"Türkiye'de Özel Sektör: Sürdürülebilir Kalkınma" paneli
İSTANBUL (AA) - Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, "IFC sadece size nakit uzun vadeli finansman sağladığı için değerli bir kuruluş değil, bir kere IFC ile bağlantıyı kurduğunuzda mali dünyada, çevrelerde diğer bankalar, derecelendirme kuruluşları, denetçiler size farklı bir göz ile bakmaya başlıyor. IFC sadece kredi vermiyor, prestij de veriyor." dedi.
Özyeğin, Uluslararası Finans Kurumunun (IFC - International Finance Corporation) Türkiye ofisinin açılışının 30'uncu yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen "Türkiye'de Özel Sektör: Sürdürülebilir Kalkınma" başlıklı panelinin açılışında yaptığı konuşmada, IFC'nin Türkiye'de güçlü bir mevcudiyete sahip olduğunu belirterek, "Belki bana yeni kredi açmayacaklar ama elimden geldiğince dikkatli konuşmaya çalışacağım." diye konuştu.
Özyeğin, IFC'yi eşsiz bir mali kurum yapan özelliklerden birinin de hangi tür kriz yaşanırsa yaşansın ülkeleri, şirketleri, özel sektörü her daim desteklemeye devam etmesi olduğunu söyledi.
Dünyanın ve Türkiye'nin 1990'lı yıllarda ve 2000'li yılların başında yaşadığı sıkıntıları anımsatan Özyeğin, sözlerine şöyle devam etti:
"2001 krizi Türkiye için 7,5 büyüklüğündeki deprem etkisine benzer bir krizdi. Bu krizde 20'yi aşkın özel bankayı kaybettik. Tüm bu dönemlerde IFC burada kaldı. Türkiye, Rusya gibi yükselmekte olan piyasalar geleneksel anlamda uzun vadeli paraya erişimleri olmayan ülkelerdir. Ben bir bankacıyım. Türkiye'deki tek orta dönem finansman kaynağı 30-40 yıl önce merkez bankasının indirim penceresiyle mümkün olabiliyordu. Türkiye'nin mevcudiyeti özel sektörün gelişebilmesi için önem taşıdı. IFC sadece size nakit uzun vadeli finansman sağladığı için değerli bir kuruluş değil, bir kere IFC ile bağlantıyı kurduğunuzda mali dünyada, çevrelerde diğer bankalar, derecelendirme kuruluşları, denetçiler size farklı bir gözle bakmaya başlıyor. IFC sadece kredi vermiyor, prestij de veriyor. Fiba Group bankaları olarak Rusya, Romanya ve gittiğimiz her yerde kredi alabildik, IFC'nin olmadığı ülkelere adeta gitmiyoruz, çünkü her zaman o desteğe ihtiyaç duyacağımızı biliyoruz."
Özyeğin, Türkiye'de küçük işletmelere ve onların gelişmesine ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
KOBİ'lerin sadece ekonomi için değil, bankalar için de büyük bir fırsat olduğunu vurgulayan Özyeğin, eğitim faaliyetlerine ilişkin bilgi verdi.
Özyeğin, Türkiye'nin doğusunda kız çocuklarının sadece yüzde 5'inin orta öğretime devam ettiğini anlatarak, "Kız öğrenciler için yurtlar inşa etmeye başladım. Bölgede 25 yurt inşa ettik. Şu anda 5 bin kız çocuğu bu yurtlarda kalmakta. Bu kız çocuklarında inanılmaz bir dönüşüm gözlemledik. Liseden mezun olanların yüzde 52'si üniversiteye devam etti. 14-15 yaşında evlendirilmek yerine üniversiteye gidebildiler. Hiçbir zaman belki de köylerinden çıkamayacakken ya da bağlı oldukları şehri göremeyecekken, şimdi bu kız çocukları kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Kadın, kadın istihdamı dediğimizde her şey eğitim ile başlıyor. Eşit fırsatları onlara tanımak gerekiyor." şeklinde konuştu.
