Yeşilçam'dan bir çınar daha devrildi! Münir Özkul hayatını kaybetti
Yeşilçam'ın usta ismi ve sevenlerin 'Mahmut Hoca'sı Münir Özkul 93 yaşında yaşamını yitirdi. Münir Özkul, uzun yıllardır KOAH ve DEMANS hastalığı ile mücadele ediyordu. Haberi alan yakınları ve sanatçı dostları eve geldi. Münir Özkul'un kızı Güner Özkul, babasının vefatıyla ilgili, "Defalarca asılsız haberlerle aslında bugüne biraz hazırlanmış olduk" dedi.
'ASILSIZ HABERLERLE BUGÜNE HAZIRLANMIŞ OLDUK'
Evinin önünde basın mensuplarının sorularını cevaplayan Güner Özkul, 'Uzun bir süreçti. Defalarca asılsız haberlerle bugüne hazırlanmış olduk. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'a tedavi sürecinde bizi hiç yalnız bırakmadığı, yardımcı olduğu için çok teşekkür ediyorum.'
ACI HABERİN ARDINDAN ÜNLÜ İSİMLER DUYGULARINI DİLE GETİRDİ
HÜLYA KOÇYİĞİT
Sevenlerine, Türk sinemasına ve yıllardır ona çok büyük bir özenle bakan eşine ve kızına bütün kalbimle baş sağlığı diliyorum. Acısı yüreğimi yaktı. Uzun yıllar bir çok filmde birlikteydik. Yeri dolmayacak çok özel bir sanatçı. Ardında okadar güzel eserler bıraktı ki, hep bizimle yaşayacak.
SÜLEYMAN TURAN
Çok üzgünüm. Benim çok hoş zamanlarım oldu Münir abi ile. Müthiş bir oyuncu, olağan üstü iyi bir insandı. O bizim sinemamızın kilometre taşlarından biridir. O kadar çok şey söylenebilir ki, Münir abinin arkasından. Bütün hayatını sanata adamış çok değerli bir abimizdi. Allah gani gani rahmet eylesin. Bizlere de sabır versin. Koskocaman bir Münir Özkul sözlük anlamında yok artık.
ZİHNİ GÖKTAY
Çok üzüntülüyüm. her ölüm erken ölümdür. 93 yaşında olmasına rağmen... bizim hafızamızda hep başarılı bir oyuncu olarak kalacak. Türk sinemasına baş sağlığı diliyorum. Biz filmlerde rol aldık sonra dizilerde karşılaştık. Ondan öğrenecek çok şeyimiz vardı. Son zamanlarında onu o halde görmek istemedim. Eşi de ziyaretçi kabul etmiyordu zaten. Eşine ona o kadar güzel baktığı için minnettarım. Bizim kalbimizde olacak Allah hepimize böyle güzel, uzun ömür nasip etsin. Bir çok kez sosyal medyada ölüm haberini aldığımız Münir Özkul’un bu kez ölüm haberini ajanslardan ve televizyonlardan görünce inandım
HALE SOYGAZİ
Değerli bir aktördü. Ben onunla bir kaç filmde oynadım ama en bilineni 'Oh Olsun'du. Benim babamı oynuyordu, fabrika işçisiydi Münir Özkul. Tabi ki onun olduğu setlerde, espri mizah bol bol olduğundan unutulmayacak bir çalışma ortamı vardı. Tiyatrodan onu bilenler de bilir ne kadar önemli oyuncu olduğunu. Ve de şimdi artık filmleriyle yaşayacak. Onların sayesinde herkes her şeyi öğrendi. Onlar dizilerle gelmediler, dizilerde oynamadılar. Sinema ile doğrudan bu mesleklerini yaptılar. Onlar ilklerdi, ilklerin devamıydı diyelim. Çok da çilesini çektiler bu işin. Teknik olarak da konfor olarak da bugünkü koşullarda olmayan koşullarda çalışmalar... Hatırlıyorum Münir Özkul ile ben karda, buz keserek Levent sokaklarında ısınmaya çalıştığımızı odun ateşinde... Böyle şeyler yaşadık biz. Odun ateşinde sokakta sırasını bekleyen rolünü yapmayı bekleyen emekçiler onlar. Bu işin lüksünü yaşamadılar. Şimdi biz karavanda bekliyoruz ama onlar böyle şeyler görmediler. Ama onlar oyunculuklarıyla örnek oldular.
MÜJDAT GEZEN
55 yıl önce onun tiyatrosunda, tiyatroya başlamıştım. Ben son 42 yıldır geleneksek Türk tiyatro hocalığı yapıyorsam Münir Abi sayesindedir. Kendisini çok sevdim, onunla çok oyun oynadık, birlikte güzel şeyler yaptık. Benim ilk büyük ustam diyebilirim. Münir Abi çok değerliydi. Biz çok eğlenir, çok gülerdik. Adile, Şener, Münir Abi çok eğlenirdik. Münir Abi çok başka bir sanatçıydı, onu sevenlere ulaşmış olduğu herkese baş sağlığı diyorum. Söyleyecek çok fazla bir şey bulamıyorum.
