İSTANBUL (AA) - Fotoğraf sanatçısı Ara Güler'in İstanbul sevgisini konu alan "İstanbul'un Gözü" belgeselinin, Türkiye prömiyeri İstanbul'da gerçekleştirildi.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu'nda yapılan prömiyerde AA muhabirine açıklamada bulunan 88 yaşındaki fotoğraf sanatçısı Ara Güler, belgeseli başarılı bulduğunu belirterek, "Güzel bir çalışma olmuş. Bana fakslar da geliyor. O fakslarda 'Güzelin güzeli seçilmiş filmin' diyorlardı. Bir de bu belgeselde anlatmadılar ama ben 4 kere harbe gittim. Orada da fotoğraflar çektim. Filipinler'e, Etiyopya'ya, Eritre'ye kadar gittim. Yaser Arafat'ı ilk ben çektim. İlk benim fotoğrafımla kapak olmuştu." dedi.
Belgeselin yapımcısı Ümran Safter ise 2015 yapımı belgeselin uluslararası festivallerde gösterildiğini ifade ederek, "13 Mart'ta da, Amerika'da Washington DC Bağımsız Film Festivali'nde gösterildi ve En İyi Film ödülünü aldı. 17-18 Mart tarihlerinde Selanik Belgesel Film Festivali'nde de gösterildi. Bu ayın 30'unda da Güney Avrupa Film Festivali'nde gösterilecek." diye konuştu.
Belgeselin Türkiye gösterimi için özellikle İstanbul'u seçtikleri bilgisini veren Safter, çalışmayı fotoğrafçılık ya da iletişim fakültelerinde eğitim gören üniversite öğrencileriyle buluşturmak istediklerini kaydetti.
Safter, prömiyeri Mimar Sinan Üniversitesi'nde göstermekten memnuniyet duyduklarını dile getirerek, şunları söyledi:
"İlk gösterim için Mimar Sinan Üniversitesi bizim için en doğru adresti. Burada çok iyi bir fotoğrafçılık bölümü var ve daha önce de burada Ara Güler'e fahri doktor unvanı verildi. Bu sebeplerle, Türkiye'deki ilk gösterimin bu üniversitede olmasını istedik. Ben de eski bir muhabirim. Ara Güler, hepimiz için efsanedir. Kendisi fotoğrafçılıktan ziyade bir foto muhabiri olarak kendini tanımlıyor. O yüzden ben hep kendimi Ara Güler'e yakın hissetmişimdir."
Belgesel fikrinin uzun yıllardır zihninde olduğunu aktaran Safter, belgeseli 6 ayda tamamladıklarını vurguladı.
- "İstanbul Film Festivali'nde olmamak içimizde bir burukluk olarak kaldı"
Safter, belgeselin İstanbul Film Festivali'ne katılamadığını anımsatarak, şu yorumu yaptı:
"İstanbul Film Festivali'nde olmamak içimizde bir burukluk olarak kaldı ama çok da dert etmiyoruz. Önemli olan belgeseli izleyici ile buluşturmaktı. Zaten film festivallerini ben bir araç olarak görüyorum izleyiciye ulaştırma açısından. Onun dışında her koşulda da biz izleyiciye ulaştırabiliriz."
Belgeselin yönetmenlerinden Fatih Kaymak ise Ara Güler'in aynı zamanda iyi bir arşivci ve felsefeci olduğuna dikkati çekerek, şunları anlattı:
"Bütün çektiklerimizi ya da bütün onun hikayesini anlatmaya kalksak günlerce seyretmek gerekir. O yüzden filmin en başından beri nasıl bir şey yapalım durumundaydık. Ara Bey'de insanların görmediği başka bir taraf da var. Biz biraz o tarafı da ekledik belgesele. Kendine daha yakın hissettiği onu daha doğru anlatacağı insanlarla bir araya geldik. Filmde mümkün olduğu kadar ağırlıkla Ara Bey'in fotoğraflarını kullanmaya çalıştık ki hakikaten filmi seyrederken Ara'nın nasıl Ara olduğundan anlayabilecekleri o fotoğraflar İstanbul'u nasıl gördüğü, nasıl resmettiği bize bu çok acayip bir şey kattı. Filmin genel yapısı da bu aslında bu."
