Büyük ihanet ortaya çıktı!

11 Mayıs 2017 Perşembe

Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki terör saldırısından haberdar olmasına rağmen MİT'i suçlamak için saldırıya göz yumduğu ortaya çıkan MİT tırları davasının tutuklu eski savcı Şişman hakkında hazırlanan rapor tamamlandı. 

MİT  tırlarını durduran ve FETÖ'nün şifreli haberleşme ağı "ByLock"u kullandığı tespit  edilen eski Cumhuriyet Savcısı Şişman hakkında HSK Teftiş Kurulu Başkanlığınca  hazırlanan rapor tamamlandı. Raporla, MİT tırları davasının tutuklu eski savcısı  Şişman'ın, Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki terör saldırısını haber almasına rağmen  operasyon başlatmadığı, MİT'i suçlamak için saldırıya göz yumduğu ortaya çıktı.


MİT tırlarının  durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan, Hatay'ın Reyhanlı  ilçesindeki saldırıya ilişkin iddianameyi de hazırlayan eski Cumhuriyet Savcısı  Özcan Şişman'ın, Reyhanlı'daki terör saldırısını MİT ile ilişkilendirerek sözde  Selam Tevhid-Kudüs Ordusu'nun şiddet eylemi olarak sunmayı hedeflediği  belirlendi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, MİT tırlarını durduran ve  Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) şifreli haberleşme ağı "ByLock" kullanıcısı  olduğu tespit edilen eski savcı Şişman hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK)  Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan rapor tamamlandı.

Rapora göre, Reyhanlı saldırısına ilişkin iddianameyi de hazırlayan  Şişman, FETÖ'nün amacı doğrultusunda örgüt mensubu kolluk görevlileriyle hareket  etti.

Türkiye'yi ve hükümeti yurt içi ve yurt dışında zor durumda bırakarak  itibarsızlaştırma gayesi taşıyan Şişman, 11 Mayıs 2013'te Hatay'ın Reyhanlı  ilçesinde bomba yüklü iki aracın patlatılması sonucu 53 kişinin hayatını  kaybettiği, çok sayıda vatandaşın yaralandığı saldırıyı MİT ile ilişkilendirerek  sözde Selam Tevhid-Kudüs Ordusu'nun şiddet eylemi olarak sunmayı amaçladı.

Operasyonu yapmadı

Şişman, Reyhanlı saldırısının planlayıcısı Anas Asalieh ve  bağlantılarına yönelik Antakya ve Samandağ'da MİT-Emniyet koordinasyon  toplantısında alınan karara rağmen planlanan operasyonu erteledi.

MİT tarafından, eylem planlamalarının akamete uğratılmasına yönelik  çalışmalar neticesinde Suriye rejimi kaynaklı eylem yapılacağı yönündeki hassas  bilgilerin emniyet yetkilileriyle paylaşılmasına karşın Şişman, harekete geçmedi.

Ayrıca Şişman, Asalieh ve bağlantılı diğer kişilere ilişkin  telefon-ortam dinlemeleri olmasına ve operasyon konusunda mutabakat sağlanmasına  rağmen, 1 Mart 2013'te Hatay Yayladağı'ndan Türkiye'ye giriş yapan Asalieh'in  yakalanmasına yönelik operasyon talimatı vermekten de kaçındı.

"Ellerinde somut silah-patlayıcı ve benzeri malzeme bulunmaması,  operasyondan beklenen neticenin alınamayacağı endişesi taşıdığını" ileri süren  Şişman, operasyonun ertelenmesini savundu.

MİT'ten, Reyhanlı saldırısından 3 gün önce 8 Mayıs 2013'te gelen,  "Suriye kaynaklı saldırı yapılacak" bilgisini göz ardı eden o dönemde Adana Özel  Yetkili Savcısı olarak görev yapan Şişman, MİT yetkilileri ve Hatay Emniyet  Müdürlüğü görevlilerinin de bulunduğu görüşmelerde, saldırı ihbarını dikkate  almadı.

