OHAL'in uzatılmasına ilişkin tezkere Genel Kurulda
TBMM (AA) - Olağanüstü Hal'in (OHAL) 3 ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda görüşülüyor.
Tezkere üzerine CHP Grubu adına söz alan Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, iktidarın ilk olarak 20 Temmuz'da olağanüstü hal kararı aldığını ve "45 gün içerisinde bütün sorunları çözüp OHAL'i kaldıracağız" dediğini öne sürerek, Türkiye'de 20 Temmuz'dan sonra darbe hukukunun uygulamaya konulduğunu savundu.
OHAL kapsamında çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerin devlet yetkililerine keyfiyet olanağı verdiğini, OHAL sürecinde anayasanın, demokrasi ve özgürlüklerin askıya alındığını, hukuk devletinin temellerinin sarsıldığını ve Türkiye'nin itibarının zedelendiğini ileri süren Erkek, "OHAL'den sonra terör, şiddet, kaos azalmadı. Demek ki OHAL patlayan bombaları durduramıyor." dedi.
Erkek, OHAL kapsamında gazeteciler Ahmet Şık, Hüsnü Mahalli ve Musa Kart'ın da aralarında bulunduğu birçok gazetecinin tutuklandığını öne sürerek, "Bütün gazeteciler size göre terörist ama sosyal medyada nefret suçunu işleyen, yaşam tarzı nedeniyle insanları hedef gösterenler hakkında işlem yapmıyorsunuz." diye konuştu.
Anayasa değişiklik teklifini de eleştiren Erkek, OHAL sürecinde anayasaların değiştirilemeyeceğini iddia etti.
OHAL sürecinde referandum yapılmasının da Türkiye'yi felakete sürükleyeceğini öne süren Erkek, "Siz OHAL cumhuriyeti yaratmak isteyebilirsiniz ama biz demokratik bir cumhuriyet yaratmak istiyoruz. Siz OHAL'i uzatmak istiyorsunuz ve sizin istediğiniz, amacınız sürekli OHAL ile bu Cumhuriyeti yönetmek. OHAL ile anayasayı askıya aldınız ama şiddet, terör, kaos her geçen gün artıyor. Demek ki bizim OHAL'e değil, olağan süreçlere ihtiyacımız var. Hızla normalleşmek zorundayız." değerlendirmesinde bulundu.
CHP'li Erkek, "OHAL sürecinde sunduğunuz anayasa değişikliğiyle yürütmeyi tekelleştiriyor, egemenliği şahsileştiriyorsunuz. Siz anayasal denetimden uzak iktidar anlayışına sahipsiniz. Maalesef şeklen legal gözüken yöntemle anayasayı araç olarak kullanıyor, otoriterleşme yolunda adımlar atmak istiyorsunuz." ifadesini kullandı.
Erkek'in konuşmasının ardından sataşmadan söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, Erkek'in kullandığı "Bütün gazeteciler size göre terörist." ifadesini kabul etmediklerini belirterek, "Hiç kimsenin böyle bir yaklaşımı, fikri yok. Kimin terörist, kimin haklı, adil olduğuna ilişkin kararları mahkemeler verir." dedi.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu da OHAL'in uzatılmasına ilişkin kararın TBMM'ye arzında, "Milli Güvenlik Kurulunun 3 Ocak 2017 tarihli 501 sayılı tavsiye kararı göz önünde bulundurularak, Bakanlar Kurulunca 3 Ocak 2017 tarihinde kararlaştırılmıştır." denildiğini, dün akşam da Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un Bakanlar Kurulunda OHAL'in uzatılmasının görüşülmediğini söylediğini kaydetti.
Bugün MGK olmadığı halde böyle bir karar verildiğini öne süren Kerestecioğlu, "Böyle bir ciddiyetsizlikle biz TBMM'de OHAL'in uzatılmasını konuşuyoruz. Siz Başkanlık olarak bir açıklama yapın ya da hükümeti açıklamaya davet edin. Ya da bu tezkere geri çekilsin, usulüne uygun bir şekilde getirilecekse getirilsin. Parlamentoya, Türkiye'ye bu ciddiyetsizlikle yaklaşılmasın." görüşünü dile getirdi.
- AK Partili Yıldırım'ın sözleri
AK Parti Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Hurşit Yıldırım da demokrasi ve millet iradesi için kamu düzeninin olması gerektiğini, TBMM'nin asli görevlerinden birinin de kamu düzeniyle ilgili tedbirler almak olduğunu söyledi.
Yıldırım, "Sosyal medyada veya farklı alanlarda yaşam ve inanç tarzı, etnisite ve mezhep üzerine kim kimi üzüyorsa, kim bir başkasını kırıyorsa şiddetle hep beraber karşı çıkmamız gerekir. Terörle mücadelede güya yumuşak mesajlar veren ancak terörle aynı yerde duran ikircikli yapılara karşı da uyanık olmalıyız. En büyük gücümüz milli birlik ve beraberliğimizdir. Bütün vatandaşlarımızın hayat tarzları, inançları düşünceleri devletimizin güvencesi altındadır. Dolayısıyla ne terör ne de terör sevicileri bizi asla ama asla bölemez." diye konuştu.
Türkiye'nin NATO üyeliğinin, ortaklığının da bir terör örgütü tarafından gölgelenmesine müsade etmeyeceklerini, ABD'nin de buna izin vermemesi gerektiğini belirten Yıldırım, "Türkiye Cumhuriyeti bunu yeni Amerikan hükümetinden bekliyor. İnşallah yeni yönetim teröre karşı evrensel bir anlayış taşır." dedi.
