Erdoğan: Bir gece gelebiliriz dedik ve başladık!
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları
Her gün yeni saldırı, taktik atak ile karşılaşıyoruz. Türkiye'yi FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle köşeye sıkıştıramayanlar kendileri direk sahaya girmeye başladılar. AB'deki serbest dolaşım hakkımızı sürekli erteliyor ve bizleri oyalıyorlar. Bunun için göçmenlerin Avrupa'ya yönelmesini engellemek amacıyla kendilerinin önerdiği yardımlar yapılmıyor. Tüm teamüller ve diplomatik kurallar yok sayılarak ABD'ye vize başvuruları askıya alınıyor. Ülkemizin gösterdiği gayretler ısrarla gözardı ediliyor. DAEŞ'e karşı mücadelemize karşın Türkiye'yi terör örgütleri ile yan yana göstermeye çalışıyorlar.Ekonomimizle ilgili olumsuz spekülasyonlar üretiliyor.
MİLLETİMİZ OYUNU GÖRDÜ
Gezi olayları sırasında bir kesim çerden çöpten bahanelerle sokaklarda olay çıkarmaya başladığında milletimiz oyunu gördü ve ona göre pozisyon aldı. 17-25 Aralık'ta milletimiz bize her zamankinden çok daha fazlasıyla sahip çıktı. 7 Haziran'dan sonra hiçbir parti tek başına iktidara gelemeyince kimlerin eski Türkiye hayali ile yerinde duramadığını yine en iyi milletimiz gördü. 1 Kasım'da durumu düzeltti. PKK terör örgütünü tekrar devreye soktular. Aynı dönemde DEAŞ terör örgütünün de canlı bomba saldırıları artmaya başladı. Bu örgütün ipini elinde tutanların hedef olarak ülkemizi gösterdiği anlaşılıyordu.
NAMERT KAÇAR, MERT DİRENİR
15 Temmuz gecesi yeni bir hamle yaptılar. Bu defa bambaşka bir manzara ortaya çıktı. Milletimiz tarihinde ilk defa darbecilere karşı fiilen mukavemet gösterdi. Biz de milletimizle birlikte darbecilerin karşısına dikilerek bu teşebbüsün akamete uğratılmasını sağladık. Hemen arkasından Fırat Kalkanı ile bizi durduramayacakları mesajını darbenin arkasındaki güçlere verdik. Türkiye'ye siyasi, sosyal, diplomatik, askeri, ekonomik, tüm alanlarda diz çöktüremeyenler yeni oyunlarla karşımıza çıkıyor. "Namert kaçar, mert direnir" diyoruz. Biz sadece direnmekle kalmıyoruz, kendi oyun planımızı adım adım uyguluyoruz. Savunmamızı güçlendirirken taarruzu da ihmal etmiyoruz.
AB'YE REST: BİZ DEĞİL, SİZ KAÇACAKSINIZ
Türkiye'yi batı ve dünyadan tecrit için ellerinden geleni yapanlar beyhude uğraşıyorlar. AB serbest dolaşım hakkı vermedi de ne oldu? Dünya başımıza mı yıkıldı? Hala oyalıyorlar. Bu minderden biz değil siz kaçacaksınız. Eğer dürüstseniz yapın açıklamanızı. Açıklamayı yapın bitirelim işi. Bizim size ihtiyacımız yok. Karşılıklı bir ihtiyaç formülü var.
AYAĞIMIZA ÇELME TAKANLARI DA UNUTMAYACAĞIZ
Yanımızda olanları unutmadığımız gibi ayağımıza çelme takanları da unutmayacağız. Müttefik dediğimiz kimi devletlerin ülkemize karşı sergilediği ikiyüzlü tutumdan çok rahatsızız. Yüzyüze geldiğimizde her türlü teminatı verenlerin arkamızdan oynadığı oyunlar artık gizlenemez hale gelmiştir. Bize hak ve özgürlük dersi verenlerin işlerine gelmediğinde bu kavramlardan vazgeçtiklerini açıkça görüyoruz. Terör örgütleri ile kol kola bölgemizi tanzime giriştiler.
İDLİB OPERASYONU BAŞLADI
Şu anda DEAŞ'a karşı PYD, YPG gibi terör örgütleri ile mücadele ediyorlar. Terör örgütüne parasız olarak bu kadar silahı vermenin gayesi ne olabilir. Burada soru işaretleri oluşmuyor mu? Bir Astana süreci başlattık. Ve bu süreçte Rusya Türkiye ve İran bir karara vardık. Nitekim işte bir gece ansızın gelebiliriz dedik ve bu gece bildiğiniz gibi silahlı kuvvetlerimiz İdlib’le ilgili şu anda operasyonunu başlattı.Kimse bize bunu niye böyle yaptınız diyemez. Sınırı olan biziz.