 Operasyon yerine delil toplanmasını istedi

Şişman, ihbarda adı geçen şahısların yakalanması yerine Hatay Emniyet  Müdürlüğü yetkilileri gibi ısrarla şahısların silah veya patlayıcı gibi somut  birtakım delillerle yakalanması için delil toplama sürecine devam edilmesi  yönünde görüş bildirdi.

Yeterli ve somut ihbarlara karşın ihbarda adı geçenler hakkında  operasyon gerçekleştirilerek patlama olaylarının önlenmesi yerine ısrarla delil  toplama sürecine devam edilmesini isteyen Şişman, mesleğin şeref ve onurunu  bozan, mesleğe olan genel güveni yok eden nitelikte usul ve yasaya aykırı işlem  yaptı.

Hrant Dink suikastindeki yöntemi izledi

Rapordaki tespitler, FETÖ'nün Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni  Hrant Dink suikastindeki yöntemi Reyhanlı saldırısında da izlediğini ortaya  kondu.

Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin açılan dava haricinde,  cinayetin FETÖ ile bağlantısını ortaya çıkaran en kapsamlı soruşturmanın  tamamlanmasının ardından hazırlanan iddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen,  eski savcı Zekeriya Öz, kapatılan Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni Ekrem  Dumanlı, gazeteciler Adem Yavuz Arslan, Ercan Gün ile meslekten ihraç edilen  Tuğgeneral Hamza Celepoğlu, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, Trabzon  Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız ve İstanbul Jandarma İstihbarat  görevlisi Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin de aralarında bulunduğu 51 şüpheli yer  almıştı.

Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin hazırlanan üçüncü iddianamede,  "Cinayet mahallinde tetikçi Ogün Samast'ı takip eden jandarma istihbarat  görevlilerinin komutanı olan şüphelilerden yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin,  kendisine ait iki hatla, cinayetten bir gün önce ve bir gün sonra dönemin özel  yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile 7 kez görüşme yaptığının  tespit edildiği" bildirilmişti.

Soruşturma sonucu Şişman'ın hazırladığı iddianamede;

Reyhanlı'daki saldırıya ilişkin Şişman'ın hazırladığı iddianameye göre  3 gün önce Türkiye'ye yönelik bombalı saldırı yapılacağına dair polise ihbar  gelmişti. İddianamede, bir gün önce saldırıyı organize ettiği öne sürülen Mihraç  Ural'ın sosyal medyadan Hatay'a yönelik tehdit mesajı yayınladığı ifade  edilmişti.

İddianamede saldırının, terör örgütü THKP/C-Acilciler lideri Ural  tarafından organize edildiği kaydedilmişti. Ural'ın, Suriye'deki iç savaş  sonrasında rejimin desteğiyle muhaliflere karşı savaştığı, Suriye istihbarat  yetkilileriyle irtibatlı olduğu ve onların talimatlarını yerine getirdiği  aktarılan iddianamede, "sanıkların eylemi, Suriye istihbarat örgütü ve bu örgütle  paralel silahlı faaliyet yürüten THKP/C-Acilciler terör örgütünün talimatıyla  gerçekleştirdikleri" bildirilmişti.

Soruşturma sonucu Şişman'ın hazırladığı iddianamede, ikisi Suriyeli 33  sanıktan 19'u hakkında "devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten"  ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 52 kişinin ölümüne sebep olmaktan 52'şer kez  ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmişti. Bu istemin ardından saldırıda ağır  yaralanan bir kişi daha hastanede hayatını kaybetmiş, ölenlerin sayısı 53'e  yükselmişti.

Sanıklara, "silahlı terör örgütüne üye olma ve yardım etme",  "öldürmeye teşebbüs", "patlayıcı madde bulundurma", "mala zarar verme", "kasten  yaralama", "suçluyu kayırma" ve "130 kişiyi öldürmeye teşebbüs" suçlamaları da  yöneltilmişti.

Davanın görülmesine Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış, Terörle  Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli mahkeme ve savcılıkların  kaldırılmasının ardından dava Hatay Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, buradan da  güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilmişti.

Sanıkların yargılanmasına devam ediliyor.