Dilipak eleştirilere cevap verdi: 'Cahillik başa bela!'

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, geçtiğimiz günlerde sosyal medyada gündem olan "Namlusuz, patlayıcısız, mermisiz top yapıyoruz, yapıyorlar, saniyede 300.000 km hızla giden ve 300 Km etkili silahlar" paylaşımıyla ilgili olarak "Cahillik başa bela. Bu arada; bu dalga geçenler TÜYAP’taki fuara katılsalardı, hiç olmazsa EMT’yi, bu arada yerli malı ileri teknoloji ürünü cihazları, tank, top, tüfek, radar sistemlerini, füze sistemlerini, İHA’ları, helikopter, uçaklar, jet motorlarını görselerdi" dedi. 

Işık hızının kesin değeri saniyede 299.792.458 metre olarak biliniyor.

Abdurrahman Dilipak'ın "Işık hızında bomba" başlığıyla yayımlanan (17 Mayıs 2017) yazısı şöyle:

Şimdi ben desem ki, “e-water” yani elektronik su yapıldı. “Hadi canım sen de” diyecekler. Duymamışlar ya. Kimi de “onu da mı yaptılar” diyecek. Ama bir süre sonra herkes duyacak ve bilecek..

Birilerinin hayal bile edemediği gerçekler var.

Maden suyu ya da hani şu bildiğiniz serum fizyolojik, tuzlu suya daha yüklenebiliyor..

Diyeceksiniz ki, “yükleniyor da ne oluyor?”

Ne mi oluyor. Özel bir bilgisayar marifeti ile, yüklenen bu bilgiler, ağız yolu ile içildiğinde, yüklenen bilgileri beyne gönderebiliyorsunuz..

“Zaman gelecek ayran için dil öğreneceksiniz” desem inanır mısınız?

Ha! Bu arada benim oğlum bundan 20 sene önce, uyku halinde İngilizce öğrendi. Hem de kasetli bilgisayar teknolojisi ile..

Daha ilgincini söyleyeyim. “Subliminal” mesajları artık herhalde bilmeyen-duymayan kalmadı.. Tamam, bunlar kötü bir şey de, bu yöntemle eğitim faaliyeti örgütlenemez mi?

Düşünsenize öğrenmek istediğiniz bilgileri, basit ve ucuz bir yöntemle, masanızdaki cebinizdeki küçük bir cihazla beyne kaydediyorsunuz.. Kulağınız duymuyor, çünkü bizim duyumuzun dışında bir frekans üzerinden bu veri yayınlanıyor. Ama beyin algılıyor. Sonuçta farkında olmadan öğreniyorsunuz. Basit bir tekrarla, mesela yakın gelecekte çok kısa sürede hafız olabileceksiniz..


Tabi bu teknolojileri silah olarak kullanmak da mümkün..

Herkes ByLock’u duydu da daha Raspberry Pi’yi ya da Deepweb’i duymayan bir sürü insan var..

Bugün dünyanın geldiği nokta, yaşanan gerçekler, birilerinin hayalinin sınırlarını zorluyor..

Geçenlerde bir şeyler söyledim, “Uykusuz” mizah dergisine kapak oldu. “Hürriyet İnt.’de manşettim.. Bir sürü güya aydın geçinen sol gazetede söylediklerim haber oldu ve anlattığım şeyleri “hayal ürünü” olarak yaftaladılar..

Hem cahiller, hem de çok cesurlar. Bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar, bir de akıl vermeye kalkıyorlar.. Cahilliğin bu kadarı ancak cehalet eğitimi ile mümkündür..

Savunma Sanayii Fuarına gelselerdi, mesela orada EMT yani “Elektromanyetik top”u görebilirlerdi.. Namlusu var, mermisi var, ama bildiğiniz o patlama yok.. Elin oğlu bununla treni hava yastığının üstünde hareket ettiriyor, biz de bugün bu yenilikleri ülkemizde yavaş yavaş hayata geçiriyoruz, ama işte bu şartlarda.

Batılılar yaptı deseniz inanacaklar. Ama biz yaptık deyince, gerçekten çok ciddi bir özgüven eksikliği var..

Evet, namlusu, mermisi, patlayıcısı olmayan 300 KM uzaktaki hedefi vurabilen ve radyo dalgası hızı ile fırlatılabilen bir topumuz var artık.. Siz de yakında duyacak, görecek, öğreneceksiniz ama, bugün bunu haber veren insan hakkında yazıp söylediklerinizden dolayı utanacak mısınız bilmem.

Zahmet buyurup, bir teki bile “böyle bir şey söylemişsin, bu işin aslı ne, yoksa biz mi yanlış anladık, siz şaka mı yaptınız” diye sormadı.. Cahil cesareti bunlarınki!

Bakın o söylediğim topun adını da söyleyeyim size: EFMS. Açılımı derseniz elektromanyetik fırlatma sistemi. Marka adı SAPAN.. Ama gerçekten sapmadan hedefini vuran bir sistem. Dünyanın en gelişmiş savaş sistemi..

Sahi gerçeği öğrendiğinizde ne yapacaksınız?! Utanacak, özür dileyecek misiniz?!

Cahillik başa bela..

Bu arada; bu dalga geçenler TÜYAP’taki fuara katılsalardı, hiç olmazsa EMT’yi, bu arada yerli malı ileri teknoloji ürünü cihazları, tank, top, tüfek, radar sistemlerini, füze sistemlerini, İHA’ları, helikopter, uçaklar, jet motorlarını görselerdi..

Fuarı ancak son gün gezebildim, fuarın tamamını gezmek için zamanım yetmedi.. ASELSAN’ı gezmek bile ciddi bir zaman aldı.. TÜBİTAK öyle. Özel şirketler öyle..

Fuarın son günü cumaya denk gelmişti.. Hutbede hoca savunma konusunda değil de toplum ahlakını ilgilendiren bir konu üzerinden bir şeyler söyledi.

Bu tür fuarlara dünyanın dört bir yanından uzmanlar geliyor. Fuarlar genellikle cuma gününü de içine alıyor. O zaman o konu ile hutbeler okunsa. Gelenler o konuda uzman insanlar. Hatta o fuar konusu ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de, peygamberimizin hayatından örnek alınacak özel hükümler, bilgiler varsa, onlar bir kitapçık haline getirilip, Türkçe, Arapça, İngilizce, Rusça gibi dillerde stand sahiplerine ve gelen ziyaretçilere dağıtılabilir.

Evet, bunları sizlerle paylaşmak istedim.. Yeni buluşlar, teknolojilerle ilgili o kadar çok şey var ki, bu kafaların sahiplerine ne anlatacaksınız ki!

Bunlar bir de kendilerini, aydın, çağdaş insanlar olarak görmüyorlar mı?

Selam ve dua ile..