PERİHAN SAVAŞ
Türkiye çok değerli bir sanatçısını kaybetti. Münir abi sinemaya, tiyatroya çok büyük emekler verdi. En sevindirici noktası da yaptığı işlerle anılmış olması ve ileriki nesillerde bunu hep göreceğiz. Çünkü sinema hiçbir zaman ölmez, sinema insanları yaşatır.
Münir abi ile ben 'ana kuzusu' ile birlikte çalışmıştık. Sete geldiği zaman hastalığından eser kalmıyordu, ezberini de gayet iyi yapıyordu. Sanatçı hiçbir zaman emekli olmaz, yaşlanmaz. Ne zaman çekim yapsa orada kendini bulur ama değerli sanatçılarımızın kıymetini keşke ölmeden önce hatırlasak, ölmeden önce onlara güzel şeyler sunabilsek. Öldükten sonra değil de ölmeden önce sunabilsek...Onunla aynı sahnede olmak onur vericiydi. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım. Hepimizin başı sağ olsun.
BEHZAT UYGUR
7'den 77'ye herkesin sevip saydığı değerli bir oyuncuydu. Her yaptığı işte topluma güzel mesajlar verenler ve çok birikimi olan değerli bir insandı. Uzun yıllardır rahatsızdı. Sevgili kızı ve eşi bir an olsun yanından ayrılmadılar. Evladım yanımdaydı. Haberi alınca gözlerim doldu dedi. bedenen ayrıldılar ama manen ölümsüzleşiyorlar. Hepimiz çok çok üzüldük. evet, uzun süredir rahatsızdı ama insanın içi burkuluyor. Münir abi ve babam birbirini çok seven iki dosttu. Münir abi, babamın oyunlarına gelir, kulis sohbetleri yaparlardı. Münir Abi'nin bizi izliyor olması ayrı bir onurdu. Üzücü tarafı bu geleneklerimize sahip çıkan insanlar yavaş yavaş aramızdan ayrılıyorlar. Her ne olursa olsun yerlerini hiç kimse dolduramıyor.
ALİ POYRAZOĞLU
Türk sinemasının başı sağ olsun. Paylaşacak bir şey yok. Rahatsızlığından sebep uzun süredir bir kenara çekilmişti. O çok usta, çok yaptığından emin, bilerek seçerek işini icra eden bir adamdı. Zor bir adam olduğu söylenirdi ama kaymak gibi bal gibi bir adamdı. Çok güzel işler yaptı. İmzasını bıraktı... Orta oyuncular ekibiyle yaptığı oyunlar yenileme denemesiydi. Keşke yine öyle insanlar çıksa... Yaptıkları incelenmeli. Oyunculuk stili üzerinde çalışmaya değer bir stildi. Tiyatroda bir çok yabancı klasiği dört dörtlük oynamış bir adamdı. Ertem Eğilmez, Arzu Film döneminde Ertem Bey ve yanındaki ekip onun kıymetini bildiler...
Münir Özkul kimdir?
Münir Özkul, İstanbul Erkek Lisesi mezunudur. Sanat hayatına henüz lise öğrencisiyken 1940 yılında Bakırköy Halkevi'nde tiyatro ile başladı. Bir süre İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne ve Edebiyat Fakültesi'nin sanat tarihi bölümüne devam etti. 1948'de Ses Tiyatrosu'nda sahnelenen "Aşk Köprüsü" oyunuyla profesyonel oldu. Daha sonra Muhsin Ertuğrul'un yönetimindeki Küçük Sahne'ye geçti.[1] Bu dönemde John Steinbeck'ten Fareler ve İnsanlar (1951), John Millington Synge'den Babayiğit, George Axelrod'dan Yaz Bekarı (1954), John Patrick'ten Çayhane (1955) gibi oyunlarda oynadı. Daha sonra İstanbul Şehir Tiyatroları'nda (1958-59), Ankara Devlet Tiyatrosu'nda (1959-60) ve Istanbul Aksaray'daki Bulvar Tiyatrosu'nda arkadaşlarıyla kurduğu kendi topluluğunda (1960-62) çalıştı. 1963-67 arasında çeşitli topluluklarla turnelere çıktı; zaman zaman sahneden uzak kaldığı dönemler oldu. Sahne aldığı özel tiyatrolarda Sadri Alışık, Cahit Irgat, Nevin Akkaya ve Şükran Güngör gibi oyuncularla çalıştı.
