"Cumhuriyet Şehitlerimiz ve Türkiye Gündemi" konferansı
ANTALYA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin, "Ben halka güveniyorum. Umudun ışığı sönmedi. Halk daha son sözünü söylemedi." dedi.
Muratpaşa ilçesinde Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında Muratpaşa Belediyesi Kültür Salonu'nda gerçekleştirilen "Cumhuriyet Şehitlerimiz ve Türkiye Gündemi" konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Yılmaz, sistem değişikliğinin parti meselesi olmaktan çıkıp, ülke meselesi haline geldiğini belirtti.
Katılımcılardan referandum sürecinde, "Her şeyin yok olduğu ve bir tek iradelerinin kaldığını" düşünerek hareket etmelerini öneren Yılmaz, "Toplum tartışmadan referanduma gidecek. Tartışırken de olabildiğince somut şeyler üzerinden gitmemiz lazım." ifadesini kullandı.
"Toplumun genetiğinin değiştirildiğini" öne süren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Dünyadaki en kötü şey korkaklıktır. Gün cesaretli olma ve özgüvenle hareket etme, inanma zamanıdır. Bir demokratik savaşa hazır olmalıyız. Bu öneriyi getirdiklerine bin pişman etmeliyiz. Korkunun bizi yönetmesine izin vermemeliyiz. Zafer korkuyu ayaklarının altına alıp ezenlerin olacak. Bundan daha kritik bir dönem olamaz. Bugün hareket etmeyeceksek ne zaman harekete geçeceğiz? Birisinin 'Türkiye'deki demokrasiyi yıkıyorum.' demesini mi bekleyeceğiz? Bu, demokrasinin rafa kaldırılmasıdır. Asla birbirimizi eleştirmeden bu işi nasıl kotaracağımızı düşüneceğiz. Başka türlü bunun altından kalkmamız mümkün değil."
"Bu bizim Kurtuluş Savaşımız." diyen Yılmaz, bugünden itibaren bir gün bile Meclis'te oturmayacağını ve Anadolu'yu gezeceğini kaydetti.
Türkiye'ye bu dönemde en çok "Denge ve denetimin" gerekli olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Çünkü bölgede nüfusu 5-10 milyonu geçen devlet istenmiyor. Bölgede İsrail'in güvenliği ve ABD çıkarları için büyük devlet kalsın istemiyorlar. Korkularımız var. Korkularımızı tavan yaptıracak eylemler görüyoruz. Bu kadar hassas bir coğrafyada bütün yetkiyi nasıl güvenip bir kişiye vereceğiz?" diye konuştu.
- "Atatürk, 'Kalk çocuk, gidiyorsun" dedi
Türkiye'nin Musul Başkonsolosu iken DEAŞ'lı teröristler tarafından 101 gün esir tutulduğunu anımsatan Yılmaz, esaretinin 97. gününde yaşadığı bir anısını şöyle paylaştı:
"Umudumuzun tükendiği günlerdi, uyuyamıyorduk. Canlı bombalarla birlikte kalıyorduk. Esaretin 97. günüydü ve o güne kadar hiç gözümden yaş gelmemişti. Hüzünlendik ve Allah ile içimden sessiz bir şekilde konuşmaya başladım ve 'Çok mu büyük bir günah işledim, ne yaptım?' dedim. 30 kilo kaybetmiştim ve 'Neden çektiriyorsun, öleceksek ölelim, böyle devam etmek istenmiyorum.' dedim. Sonra hafif bir dalmışım, sanki bir el sağ omzuma dokundu ve 'Kalk çocuk, gidiyorsun' dedi. Hayatımın en mutlu anıydı. O ses Atatürk'ün sesiydi. 3 gün sonra kurtuldum. Ben bu kurtuluşun olacağına inanan bir insanım."