17 °c

Hüseyin Su, "Anadolu Buluşmaları"na konuk oldu

İSTANBUL (AA) - Anadolu Yazarlar Birliği, "Anadolu Buluşmaları" etkinlikleri kapsamında, öykü yazarı Hüseyin Su'yu konuk etti.Mihrimah Kahve'deki etkinlikte, Türk hikayeciliği hakkında değerlendirmelerde bulunan Su, edebiyatın, bir edebiyat kültürü ve düşünce eşliğinde yürümesi gerektiğini, kültüründen kopuk olması halinde kısır olacağını söyledi.Su, "Biz bunu Edebiyat...

Kültür-Sanat Haberi
Hüseyin Su, Anadolu Buluşmalarına konuk oldu
Hüseyin Su, "Anadolu Buluşmaları"na konuk oldu

İSTANBUL (AA) - Anadolu Yazarlar Birliği, "Anadolu Buluşmaları" etkinlikleri kapsamında, öykü yazarı Hüseyin Su'yu konuk etti.

Mihrimah Kahve'deki etkinlikte, Türk hikayeciliği hakkında değerlendirmelerde bulunan Su, edebiyatın, bir edebiyat kültürü ve düşünce eşliğinde yürümesi gerektiğini, kültüründen kopuk olması halinde kısır olacağını söyledi.

Su, "Biz bunu Edebiyat dergisinde Nuri Pakdil'den şöyle öğrenmiştik, 'Yüzde elli edebiyat, yüzde 50 düşünce'. Edebiyat dergisindeki temel prensibimiz buydu. Yani bir metnin yüzde ellisi edebiyat ve teknik kurallarıysa, yüzde ellisi de yazarın inançlarını, dünya görüşlerini yansıtmalı. Hatta Nuri bey 'Birisi yüzde elliyi geçerse, o edebiyat sakat olur' derdi." ifadesini kullandı.

Sözünü ettiği prensiplere hala inandığını aktaran Su, kendi öyküsünde de bu prensibi işlediğini kaydetti.

Hüseyin Su, Türk edebiyatını zengin bir tahkiye geleneği üzerinden değerlendirdiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Edebiyatımıza bir medeniyet perspektifiyle baktığımızda tahkiye geleneğimiz son derece zengin. Bunu 'Binbir Gece Masalları'mızdan başlatarak, hatta Türk destanlarından başlatarak, klasik Türk hikayeciliğinden, divan edebiyatındaki Mesnevilerden tutup, bu örnekler üzerinden hareket ederek, edebiyatımızın modernleştiği Tanzimat dönemine kadar genel bir değerlendirme yaptığımızda, tahkiye geleneğimizin son derece zengin olduğunu görürüz. Başlı başına sadece mevlit bile Türk öykücülüğümüz için, dil, estetik gibi yönleri bakımından çok büyük imkanlara sahip."

Edebiyat ve Türk öykücülüğünün düşünsel bir birikime yaslanması gerektiğinin altını çizen Su, bu düşünselliğin içerisinde siyaset, felsefe ve dinin de olduğunu dile getirdi.

"Eğer bir edebiyat, siyasanın, felsefenin bize verdiği düşünceyi yansıtmıyorsa, o zaman cinsiyetsiz bir edebiyat metniyle karşı karşıyayız demektir." diyen Su, şunları anlattı:

"Bir sanatçı, edebiyatçı, öykücü, şair, romancı eğer düşünceden kaçıyorsa onun metni eksiktir. O metnin sesi kısıktır, daha doğrusu dili yoktur, dilsiz bir metindir önümüzdeki. Ne kadar teknik açıdan başarılı olursa olsun ama eksik bir öykü olarak okuruz. Hiçbir zaman bir edebiyat metni düşünceyi içerecek diye siyasetin borazanı olamaz çünkü o zaman da edebiyat olmaktan çıkar. Bunun dengesini iyi kuran yazarlar, sanatçılar, edebiyatçılar, romancılar ve öykücülerin neyi nasıl başardıklarını da daha iyi anlamış oluruz."

Tanzimat döneminde, Cumhuriyet döneminde ve siyasal çalkantıların yoğun olduğu 1970'li yıllarda edebiyat metinlerinin yaralarla malul olduğunu dile getiren Su, "Mesela Tanzimat döneminde eşitlik, müsavat gibi birtakım sloganları şiir ve tiyatro ile dile getireceğine inanan edebiyatçılar, eserlerini bu sloganlarla yaraladılar. Bugün onlara şairlerimiz, öykücülerimiz, romancılarımız, gülerek bakıyoruz." diye konuştu.

Hüseyin Su, Cumhuriyet dönemindeki edebiyatçılarının da sloganlar kullandığına değinerek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Siyasal iktidarın borazanı haline gelen edebiyatçıların eserleri siyasal bir mağlubiyete uğramış ve bugün hala o mağlubiyetle kütüphane raflarında indirilmemiş olarak yerlerinde duruyorlar. Hiçbir zaman bir sanatçı dilini, sanatının imkanlarını, ne kadar inandığı bir siyaset olursa olsun, iktidarda ya da muhalefette olsun, sanatının imkanlarını o iktidar ya da muhalefetin emrine vermemeli. Onun karşısında bir tavassut durumuna düşmemeli dilinde, düşüncesinde ve kaleminde. Böyle olursa yapılan edebiyat hiçbir işe yaramaz, yaramıyor da."


- Hüseyin Su kimdir?

1952’de Kırşehir, Çiçekdağı’nda doğdu. Ortaöğrenimini Kırıkkale’de, yüksek öğrenimini Ankara’da, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. Memurluk, edebiyat öğretmenliği ve kütüphanecilik yaptı. Yazmaya Nuri Pakdil'in çıkardığı "Edebiyat" dergisinde başladı. İlim Sanat ve Mavera dergilerinde yazdı. Hece dergisinin kuruluşunda yer aldı. Hece, Hece Öykü dergilerinin ve Hece Yayınları’nın yayın yönetmenliği görevini yürüten Su, 2015 yılında bu görevlerinden ayrıldı.

Öykülerinden "Ateş" Boşnakçaya; "Ana Üşümesi" ve "Giden Gün Ömürdendir", Arnavutçaya, ‘"Gülşefdeli Yemeni" Azericeye ve Farsçaya, "Yüzündeki Deniz Duruluğu" da İtalyancaya çevrildi.

Yayımlanan kitapları ise şöyle: "Tüneller", "Ana Üşümesi", "Gülşefdeli Yemeni", "Aşkın Halleri", "Bir Yağmur Türküsü", "Öykümüzün Hikayesi", "Her Roj Ji Emir Diçe", "Kalemin Yükü", "Yazı ve Yazgı", Keklik Vurmak", "Irmağın İçli Sesi -Atasoy Müftüoğlu Kitabı", "Edebiyat Eylemi ve Nuri Pakdil" ve " Nuri Pakdil’in Mektupları".

Sıradaki Haber