1978'de yeniden Şehir Tiyatroları'na döndü. 1983-84'te, daha önce kendi topluluğunda (1961) sahneye konan ve büyük ilgi gören, Jean Anouilh'in "Generalin Aşkı" oyunuyla Dormen Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. 1980'lerin ortalarında Ferhan Şensoy'un Ortaoyuncular topluluğuna katıldı, aralarında "İstanbul'u Satıyorum"un da yer aldığı dört oyunda rol aldıktan sonra sahnelere veda etti.
Özkul 1968'de Altan Karındaş topluluğunda oynanan Sadık Şendil'in Kanlı Nigar oyunundaki rolüyle İlhan İskender Armağanı'nı kazandı. Gene bu başarısı üzerine İsmail Dümbüllü, Kel Hasan'dan devraldığı 50 yıllık simgesel kavuğu Özkul'a verdi (Özkul bu kavuğu 1989'da Ferhan Şensoy'a devretti.). Daha önce de oynadığı Haldun Taner'in Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1978) oyunundaki rolüyle Avni Dilligil (1978), Ulvi Uraz (1979), İsmet Küntay (1979) ve İsmail Dümbüllü (1980) ödüllerini kazandı.
Özkul 1950'lerden itibaren sinemada da rol almaya başlamıştır. İlk dönem filmlerinden dikkat çekenleri Edi ile Büdü, Balıkçı Güzeli ve Kalbimin Şarkısı'dır. 1965'ten sonra sinemadaki karakter rolleriyle övgü toplayan Özkul, özellikle 1970'li yıllarda, kalabalık kadrolu ve genellikle Ertem Eğilmez'in yönettiği filmlerde önemli roller aldı. En bilinen rollerinden biri onunla özdeşleşen Hababam Sınıfı serisindeki Özel Çamlıca Lisesi'nin tatlı sert müdür yardımcısı Kel Mahmut tiplemesi oldu. Özkul'un kadrosunda yer aldığı bu dönemde çekilen kalabalık kadrolu aile filmlerinden bazıları Mavi Boncuk, Bizim Aile, Aile Şerefi, Gülen Gözler, Neşeli Günler, Gırgıriye ve Görgüsüzler olarak sayılabilir. Bu filmlerin büyük kısmında Adile Naşit'le beraber, Türk sinemasının unutulmaz ikililerinden birini oluşturmuştur. 1980 sonrası ise dönemin akımı olan video için çekilen pek çok filmde rol almıştır.
Kariyeri boyunca 200'den fazla filmde rol alan Özkul, Sev Kardeşim filmindeki oyunuyla 1972 Altın Portakal Film Festivali'nde "en iyi erkek oyuncu" ödülünü kazandı. "Bizim Aile" filminde canlandirdigi "Yaşar Usta" rolüyle de 1977 Azerbaycan Film Festivali'nde özel ödül kazandı. "Süt Kardeşler" filminde yönetmen yardımcılığı da yapmıştır.
Tarık Buğra'nın romanından televizyona aktarılan ve Naşit Özcan'ın yaşam öyküsünden bir kesiti canlandıran "İbiş'in Rüyası"nda canlandırdığı İbiş karakteri de unutulmazlar arasındadır. Televizyon dizilerinin yaygınlaşmaya başladığı 90'lı yıllarda dizi oyunculuğundan uzak dursa da Uzaylı Zekiye, Ana Kuzusu ve Şaban ile Şirin gibi dizilerde rol aldı. Son olarak 2000'li yılların başında, Hamdi Alkan'ın canlandırdığı "Yarmagül" karakterinin dedesini oynadığı Reyting Hamdi televizyon programında kamera karşısına geçti.
1980'de yapılan bir jübileyle 40'ıncı sanat yılı, 1996 yılında da Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen gecede 55'inci sanat yılı kutlandı. 1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Münir Özkul'a "devlet sanatçısı" ünvânı verildi.
Özkul dört kez evlendi ve üç çocuğu oldu.[1] İlk eşi Şadan, ikinci eşi Suna Selen, üçüncü eşi Yaşar ve son eşi 1986'da evlendiği Umman Özkul'dur. Oyuncu ve sunucu Güner Özkul'un babasıdır. Güner Özkul'a göre babası "evlilikten korkmazdı ama boşanamamaktan korkardı".
Hayatının önemli bir kısmını alkolle savaşarak geçiren Özkul, 1990'lı yılların ortasında alkolü tamamen bıraktı.
Demans hastalığı ile yaşayan Özkul, 2003 yılından bu yana evinden dışarıya çıkmak ve kimseyle görüşmek istememektedir. Hastalığı yüzünden geçmişe dair birçok şeyi hatırlayamamakta ve ölen arkadaşlarının yaşadıklarını sanmaktadır.