CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Muğla'da
MUĞLA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2017 yılı için belirlenen asgari ücrete ilişkin, "Asgari ücret az önce belirlenmiş, bin 404 lira. 4 lirayı neden ilave ettiler, merak ediyorum. Ben merak ediyorum, mesela Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın milletvekilleri bir ay bin 404 lirayla geçinsinler bakalım, evlerini nasıl geçindiriyorlar?" dedi.
Kılıçdaroğlu, Muğla'daki çeşitli temas ve ziyaretleri kapsamında, CHP Genel Merkezi ve Tarım Orman-İş Sendikası tarafından Bodrum ilçesinde bir otelde düzenlenen, "Türkiye'de Ormancılık Politikalarının Toplumsal Yansımaları, Orman Köylüleri Üzerindeki Etkileri Çalıştayı"nda bir konuşma yaptı.
Türkiye'nin çok temel bir sorununa nasıl çözüm üretilebileceği konusunda toplandıklarını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, Türk siyasetinin sorunlara derinlikli bakan bir gelenekten gelmediğini, özellikle sağ siyasetin temel özelliğinin bu olduğunu ifade etti.
Uygar olmayan dünyada bir soruna çözüm üretmeye kalkarken, arkasından başka sorunlar ortaya çıktığını, uygar dünyada ise bir sorun varsa, oturup sorunun bütün ayrıntılarıyla tartışıldığını anlatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Uygarlığı henüz yaşamamış ya da tam sindirememiş toplumlarda ise bir gelenek vardır, 'Hele bir yola çıkalım, kervan yolda düzülür." Baş yarılır, göz yarılır, adam ölür, insanlar hayatını kaybeder ama derler ki 'Nasıl olsa biz birgün doğru yolu bulacağız.' Bunun da topluma maliyeti çok ağır olur. Ormanda yaşadığımız da buna benzer bir olay." diye konuştu.
Siyaset kurumunun bu kadar derinlikli bir konuya yüzeyden baktığını savunan Kılıçdaroğlu, oysa hastalığı tam olarak teşhis etmeden tedavinin yapılamayacağını vurguladı.
Bunun sadece orman alanında değil, her alanda böyle olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Dış politikaya bakın. Türkiye, tarihinin en derin yenilgilerinden birini yaşıyor, en büyük yenilgilerinden birisini yaşıyor. Asgari ücret az önce belirlenmiş, bin 404 lira. 4 lirayı neden ilave ettiler, merak ediyorum. Ben merak ediyorum, mesela Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın milletvekilleri bir ay bin 404 lirayla geçinsinler bakalım, evlerini nasıl geçindiriyorlar? Öyle ya bin 404 lirayla eğer bir ay bir aile hayatını sürdürebiliyorsa, yol parası verebiliyorsa, kira parası verebiliyorsa, çocuklarının okul parasını karşılıyorsa onlar da bir denesinler. Bizim anayasamızda değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen bir madde var. 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir' der. Sosyal devlet dediğimiz kavram acaba siyasetçiler tarafından yeterince içselleştirildi mi? Sosyal devletin gereklerini yeteri kadar yerine getiriyor muyuz? Asıl unuttuğumuz noktalardan birisi bu. Asıl tartışmamız gereken noktalardan birisi bu. Sosyal devlet güçlüler karşısında güçsüzleri korumaktır aslında. Düşük gelirlileri korumaktır. Onlara ek gelir kaynakları yaratmaktır. Onları yoksulluğa mahkum etmemektir sosyal devlet. Ama bütün bunları yaparken, sosyal yardımları yaparken, sosyal politikaları oluştururken insan onurunu dikkate alan, devlet demektir sosyal devlet."
- "Orman köylüsü siyasetçilerin unuttuğu bir gruptur"
Orman köylüsünün siyasetçilerin unuttuğu bir grup olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, orman köylülerinin bugüne kadar yok sayıldığını iddia etti.
"Orman köylüsü de kendi sorunlarını yeteri kadar dillendirememiştir, çünkü dillendirebileceği bir mecra bulamamıştır. Açlığa ve yoksulluğa mahkum edilen bir kitledir" diyen Kılıçdaroğlu, orman köylüsünün sorunlarına kalıcı çözüm üretmek amacıyla çalışan tek partinin CHP olduğunu savundu.
Orman köylüsünün CHP'ye yeteri kadar oy vermemesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, "Kendisini açlığa mahkum eden partilere oy verir. Ama onların da artık uyanmaları gerekiyor. Ağacı keserken, ağacı taşırken yaşanan dramları da gördük. Bu yaşamı onlara kim biçti? Kim onların önüne bu yaşamı koydu? Onlar da bu ülkenin onurlu bir bireyi değiller mi? Bir zenginliğin, bir ormanın içinde yaşıyorlar. Doğasıyla ağaçlarıyla güzel olan bir coğrafyadır orman. Orman işçisini, orman köylüsünü açlığa mahkum etmek neden? Bunun için çalışıyoruz, çaba harcıyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin her alanda ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sorunları çözen değil, sorunlarla boğuşan bir ülke haline gelindiğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, "Çözüm üreten değil, sürekli sorun üreten bir ülke haline geldik. Bütün bu sorunları aşmak bizim elimizde. Bunları yapmak zorundayız, birlikte çalışmak zorundayız. Orman köylüsüyle, üniversitedeki akademisyen bir araya geliyorsa, bilin ki sorunlar çözüm aşamasına geliyor demektir." dedi.
- Eğitimin önemi
Eğitimin toplum açısından önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, sorgulayıcı eğitimin Türkiye'yi geliştiren temel dinamik olduğunun farkına varılması gerektiğini vurguladı.
Sorunları gören, sağlıklı saptalamalar yapan, çözümler üreten bilim dünyasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "(Oy aldım, yeterli çoğunluğum var, istediğimi yaparım) bunun demokraside yeri yoktur. Zaten demokrasinin varlık nedeni çoğunluğun değil azınlığın haklarını korunmasıdır. Dolayısıyla hepimize düşen görevler var. Hepimizin bu ülkeye karşı, çocuklarımıza karşı, geçmişte bize Türkiye'yi miras olarak bırakan kahramanlarımıza, dedelerimize, babalarımıza karşı sorumluluğu var. Bu sorumluluk bilinciyle hepimizin hareket etmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Farklı düşünceler, farklı görüşler olabileceğini, fakat güçlü bir ortak payda da yaratılması gerektiğini anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Kin ve öfke üzerine siyaset yapılmaz, yapılmamalıdır ve bundan Türkiye'nin arınması lazım. Saygılı bir toplum inşa ettiğimiz zaman göreceksiniz ki sorunları çözmede çok daha güçlü bir ülke olacağız." ifadesini kullandı.