-"Bu süreçte kazanılan halk desteği kaybedilmemeli"
MHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, ABD merkezli bir kuruluşun hazırladığı 2016 yılı Kırılgan Devletler Endeksine göre, Türkiye'nin 178 ülke arasında en kırılgan 79. ülke olduğunu aktararak, "Özellikle devletin güvenlik aygıtının kırılganlığının artıyor olması, yaşanan gelişmelerin ve güvenlik endişesinin bir sonucu olup ciddi önlemlerin alınmasını, alınmaya devam edilmesini gerektirmektedir. OHAL uygulaması da bu çerçevede ele alınmalı ve bu risklere çare olacak şekilde düzenlenmelidir." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, 15 Temmuz 2016'da hain bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldığını ve bununla yapılacak mücadelenin de ancak olağanüstü hal şartlarında mümkün olabileceğini belirten Aksu, "Olağanüstü hal, millete pusu kuran ve devlete ağır zayiat verdirmek isteyen odaklara karşı bir güvence ve anayasal bir tedbir olarak görülmüş, toplumsal huzurun temini ve asayişin sağlanması maksadıyla Türkiye'nin beka düzeyinde tehditlerle karşı karşıya olduğu bir dönemde devletin elinin güçlendirilmesi istenmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
OHAL kapsamında bugüne kadar 12 kanun hükmünde kararnamenin çıkarıldığını anımsatan Aksu, FETÖ'yle birlikte PKK, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin kamudaki yapılanmalarının da ortaya çıkarılması ve bunlarla irtibatı ve iltisakı bulunanların görevlerine son verilmesi için daha etkili bir mücadele yürütülmesi gerektiğini söyledi.
Yeterli inceleme ve soruşturma yapılmadığı için boşu boşuna kimsenin itibarıyla ve saygınlığıyla oynanmaması gerektiğine dikkati çeken Aksu, "(Sonuçta olan yine garibana oldu) düşüncesi kamuoyunda oluşmamalı, bu süreçte kazanılan halk desteği kaybedilmemeli, devlete olan inanç bu sebeple zedelenmemelidir." diye konuştu.
Aksu, "Bize göre Türkiye hala yakın tarihinin en sarsıcı ve yüksek risk ihtiva eden bir dönemindedir. Hain darbe girişimi bertaraf edilmişse de artçı sarsıntıları devam etmektedir. FETÖ kalkışması ve artçı terör saldırıları milli birlik ve kardeşliğimiz üzerinde telafisi ve onarımı zaman alacak yaralar açmıştır. Bu nedenle kimsenin, 15 Temmuz yaşanmamış gibi davranması doğru olmayacaktır." dedi.
-"Evren'in 1982 Anayasasında yaptığını bir kez de siz yapacaksınız"
HDP Parti Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, OHAL'in uzatılmasıyla ilgili TBMM Başkanlığına sunulan Başbakanlık tezkeresinde, MGK'nın tavsiye kararına atıfta bulunulduğunu anımsatarak, "Ocak ayı sonunda yapılacak MGK toplantısında verilecek olan tavsiye kararını, Bakanlar Kurulu imzalamış ve Meclis'e göndermiş. Bir işi yapıyorsanız ciddi yapacaksınız. Yapılmamış MGK'dan Bakanlar Kuruluna tavsiye kararı çıktığı, bu ülke tarihinde görülmüş bir şey mi?" değerlendirmesinde bulundu.
Bilgen, "OHAL'i, OHAL'de çıkartılan kararnamelerin ciddiyetini tartışmanın bu koşullarda gereği var mı bilmiyorum. Yani bu yazı Başbakanlıktan Meclis'e gelirken ne kadar dikkatle, özenle, hukuk devleti hassasiyetiyle, ciddiyetle hareket ediliyorsa kanun hükmünde kararnameler de o kadar ciddiyetle, hassasiyetle, insan hakları duyarlılığıyla hazırlanıyor." diye konuştu.
Ayhan Bilgen, şunları kaydetti:
"Eğer Türkiye'nin, bir kişinin yetkilerinin artırılmasıyla kurtulacağına inanıyorsanız, dünyada bunun bir örneği varsa bize gösterin, biz de bilelim. Krizden, kaostan, çatışmadan, gerilimden yetkileri bir kişiye devrederek, bir kişiyi daha fazla yetkilendirerek çıkmış, milli birlik ve beraberliğini sağlamış, toplumsal barışını tesis etmiş bir örnek daha varsa bize gösterin. Benim bildiğim tek örnek Almanya. Krizden, yetkileri tek adamda toplayarak çıkmayı denemiş tek ülke Almanya, sonucu ortada. İkinci Dünya Savaşı, sadece Almanya'da yaşayanlara değil, komşularına, bütün bölgeye, insanlığa hayatı dar eden Almanya ve Hitler deneyimleri. Bunun dışında doğru örnek yetki devretmektir, yetki paylaşmaktır, katılımcı karar almaktır, sorumluluğa bütün toplumsal dinamikleri ortak etmektir."
Referandumun, muhtemelen OHAL şartları içerisinde yapılacağını ifade eden Bilgen, "Eğer referandumu sandığa gidip oy kullanmak olarak görüyorsanız bir mahsur yok. Ama referandum bir tartışma, kampanya, miting düzenleme, pankart asma, bildiri dağıtma süreciyse bunun OHAL içerisinde yapılmasının ifade ettiği tek bir anlam var. Kenan Evren'in 1982 Anayasasında yaptığını bir kez de siz yapacaksınız." görüşünü savundu.