduğunu, Türk edebiyatına yazar kazandırma görevini yerine getiren ana akımlardan biri olduğunu ifade etti.
Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Abdullah Uçman, Kutlu'nun edebiyatçı kişiliğinin yanında aynı zamanda bir ressam ve senarist olduğunu vurgulayarak, şunları paylaştı:
"Son yıllarda resim yapmayı bıraktı, birçok arkadaşımızda yağlı boya tabloları vardır. Senaryoları var, bir dönem Tanpınar'ın Huzur romanını senaryo haline getirdi. Galiba Metin Erksan ile filmini yapmak istiyorlardı bütçe engelleri dolayısıyla gerçekleşemedi."
Yazar Cihan Aktaş, Kutlu ile 1983 yılından beri dost olduklarını dile getirerek, "Mustafa Kutlu erkek yazarlarla havadan sudan konuşabilirken, kadın yazarlarla metinleri üzerinden konuşarak, onlara daha farklı davranırdı çünkü o dönem kadın yazarların yüreklendirilmeye çok ihtiyacı vardı" dedi.
Kutlu'nun Dergah dergisi yayın yönetmenliğini bırakmasına da değinen Aktaş, şunları söyledi:
"Ali Ayçil'in Dergah dergisi için doğru bir isim olduğunu düşünüyorum. Ayçil, dil ve üslup konusunda titiz birisi olduğu için de bu açıdan müsterihim."
Yazar Aktaş, morali bozuk olduğu zamanlarda Kutlu'yla konuştuğunu belirterek, "Onunla konuştuğunuzda sizin hayatın kuru gürültüsüne takılmadan amaca doğru yönelmenizi sağlar" diyerek, Kutlu'nun insanları hayatın inceliklerine yönelten bir insan olduğundan bahsetti.
Şiir ve denemelerini 2000'li yıllarda Dergah dergisinde yayımladığına dikkati çeken şair Atakan Yavuz, "Kutlu'nun Dergah dergisindeki odası sade ve iddiasızdır. Odasındaki hava nasılsa içi de öyledir" ifadelerini kullandı.
- Yavuz: "Entelektüelliğin soğuk diline teslim olmadı"
Şair Yavuz, Kutlu'yu bir edebiyatçıdan çok hikaye anlatıcılığı geleneğinin son halkası olarak gördüğünü söyleyerek, şöyle devam etti:
"Mustafa Kutlu'yu hayatımıza yalanın sızmasına imkan vermeyen hikayelerin anlatıcısı olarak görüyorum. Hayatı boyunca yoksulluğu, merhameti anlatan nadir köşe yazarlarından da biridir. Entelektüelliğin soğuk diline de asla teslim olmamıştır."
Hikayelerini ilk olarak Dergah dergisinde yayımlamaya başladığının altını çizen yazar Mukadder Gemici, Kutlu ile Kanal 7'de uzun yıllar yan yana çalıştığını, hikayelerini başka bir kurumda çalışmaya başlayınca kendisine gönderdiğini ifade etti.
Gemici, Kutlu'ya hikayelerini ilk kez gönderme anısını şu sözlerle anlattı:
"İlk iki hikayemi Kutlu'ya gönderdim. Beni aradı ve 'şu hikaye olmuş, şu olmamış' dedi. Ölü çocukların dilinden yazdığım hikayeye olmamış diyerek, değiştirmemi istedi. Sonra da 'sen bizim Mukadder misin?' diye sordu. O ana kadar tanışıklığımızın hiç hükmü olmadı konuşmamızda. Sonra bir arkadaşım Gülçin Durman'a olanları anlattığımda bana güldü ve 'Mustafa bey itikadi bakmıştır' dedi. Mustafa Kutlu'dan aldığım ilk ders bu oldu. Hikayemi düzeltip, tekrar yolladım."
- Abak: "Hikayelerini okuduğunuzda ortaya büyük resim çıkar"
Dergah'ta şiirleri yayımlanan şair Şaban Abak, Dergah dergisi henüz çıkmaya başlamadan önce Dergah Yayınları'nda çalıştığını aktararak, "Kutlu, Türkiye'de mesnevi ve mesel geleneğini modernleştirmiş tek yazardır. Hikayelerini müstakil hikayeler olarak da okuyabilirsiniz fakat hepsi bütün olarak okunduğunda ortaya daha büyük bir resim çıkar" tespitinde bulundu.
Mustafa Kutlu hikayelerine öğrenciyken kaldığı Sahn-ı Seman Medresesinde yer alan Fetih Öğrenci Yurdu koridorlarında rastladığına dikkati çeken gazeteci yazar Bünyamin Yılmaz ise, "Bir süre sonra Kutlu'nun elden ele gezen 'Ya Tahammül Ya Sefer' kitabındaki hikayenin benim hayatımda da gerçekleşmeye başladığını gördüm. Hepimize sirayet eden bir tarafı var Mustafa Kutlu öykülerinin" diye konuştu.
Kutlu'nun yayımladığı kitaplarla sürekli tazelenildiğine vurgu yapan Yılmaz, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Kutlu yazdığı hikayelere bir şekilde bizi de dahil ediyor ve oradan çıkmak istemiyorsunuz. Onun çıkardığı kitaplarla bir kere daha yenileniyoruz. Bugün de buradaki ortam bunun ete kemiğe bürünmüş hali, sanki bir yerde kalmamış, öğrenci okulu bitirmiştir bir yol bulmak zorundadır başka bir yola doğru gider ve asıl hikaye kopar ya, bu dönüşlerde bizler hep ruhu olan yerlere döneriz. Kutlu denince aklıma ilk gelen bu ruh oluyor."
Etkinlik, dinleyicilerin Kutlu'nun hikayelerine dair düşüncelerini paylaşmalarıyla son buldu.