Erdoğan: Ortadoğu'da ABD arabuluculuğu bitmiştir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İç siyasi hesaplarla üç semavi dinin de kutsalı olan Kudüs'ün statüsünü değiştirmeye yönelik adımlar, uluslar arası toplumun tüm itirazlarına rağmen bugün hayata geçiriliyor. Bu tablo karşısında kendimizi 2. Dünya Savaşı öncesinin karanlık günlerinde hissetmekten alıkoyamıyoruz. Gerçekten de 'insan insanın kurdudur' sözünü haklı çıkartmaya çalışan bir tabloyla karşı karşıyayız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, düşünce kuruluşu Chatham House'daki konuşmasında, Türkiye'de teröre karşı sürdürülen kararlı ve özverili mücadelenin hedeflerinden birinin de FETÖ terör örgütü olduğunu belirtti.
Başta 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere FETÖ'nün işlediği suçların adeta buz dağının görünen yüzü niteliğinde olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu örgütün ihtirasları tüm dünyayı tehdit edecek sapkınlıklara sahiptir. Ülkemizde bu örgütle ilgili kapsamlı davalar açılmış, adli takipler başlatılmıştır. İngiltere dahil tüm ülkelerden bu örgüte karşı adım atmalarını, sınırları içerisindeki örgüt mensuplarının ülkemize iadesini bekliyoruz." diye konuştu.
Avrupa'nın göbeğinde insanların inançları, dinleri, kültürleri, hayat biçimleri üzerinden ötekileştirildiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"İnanca ve kültüre dayalı ayrımcılık yanında insanlığın ortak geleceğini tehdit eden daha başka sorunlar var. Küresel ısınma konusunda hala küresel bir eylem planı ortaya konulamadı. Bu sorunun ana müsebbibi bazı ülkeler daha da bencilleşerek, küresel ekonomiyi korumacılık savaşlarının tehdidi altına soktular. Kitle imha silahlarının yayılmasının önüne geçme konusunda büyük emeklerle elde edilen diplomatik başarılar, tek taraflı tasarruflarla göz göre göre heba ediliyor."
ABD’nin Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yine iç siyasi hesaplarla üç semavi dinin de kutsalı olan Kudüs'ün statüsünü değiştirmeye yönelik adımlar, uluslar arası toplumun tüm itirazlarına rağmen bugün hayata geçiriliyor. Bu tablo karşısında kendimizi 2. Dünya Savaşı öncesinin karanlık günlerinde hissetmekten alıkoyamıyoruz. Gerçekten de 'insan insanın kurdudur' sözünü haklı çıkartmaya çalışan bir tabloyla karşı karşıyayız. Halbuki biz insanı yaratılmışların en şereflisi olarak gören anlayışa sahip bir milletiz. Böyle olduğu için de bize ve tüm insanlığa dayatılmaya çalışılan bu tabloya biz itiraz ediyoruz. Dünya beşten büyüktür haykırışımızın gerisinde küresel güvenliğin sağlanması konusundaki işte bu haksızlıklara, adaletsizliklere, çifte standartlara, kayıtsızlıklara yönelik eleştirilerimiz bulunuyor."
- "Türkiye olarak açık ara dünyanın en cömert ülkesiyiz"
Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin beş daimi üyeyle dünyayı yönetmesini asla kabullenemediklerini belirterek, "(Birleşmiş Milletlerin 196 üyesi de dönerli bir şekilde daimi üye olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde görev almalıdır) diyoruz. Eğer adaleti arıyorsak ve Birleşmiş Milletler adalet üzere tesis edilmişse bunun gereğini yapmalıyız. Susmak yerine, 'bana ne' demek yerine, dayatmaları kabul etmek yerine mücadeleyi tercih ediyoruz. Dünyanın çivisi çıktıysa o çiviyi yerine sokacak olan sert bir çekiç darbesi değildir, işleri düzeltecek olan umuttur, diyalogdur, zulme karşı ortak mücadele yürütmektir, paylaşmaktır. İşte bu noktada bir seçim yapmak gerekiyor, ya birbirimizin kurdu olup birbirimizi yiyip tüketeceğiz ya da dertlerimize birlikte derman bulacağız." ifadelerini kullandı.
