Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 80. yılı

27 Aralık 2016 Salı

İSTANBUL (AA) - Tiyatrocu ve yazar Üstün İnanç, "Mehmet Akif, Türk tarihinde en büyük zulmü görmüş aydınlardan biridir. Cenazesine hiçbir resmi kişi olmadan tabutu bir köşeye bırakılmıştı. Daha sonra üniversite gençleri farkında vardı ve resmi insanlar ancak öyle geldiler. Bu olayı son torunu Selma Argon Hanımefendiye sorduğumda bunu doğruladı." dedi.

Damla Yayın Grubu bünyesinde kurulan Mihrabad Yayınları tarafından düzenlenen "Mehmet Akif ve Aziz Dostları" başlıklı programda şair Mehmet Akif Ersoy, vefatının 80'inci yılında anıldı.

Sultanahmet Medresesi’nde yapılan program, Damla Yayınevi Genel Müdürü Hasan Hüseyin Doğru, Mihrabat Yayınları Yayın Yönetmeni Mehmet Nuri Yardım, Damla Yayınevi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğru, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın ve Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı İsmail Gültekin'in açılış konuşmasının ardından başladı.

Yöneticiliğini Mehmet Nuri Yardım'ın yaptığı programda konuşan gazeteci yazar Üstün İnanç, "Mehmet Akif, Türk tarihinde en büyük zulmü görmüş aydınlardan biridir. Cenazesine hiçbir resmi kişi olmadan tabutu bir köşeye bırakılmıştı. Daha sonra üniversite gençleri farkına vardı ve resmi insanlar ancak öyle geldiler. Bu olayı son torunu Selma Argon Hanımefendiye sorduğumda bunu doğruladı." dedi.

İnanç, "Benim temas etmek istediğim nokta, Türkiye'de milliyetçi romantizmin ilk başlangıcı olarak Akif ve arkadaşlarını görmemiz gerektiğidir. Milletleri ayağa kaldıran, büyük şahsiyet veren milliyetçi romantizmdir. Batı'daki bütün her alanda bu akım vardır fakat bizde köreltilmiştir. Akif'in arkadaş grubu içerisinde Mithat Cemal Kuntay vardır. Aslında çok önemli bir adamdır. Onunla arkadaşlığı çok başkadır ve milliyetçi romantizm akımını başlatanlardandır." diye konuştu.

Safahat'ın tamamen milliyetçi romantizm akımının bir örneği olduğunu ifade eden İnanç, zamanla bu akıma ilgi kaybolsa da Akif'i anlamak için yeniden dönüp onun hayatına ve eserlerine bu gözle bakılmasının önemine değindi.

Gazeteci, yazar ve şair Gürbüz Azak, yazarların, şairlerin, romancıların, bestekarların ve mütefekkirlerin bu dünyaya vazifeli olarak gönderildiğini, görevlerini tamamlayıp bu dünyadan ayrıldıklarını belirterek, "Bu sanatkarlar arasında, insanı yüreklendiren, seviyelendiren, güzelleştiren, uyaran ve yücelten düşünce insanları var. Akif, uyandıran, aydınları ayaklandıran ve hizaya sokan kafadır." ifadelerini kullandı.

Akif'in döneminde coğrafyanın tarumar bir halde olduğunu ancak onun önce aydını uyarmakla işe başladığını aktaran Azak, yazıları ve nutuklarının yanı sıra, önemli toplantılarda aydınları uyardığını ve milli mücadeleye çağrı yaparak, yılmadan Konya, Bursa, Ankara ve İstanbul gibi illerdeki camilerde bu minvalde halka da hitap ederek halkı kurtuluşa çağırdığını hatırlattı.

Akif'in Anadolu insanını çok iyi tanıyan bir aydın olduğunu söyleyen Azak, şöyle konuştu:

"Balkan topraklarını, Lübnan, Ürdün, Suriye, Irak gibi ülkeleri karış karış gezen adamdır. Sanatkar yetiştiği devrin görevlerini yerine getiren karakter olmalıdır. Akif, yaşadığı dönemin uyarılarını çok iyi biliyordu. Muhtaç olunan bir dönemde Türkiye'yi yeniden ayaklandırıp cesaretlendiriyor."

Edebiyatçı ve tarihçi yazar Dursun Gürlek ise "Akif'in ölümü üzerinden 80 sene geçmiş fakat o yaşıyor. Ömür iki çeşittir. Gerçek ömrümüz Allah'ın verdiği ömür ancak eser bırakanların da bir ömrü vardır. Akif, hayırlı bir insandır ve eser yazmıştır, hayırla yad edilecektir. Onun aziz dostlarını kitaplardan ve dergilerden okudum ama iki kişiye de yetiştim. Biri Mahir İz, diğeri de Eşref Edib Bey'di." dedi.

İstanbul'a geldiği 1970'li yılların başında Eşref Edib'i bulduğunu ve yanına gittiğini anlatan Gürlek, Eşref Edib'in kendisine Mehmet Akif, Hayatı, Eserleri ve 70 Muharririn Yazıları isimli yazdığı bir kitabı hediye ettiğini ve bu kitabı okuduktan sonra Mehmet Akif Ersoy hakkında yazılmış, içerisinde fotoğrafların da olduğu en detaylı kitap olduğunu fark ettiğini ifade etti.

Mehmet Akif'i anlamak için onun çevresindeki insanları da anlamak gerektiğini kaydeden Gürlek, Mahir İz'in de Mehmet Akif'in hayatını anlatan kitaplarının birkaç defa okunması gerektiğini, özellikle öğrencilerin Akif'in Safahat'ında kullandığı kelimeleri özümseyerek okumaları gerektiğini söyledi.