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ: YA SEN NE CAHİL BİR ADAMSIN
Bu ülkede değil, ülkenin dışında da Kılıçdaroğllarının adedi çok fazla. Bir yandan silahlı kuvvetlerimizin sınır ötesine çıkmasına evet diyeceksin, 9 dakika sonra İdlib’de olanların sorumlusu Erdoğan diyeceksin. Ya sen ne cahil adamsın ya. Böyle bir mantık mı olur? Aynı konuşma içerisinde. Zaten bakıyorsun yanında taşıdığı adamların her biri bir alem. Çanakkale’de bütün o kabristanlıkların olduğu bölgede hepsi… Ya siz burada bir eğitime geldiniz. Önce kendinizin bir eğitime ihtiyacı var ya. Yahu 24 saat 48 saat sabredin ya. İçmeyin sonra için. Burası kabristanlık ya. Bunu bile yapamadılar. Bu şehitler bunlar için mi şehadet şerbetini içtiler? Kahrediyorlar, ben buna inanıyorum. Niye? Bizim arkamızdan böyle bir nesil gelecek diye.
KUZEY IRAK'IN BU HALE GELMESİNİN FAİLLERİ BELLİ
Biz bu hassas noktada İdlib'de, oradaki kardeşlerimizin de izzetini korumanın, mağduriyetini gidermenin gayreti içindeyiz. Şu anda Afrin'de, Kürt, Türkmen vatandaşlarımız, bunun yanında da PYD ve YPG var. Bu mücadelenin altında o da var. O rejimden biz herhangi bir şey bekleyemeyiz. O rejimin böyle bir derdi yok. Strateji uygun bir şekilde devam ediyor, temennim odur ki kısa zamanda bu biter. Bununla beraber bir Irak süreci de var. Kuzey Irak'ın da bu hale gelmesinin failleri bellidir. Onları da gündeme getiririz, onları da gün yüzüne çıkarırız.
BİZ KILIÇDAROĞLU ZİHNİYETİ TAŞIMIYORUZ
Tel Afer, 400 bin Türkmenin olduğu yer. Bu insanların hepsi, 10 bini hariç, buradan kaçtı. 100 bini bize sığındılar. Aynı şey Sincar için geçerli. Tuzhurmatu'da Türkmenler var. Bütün bunlarla da biz ilgilenmek durumundayız. "Bize ne ya" diyemeyiz. Biz Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz. Biz görevimizi, niyet hayr akıbet hayr ile yerine getiriyoruz. Ülkemizde ve bölgemizde hiçbir terör örgütünün varlığına, hiçbir terör örgütünün bizi kuşatmasına göz yumamayız.
HANİ BUNLAR KÜRTLERİN TEMSİLCİSİYDİ
İşte buyrun, teröristler öldürüldü. Kimler gitti onları almaya? Sözde siyasi parti mensupları, sözde milletvekilleri onları gittiler teslim aldılar. Demek ki bunlar terör örgütüyle iç içe. Farkları var mı? yok. Bunları görmemiz lazım. Bunu göremiyorsak kusura bakmayın. Bu kadar iç içe ve siyasi parti olarak parlamentoya girmesi için terör örgütünü arkasına alanlar, onların desteğiyle parlamentoya girenler ‘biz demokratik mücadele veriyoruz’ diyemezler. Bunu işte 80 milletvekili çıkardıkları zaman gördük. 80 milletvekili çıkardıktan sonra ‘haydi sokağa’ demek suretiyle, bir günde 53 vatandaşımızın nasıl öldürüldüklerini de gördük. Ölenler Kürt’tü, öldürenler de Kürt’tü. Hani bunlar benim Kürt vatandaşlarımın temsilcisiydi. Ne alakası var? Bu uyarıyı önce kendi nefsimize, sonra başkalarına yapacağız.
ASLA ETNİK MİLLİYETÇİLİK YAPMAYACAĞIZ
Biz asla etnik milliyetçilik yapmayacağız. Biz bu noktada, ırkçılık noktasında asla böyle bir yaklaşım içinde olmayacağız. Tüm etnik unsurlar, birbirimizi yaradandan ötürü seveceğiz. Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz, buna müsaade etmeyeceğiz. Zira biz tek vatan diyoruz, 780 bin kilometrekarede herhangi bir yeni unsur oluşturmanın gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz. Varsın gelsin sizin milletvekilleriniz teröristleri o dağlardan tepelerden toplasınlar.
TEŞKİLATA MESAJ: BİZİM ÖYLE BİR HAKKIMIZ YOK
Biz tembel olamayız, çok çalışacağız. Herkesin ağzına geleni söylemeye hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin milleti umursamadan bildiğini okumaya hakkı olabilir, bizim yok. Hesapsız kitapsız işlere kalkışmaya hakları olabilir ama bizim yok. İster ekonomisi ile ilgili ister iç siyasetle, isterse başka herhangi bir konu ile ilgili olsun tüm işlerimiz de bu kriterlere uygun davranmazsak işlerimizi sıkıntıya sokarız.
