FT: Erdoğan, Putin örneğini izlesin

07 Ağustos 2018 Salı

FT gazetesinde Tatyana Orlova imzasıyla yayınlanan yazıda; ABD'nin, Türkiye'de ev hapsinde olan ABD vatandaşı papaz Andrew Brunson'un serbest bırakılmaması gerekçesiyle iki Türk bakana yaptırım uygulama kararı aldığı belirtildi. 

Yazıda  Başkan Donald Trump'ın, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemleri alma kararından vazgeçmemesi halinde Türkiye'ye yeni yaptırım tehditlerinde bulunduğu bir dönemde, bunlarla başa çıkabilmek için, Türkiye'nin, Rusya'nın deneyimlerinden yararlanabileceği yorumu yapıldı.

Yazısında, liranın Dolar karşısında ciddi ölçüde değer kaybettiğini hatırlatan Orlova  Türkiye'nin bu dönemden çıkabilmek için, Ukrayna'da 2014'te şiddetlenen siyasal kriz yüzünden Batı'nın yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldığı dönemde Rusya'nın izlediği politikaları kendine örnek alabileceği değerlendirmesinde bulundu.

Orlova'ya göre, Rusya'ya karşı yaptırım kararları alındığı dönemde ülkenin ekonomik büyüme oranı potansiyeline yakın bir noktadaydı, borç oranı düşüktü ve merkez bankasının elinde de 470 milyar dolar değerinde döviz rezervleri vardı.

Yazıda, yaptırımlar sonrasında Rusya'da iki yıl süren bir resesyonun takip ettiği bir ruble krizi yaşandığını, Rus kurumlarının da uluslararası sermayeye erişiminin kesildiğini anımsattı.

Nitekim yaptırımlara Rusya'nın gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturan petrol fiyatlarının düşüşü de eklenince, önceden 30-35 bandında hareket eden dolar-ruble paritesi 70 seviyesinin üzerini görmüştü. 

'PUTİN EKONOMİNİN BAŞINA TEKNOKRATLARI GEÇİRDİ, RUSYA MERKEZ BANKASI CESUR KARARLAR ALDI'

"Neyse ki (Rusya) Devlet Başkanı Vladimir Putin ekonomi politikasını bir grup teknokrata emanet etmişti" diye devam eden Orlova, bu dönemde Rusya merkez bankasının da 'cesur bir karar alıp rubleyi dalgalanmaya bıraktığını ve 2014 sonunda da politika faizini 750 baz puan artırdığını' belirtti.

'KRİZ DÖNEMİNDE, RUSYA MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZ DAVRANABİLDİĞİNİ GÖSTERDİ'

FT'deki Orlova imzalı yazı şöyle devam ediyor:

"Fakat (Rusya için) krizi kontrol altına almanın bir bedeli de vardı: Hükümetin kendine ait varlık fonlarından birinin içi boşaldı, merkez bankasınınsa net döviz rezervleri 150 milyar doları aşkın bir düşüş gösterdi. Ancak Rusya bu dönemde sermaye kontrolüne gitmedi ve merkez bankası da bağımsız karar alabildiği yönündeki ününü güçlendirdi.

'RUSYA'NIN TERSİNE, TÜRKİYE'NİN, ÜLKEYİ OLASI SORUNLARDAN KORUYACAK BİR HÜKÜMET FONU YA DA DÖVİZ REZERVİ YOK'

 ABD ile ön mutabakat: 'Washington'a gidecek Türk heyeti belli oldu'
Rusya'da olanların tersine Türkiye'nin aşırı ısınmış ekonomisi 2017'de yüzde 7'den fazla bir büyüme kaydetti. Bu durumu, genişleyen bir cari işlem açığı ve orta düzeyde büyüme gösteren bir bütçe açığı izledi. Türkiye'nin kamu borcu göreceli olarak az olsa da, ülkenin dış borcunun gayrı safi milli hasılaya oranı, Rusya'da 2014'te görülen orandan çok daha yüksek. Ayrıca Rusya'nın tersine, Türkiye'nin, ülkeyi olası sorunlardan koruyacak bir hükümet fonu ya da döviz rezervi yok. Net döviz rezervleri yalnızca 74 milyar dolar olan Türkiye Merkez Bankası'nınsa, döviz borçlarını ödeyebilmeleri için yerel işletmelere yardım etme gücü de çok sınırlı. 

'RUSYA'NIN PETROLE BAĞIMLI OLMASI GİBİ, TÜRKİYE DE YATIRIM AKIŞINA BAĞIMLI'

Kritik olan bir diğer noktaysa, Türkiye, yatırım akışlarına Rusya'nın petrole olduğu kadar bağımlı. Kütresel yatırımcıların gelişmekte olan piyasalardan çekilmesi Türk lirasının bu yıl dolar karşısında yüzde 25 değer kaybetmesine neden oldu. Bu da enflasyonu körükledi ve liranın daha fazla değer kaybetmesini Türk hükümeti için daha az arzulanacak bir hale getirdi."

'TÜRK BANKALARI VE ŞİRKETLERİNİN DIŞ PİYASALARA ERİŞİMLERİNİ KORUMASI GEREKİYOR'

Orlova'ya göre, yeni ABD yaptırımları Türkiye'de bir ödemeler dengesi krizi yaşanması ihtimalini de artırıyor.

"Ciddi boyutta borçlu olan kurumsal sektör hakkında endişeliyim" ifadelerini kullanan Orlova şöyle devam ediyor:

 "Türk bankalarının elinde 55 milyar dolara yakın döviz mevduatı var fakat bankalar, gelecek 12 ay ağır dış borç ödemeleriyle karşı karşıya olacaklar. Bu nedenle hem Türk bankaları hem de Türk şirketlerinin dış piyasalara erişimlerini koruması gerekiyor." 

'TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, PUTİN ÖRNEĞİNİ İZLERSE İYİ BİR KARAR ALMIŞ OLUR'

"Yatırımcıların güvenini geri kazanmak için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Putin örneğini izlerse, yani ekonomi politikasının sorumluluğunu uzmanlara verir ve merkez bankasının bağımsız bir kurum olduğunu göstermesine izin verirse iyi bir karar almış olur" yorumunda bulunulan yazı şöyle sonlanıyor:

'RUSYA'NIN DENEYİMLERİ YABANCI YATIRIMLARA ALTERNATİF BULUNABİLECEĞİNİ GÖSTERİYOR'

"Erdoğan, Rusya'nın da yapmış olduğu gibi, Çin ve diğer yükselen piyasa ekonomilerinden daha fazla borç alabilmeyi umuyor. Fakat Rusya'nın deneyimleri, doğrudan yabancı yatırımların bir kısmının ikame edilebileceğini gösteriyor. Ancak bu zaman alan bir şey."