Geçen hafta açıkladığı seçim manifestosunun kilit kavramlarını erdem, irade ve cesaret olarak ilan ettiklerini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu kavramlar 16 yıllık iktidarımızın hem iç politika hem de dış politika vizyonumuzun temellerini oluşturmaktadır. Önümüzdeki tüm milli, bölgesel ve küresel meselelerin çözümünde erdem, irade ve cesaretle hareket etme sözünü milletimize vermiştik. Burada sizlerin vasıtasıyla aynı ahdi tüm insanlığa da ifade ediyoruz."
Türkiye'nin girişimci ve vicdani bir dış politika izlediğini, insani yardım konusunda da dünyada en ön sıralarda yer aldığını vurgulayan Erdoğan, "Bildiğiniz gibi dünyada insani yardım konusunda Amerika birinci sırada, biz ikinci sıradayız, İngiltere üçüncü sırada. Milli gelire oranla baktığımızda Türkiye birinci sırada, Amerika ikinci sırada, İngiltere daha sonra. İnsani yardımın milli gelire oranında Türkiye olarak açık ara dünyanın en cömert ülkesiyiz." dedi.
- "Sivillere asla zarar vermeyecek şekilde operasyonlarımızı yürütüyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bölgesel ve küresel vizyonunun özünde herkes için barış, herkes için güvenlik, herkes için refah ilkelerinin olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Çok taraflı iş birliği bu bakımdan önemlidir. Türkiye olarak hem bölgemizde hem de dünyada dostluklarımızı 'kazan kazan' anlayışı etrafından kurmaya ve yükseltmeye çalışıyoruz. Bu vesileyle kadim medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu bölgesindeki durum üzerinde biraz daha ayrıntılı olarak durmak istiyorum. Sekizinci yılına giren Suriye ihtilafı siyasi, insani, güvenlik ve ekonomik boyutlarıyla İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş bir yıkıma yol açmıştır. En başından itibaren Suriye ihtilafının çözümü yolundaki gayretlere biz dahil olduk. Cenevre sürecine aktif katkıda bulunduk. Muhalefetin garantörü sıfatıyla Cenevre'nin tamamlayıcı unsuru olarak gördüğümüz Astana toplantılarından somut sonuçlar çıkması için büyük gayret sarf ettik. Sahada gerginliklerin azaltılması için gözlem noktaları tesisinden gerektiğinde terör örgütlerine fiili müdahaleye kadar her türlü inisiyatifi üstlendik."
Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla toplamda 4 bin kilometrekarelik alanı teröristlerden temizlediğini bildiren Erdoğan, İdlib bölgesinin güvenliği için Rusya ve İran ile başlatılan çalışmaların önemli bir noktaya getirildiğini söyledi.
Doğu Guta ve özellikle Duma'da yaşanan vahşete engel olamamanın derin üzüntüsü içerisinde olduklarını ifade eden Erdoğan, şöyle dedi:
"Türkiye, Suriye'de yürüttüğü operasyonlarda rejim başta olmak üzere diğer herkesten farklı bir yöntem kullanıyor. Biz sivillere asla zarar vermeyecek şekilde operasyonlarımızı yürütüyoruz. Sivilleri kendilerine kalkan yapan teröristler karşısında gerektiğinde biz kayıp vermeyi göze alıyoruz ama sivillere kesinlikle zarar vermiyoruz. Buna karşılık Suriye'nin her yerinde hem rejim güçleri hem teröristler hem de rejimle ve teröristlerle birlikte hareket eden ülkelerin güçleri kesinlikle böyle bir hassasiyete sahip değildir. Bunun için ülkede çoğunluğu çocuk, kadın, yaşlı olmak üzere 1 milyona yakın insan hayatını kaybetmiş, tarihi şehirler yerle bir edilmiştir."