İSTANBUL (AA) - Yazar Yıldız Ramazanoğlu, bu yıl 35.si düzenlenen Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı kapsamında düzenlenen "Beyazıt Ramazan Sohbetleri"nin konuğu oldu.
Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde gerçekleşen söyleşide konuşan Ramazanoğlu, Avrupa değerleri ve İslami değerlere bakıldığında, insanlığın teoride çok önemli mesafeler kaydettiğini ancak pratik anlamında bunların hayata geçirilemediğini söyledi.
Dünyada birçok insan kurban edildiğini kaydeden Ramazanoğlu, "Kurbanlar neden değerli ve değersiz kurbanlar diye ikiye ayrılıyor ve adaletsizlik, haksızlık, eşitsizlik ve küresel anlamda yoksulluk neden bu kadar had safhaya geldi? Bütün bunlar üzerine kafa yorulması gerekiyor. Aslında medeniyetin tabii ki dünya üzerinde bir dolaşımı var. Medeniyet dediğimiz, Allah yapısı olmayıp, insanın ortaya koyduğu, birtakım vahiylerden ve insani tecrübelerden esinlenerek ortaya konmuş bir şey. Bunların üzerine düşünüldüğü zaman, aslında zaman içinde el değiştirdiğini görüyoruz. Bazen doğuda, bazen batıda yükseliyor." diye konuştu.
Yıldız Ramazanoğlu adalete ulaşmanın, iyi insan olmanın ve eşitlikçi duygulara sahip olmanın birden bire olmadığını aktararak, şöyle devam etti:
"İnsan kendisinden de birçok şeyi yavaş yavaş tasfiye etmesi gerekiyor. Emek vermesi gerekiyor. Bunların hepsinin emekle olduğuna inandım zaman içinde. Çünkü bugünden yarına, 'ben sabah adil bir insan olayım. Eşitlikçi bir insan olayım. Hiç kimseye ayrımcılık uygulamayayım' demekle olacak şey değil. Peki biz yavaş yavaş bu eşiği nasıl atlayabiliriz? Bu eşiği atlamak için her şeyden önce insanları küme şeklinde algılamaktan, sosyolojinin konforu içinde insanları belli kutuplara yerleştirmekten vazgeçmemiz gerekiyor. Bu bile insanın yıllarını alan bir şey. Diyoruz ya, laikler, Amerikalılar, başörtülüler, Çorumlular. Halbuki edebiyat tek bir insana yöneldiği, tek bir insanın hikayesine, hakikatine eğildiği için bizi yavaş yavaş buradan uzaklaştırıyor. Belli bir okuma seviyesinden sonra bu eşiği aştığınızı hissediyorsunuz."
Edebiyatın bir kahramanı ele aldığında, onun bütün hakikatini ortaya çıkarmaya çalıştığını vurgulayan Ramazanoğlu, Sait Faik'in "yazmasaydım ölecektim" sözlerini hatırlatarak, "İnsanı ölümcül bir şekilde yazmaya sevk eden şey ne? Çünkü bizi acıtan bir şey var. Gerçekten bize soğuk gelen, yetersiz gelen, canımızı yakan, inciten, örseleyen bir şey. Bunu biz yazma yoluyla nasıl aşındırabiliriz? Tarih var elimizde tabii ki. Tarih de insanlığın hikayesi ama tarih bize bunu neden vermiyor acaba?" ifadelerini kullandı.
Ramazanoğlu, gençlere günlük tutmaları yönünde öneride bulunarak, şöyle devam etti:
"Doktor olsan da mühendis olsan da bir günlük tutmanız lazım. Bu günlük yarın illa bir edebiyata yol açacak ve bir sanat eserine dönüşecek manasında değil ama senin için altın değerinde. Çünkü sıcağı sıcağına yaşadığın olaylar karşısındaki öfken, sevincin, hiddetin, düşüncen, kaygın, yıllar geçtikten sonra solmuş olacak. Solmuş bir yaprak gibi. Hatırlamak istediğinde sen çok başka türlü hatırlayacaksın. Bunların sıcağı sıcağına kayıt altına alınması lazım. O zaman işte hikayelere geliyoruz. Bence kayıt altına almaya değer müthiş bir hikaye yaşıyoruz. Tarih o kadar hızlandı ki. Her sabah bir şeyle kalkıyoruz. Gerçekten çok ilginç. Dünya çok küçük ve dünyanın her tarafındaki her kıpırtı bizi çok etkiliyor."
Yaşanan tek bir hikaye olduğunu dile getiren Ramazanoğlu, o büyük hikayeden herkesin kendi gördüğünü anlattığını sözlerine ekledi. Ramazanoğlu toplantının ardından dinleyicilerin sorularını da yanıtladı.
Beyazıt Ramazan Sohbetleri'nin yarın akşamki konuğu, Mehmet Paksu olacak.