İSTANBUL (AA) - TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, "Biz TV filmlerinin, ev sinemasının öncülüğünü başlattık ve bizi burada memnun eden diğer kanalların da buna girmiş olması." dedi.
Eren, Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği ve İstanbul Medya Akademisi tarafından düzenlenen, Anadolu Ajansının (AA) global iletişim ortağı olduğu "4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali" kapsamında The Marmara Pera'da gerçekleştirilen "TRT ve Sinema Vizyonu" söyleşisine konuk oldu.
Festivalin sponsorlarından olduklarını belirten Eren, "Ben festival ekibine teşekkür etmek istiyorum. Aslında festival bu sene kendini yeniden inşa etti. Ben festivali hem markası, içeriği, hem de görselleriyle özellikle gençlere yönelik çok önemli bir etkinlik olarak konumluyorum, alternatif bir festival olacağını düşünüyorum." ifadesini kullandı.
İbrahim Eren, TRT'nin kamu yayıncısı olarak birçok vazifesinin olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"İlk bahsedeceğim konu TRT TV Filmleri projemiz. Biz 'sinema sektörüne nasıl destek olabiliriz, nasıl genişletebilir, darboğazlarını nasıl açabiliriz ve aynı zamanda bunu yaparken de televizyondan uzaklaşmadan bunu nasıl başarabiliriz?' diye düşündük. TRT TV Filmleri projesi ile aslında yeni bir şey de keşfetmedik. Televizyon filmleri zaten Türkiye'de yine geleneksel olarak TRT kaynaklıdır."
TRT'nin, 50 yıllık yayıncılığında ara ara kesintilere uğramış olsa da Türkiye'de sektörün gelişmesindeki en önemli unsur olduğuna dikkati çeken Eren, 90'lı yıllarda kurulan özel kanallara TRT'den çok fazla yönetmen, teknik ekip ve prodüktör gittiğini hatırlattı.
- "Tutkuyla bir işe bağlandığınızda iyi bir sonuç çıkıyor"
TRT Genel Müdür Yardımcısı Eren, kendisinin de daha önce özel sektörde çalıştığına vurgu yaparak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sektördeki sıkıntıları biliyorum, hayatta kalmak, devam etmek zor, hep hayalinizde yapmak istediğiniz işi öteler, mevcut işleri alırsınız, onlar rutine döner, hayaldekiler hayalde kalır. Biz, hayaldekileri gerçekleştirebilirsek... Çünkü tutkuyla bir işe bağlandığınızda iyi sonuç çıkıyor. Mesela Diriliş dizimizin başarılı olmasının en büyük nedeni, birinci olarak sosyolojik olarak toplumun ihtiyaç duyduğu bir şeydi, kesinlikle destansı bir hikaye bekliyordu.15 Temmuz'da da gördük kahramanlık ruhumuzda var, sokağa iner, kahramanlık yaparız."
Diriliş dizisinde, diğer dönem dizilerindeki saray içi hikayelerinden ziyade, destansı hikayeler anlatmayı tercih ettiklerini vurgulayan Eren, "Bir de bulunduğumuz döneme yani bu yüzyıla kıyasladığımızda, adına Diriliş dedik, Selçuklu'dan alırsak bu medeniyet bu topraklarda hep vardı, Osmanlı da bu medeniyetin devamı." diye konuştu.
Eren, TRT TV Filmleri projesine Türkiye'nin çok farklı yerlerinden senaryolarla başvurulduğu bilgisini vererek, "Gelen her senaryo üç farklı raportör tarafından okunup, 70 ayrı soruyla cevaplandı ve hikayeler seçildi. Daha sonra sürecin her aşamasında bulunmayı tercih ettik. Ortak olduğumuz veya destek verdiğimiz her işte, Antalya'da da böyle, kendimizden bir şeyler katmaya, zenginleştirmeye çalışıyoruz." dedi.
Projeye seçilen senaryoların hikayesinin yurt dışından senarist ve yapımcıların bulunduğu senaryo atölyelerinde yeniden çalışıldığını dile getiren Eren, projede 14 ilk filmini çeken yönetmen, 21 senarist ve 16 yapımcının yer aldığını kaydetti.
- "Kurumların mille projelerde yoğunlaşması lazım"
İbrahim Eren, filmlere belli bir rakama kadar destek verebildiklerini söyleyerek, şunları söyledi:
"Halbuki uluslararası alanda daha fazla iş yapabilmemiz için bu rakamları arttırmamız lazım. Benim, Kültür ve Turizm Bakanlığının, diğer kamu kurumlarının hep beraber birleşip milli projelerde yoğunlaşması lazım ki iş uluslararası seviyeye çıksın. Aynı şey özel sektörde de geçerli. Yani ben, işini iyi yapan yönetmen, senaristin ve diğer teknik ekibin hem hayat konforu, zihin açısından, hem de sektörün geleceği açısından yapımcı olma hayallerini bırakması gerektiğini düşünüyorum. Yapımcı sıfatı, güzel, cazip bir sıfat fakat biz yönetmen ve senaristlerle yaptıklarımızla gurur duyuyoruz."
TRT Ev Sineması Kuşağı'na da değinen Eren, "Biz TV filmlerinin, ev sinemasının öncülüğünü başlattık ve bizi burada memnun eden diğer kanalların da buna girmiş olması. Yani TV8, Kanal D, bildiğim kadarıyla Show TV televizyon filmleri siparişi verdiler ve yapıyorlar. Bunların başarılı olması bizim için de önemli." dedi.
Eren, TRT'nin ortak yapımlarından da bahsederek, şöyle konuştu:
"Aslında ortak yapımlar, benim kişisel olarak en sevdiğim iş. Sadece TRT'yi kendine bir fon kaynağı olarak gören işleri aslında yapımcı açısından ben başarısız işler olarak görüyorum. Birçok fon kaynağını birleştirmesi lazım. Bizden bir alıyorsa bir yerden gidip bir daha alması, uluslararası fondan, Türkiye'deki diğer yerlerden para alması lazım. İşin kalitesini arttırabilmek için işi çeşitlendirmek lazım. Ortak yapımlarla ilgili sevdiğim husus genellikle uzun uğraşılar sonucu birçok başka ortakların da olduğu işler oluyor bunlar ve biz de bir ucundan tutuyoruz. İşe tamamıyla ortak oluyorum ben, ön alımını yapıyorum, sinemaya girecekse destek veriyorum."
Ortak yapım olan filmler arasında Kalandar Soğuğu, Mavi Bisiklet, Çırak gibi filmlerin uluslararası birçok ödül aldığını hatırlatan Eren, bundan mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Eren, Saraybosna ve Antalya film festivallerine de destek verdiklerine vurgu yaparak, "Bizim bu festivallerde partnerlik yapma sebebimiz iyi projeleri çekebilmek, yönlendirebilmek. Bir de Türkiye'nin uluslararası alandaki imajı olduğundan farklı, geçen biri 'Türkler son derece demokratik oldukları halde despotik görünmeyi tercih ediyorlar' diyordu. Türkiye'yi olduğundan farklı gösteren işler bizim uluslararası alanlarda var olmamamızdan kaynaklanıyor. Halbuki öyle güzel hikayelerimiz var ki onları anlatmaktan başka yapacağımız bir şey yok." düşüncesini paylaştı.
Sinemaseverlerin büyük ilgi gösterdiği etkinlik, İbrahim Eren'in TRT'ye yönelik soruları cevaplamasıyla son buldu.