BELEDİYEDE GÖREV DEĞİŞİMİ
Bir kısım arkadaşlarım görevlerine devam ediyor. Değişim ihtiyacı olan yerlerde bugüne kadar hizmet etmiş arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bizim bu kardeşlerimizle, yollarımızı kaybettik diye bir şey kesinlikle anlaşılmamalı. Biz buna sıradan, diğer partiler gibi bakmayacağız. Davada olay zaman zaman makam mevki değişikliğini gerektirebilir. Bundan dolayı da kimse üzülmemeli. Kime ne zaman hangi mevkide görev düşeceği belli olmaz. Belediyelerde de şimdiden bir takım düzenlemeler yapmaya başladık. Kritik gördüğümüz bir takım yerlerde mevcut isimlerin çekilmesi konusundaki kararımızı adım adım hayata geçiriyoruz.
ANAKRONİK MUHALEFET PARTİSİ
En anakronik ana muhalefet partisine sahibiz. Tüm kadroları, yabancı devletlerden terör örgütlerine kadar tüm aktörlerin yanındadır. Hemen hesap yapmışlar, "50 milyar zarara girdik krizde" diye. Sözde adalet yürüyüşü yapıyorlar, terör örgütü mensupları ve onlarla beraber olanlarla birlikte. Başımıza adeta, FETÖ'nün şakirti, PKK'nın yoldaşı, AB'nin 5. kolu kesildiler.
EY AMERİKA, 400 DÖNÜM ARAZİDE BUNU BESLİYORSUN...
Ey Amerika. 400 dönüm arazide böyle bir kişi besliyorsun ondan sonra da belge istiyorsun. Al sana belge. Zaten gönderdiğin bir büyükelçi var ki adeta Amerika'yı yönetiyor. Kendine göre bize bunların belgeleri verilmedi diyor. Bunun belgesini sana Dışişleri Bakanlığı vermez, yargı verir. 4'ünden beri kimse görüşme talebinde bulunmadı. Dünyaya da yalan söylüyorlar.
BEYEFENDİLER RAHATSIZ OLDU DİYE GERİ ADIM MI ATACAĞIZ?
Elbette biz ülkemizde kendini sosyal demokrat hisseden herkese saygı duyduk, duyuyoruz. Bugünkü CHP ile kitaplarda okuduğumuz bazıları arasında irtibat görmüyorum. Diyor ki, "Ecevit'e sataşma". Ben Ecevit'in anlayışına sataşıyorum. Ben bu milletin temsilcilerinin, Amerika'nın başkanının tırabzana oturup kendisinin de el pençe divan durmasını kabul edemiyorum. Beyefendiler rahatsız olacak diye geri adım mı atacağız?
TALİMATI VERDİM: KONUŞTURULMAYACAK
Bakın şimdi Çanakkale'nin Belediye Başkanı ciddi bir terbiyesizlik yaptı. Hani bunların kadınlara saygısı vardı? Seçilmiş bir meclis üyesini sesini kes, çık konuşma... Sen bunu nasıl dersin? Sen bunu mu yaptın? 18 Mart geliyor. Ben şimdiden talimatı verdim. Bu belediye başkanını 18 Mart'ta Çanakkale törenlerinde konuşturmayacaksınız. Oradaki düzenlemenin faili hükümettir. Havalimanına gelip karşılama bizi. Önce demokrasi terbiyesini bilmen lazım! Kalkıp da orada bir hanımefendiye sen bu şekilde saygısızlık yaparsan, onu salondan kovarsan, kusura bakma biz de sizi kovulması gereken yerden kovarız.
BU YASA İSTESENİZ DE GEÇECEK, İSTEMESENİZ DE...
Ben de buradan bununla ilgili açıklama getireyim. Bunlar milleti tanımadıkları gibi kanun da bilmiyorlar. Şu anda nikahları kim kıyıyor. Bir kamu görevlisi olan belediye başkanı veya onun yetki verdiği nikah memuru. Bizim vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti, resmi nikah kıydığı zaman onunla yetinmiyor, hocaya gidiyor, kayıt dışı bir nikah da orada kıyıyor. Bu gerçekleri göz önüne almak lazım. "Laikliğe aykırı" diyor. Batıda kilise bu işi yapıyor. Onları da örnek gösterirken bunu kendime zul addediyorum. İsteseniz de istemeseniz de bu Meclis'ten geçecek. Senin memurlarının lafını o Anadolu'daki kız dinlemez ama bir hocaefendinin lafını Anadolu'daki kız da erkek de dinler.