Bölgede inşa ettikleri okulları, yurtları Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağışladıklarını aktaran Özyeğin, Özyeğin Ünivesitesinden 8 yılda 7 bin lisans mezunu verdiklerini, 100'ü aşkın üniversite arasında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından en iyi 10 araştırma, girişimcilik üniversitesinden biri olarak görüldüklerini kaydetti.
Özyeğin, bunun tam olarak da Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir şey olduğunu belirterek, Türkiye'de ilk pilot okulunu kurduğunu, her yıl 60 pilotu eğittiklerini ve yüzde 20 ile en yüksek kadın pilot öğrenci oranının kendilerinin olduğunu bildirdi.
Üniversitesindeki 400 öğrencinin yarı zamanlı çalıştığını ifade eden Özyeğin, öğrencilerin okuldan ayrılmadan önce 4 ayrı işi yapmış olduğunu anlattı.
Panelin moderatörü IFC Başkan Yardımcısı Dimitris Tsitsiragos'un Beşiktaş-Bursaspor maçının ardından gerçekleştirilen terör saldırısını anımsatması üzerine Özyeğin, "Ben aslında o akşam Beşiktaş maçındaydım. Locada boş yer olduğunda üniversiteden öğrencileri de davet ediyorum. 5 öğrenci de o gece oradaydı. Hepsinin evine sağ salim ulaştığından emin oldum." dedi.
- "IFC'nin varlığı bize adeta bir Green Card gibi"
Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince ise Dünya Bankası ve IFC'nin Türkiye ile olan ilişkilerinden bahsederek, iki kurumun Türkiye'deki geçmişiyle ilgili bazı anılarını anlattı.
IFC ve Dünya Bankasının Türkiye'ye karşı hep olumlu yaklaştığını dile getiren Özince, "IFC ve Dünya Bankası en zor zamanlarda yanımızda olmuştur hem de cansiperane şekilde." dedi.
Özince, Şişecam'ın IFC'den ilk kredisini 1970'lerde kullandığını kaydederek, o zamanlar şirketin henüz bölgesel bir güç olmadığını, birçok ülkeye ihracatı olan yerli üretici konumunda olduğunu aktardı.
Şişecam'ın daha şeffaf, hesap verebilir ve halka açık bir şirket olmasında IFC'nin katkısı olduğunu ifade eden Özince, IFC ile Şişecam arasındaki yabancı ülkelerdeki işbirliklerine değindi.
Özince, Bulgaristan'da soda alanında bir iş birliği gerçekleştirdiklerini ifade ederek, şu ifadeleri kullandı:
"IFC'nin varlığı bize adeta bir Green Card gibi, vize gibi desteklemiştir. Şu anda Şişecam 13 ülkede iş yapan bir dünya devi haline geldi. Küçük de olsa her yerde IFC'nin bir desteğini gördük. IFC ile birçok müşterimizin projelerinin finansmanında da önemli iş birliklerimiz oldu. Bunlar da özellikle o firmaların projelerinin sendikasyonlarında çok önemli bir öncü rol oynadık."
Özince, IFC ile Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın bazı iş birliklerinden bahsederek, "Çok zor dönemlerde Dünya bankası ve IFC heyetlerinin Türkiye'deki taahhütlerini hiç aksatmadığını gördüm. Daha nice yıllara birlikte gideceğimizi görüyorum." diye konuştu.
IFC Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Philippe Le Houerou ise Türkiye'nin IFC ve Dünya Bankası Grubunun tamamı için kilit bir ülke olduğunu söyledi.
Dünyada 2009'dan bu yana en fazla sayıda ülkenin durgunluk içinde olduğunu belirten Houerou, emtia ihraç eden ülkelerin mevcut yavaş büyüme döneminin darbesini hissettiğini dile getirdi.
Houerou, herkesin kendilerine bu koşullar altında Türkiye’ye yatırım yapmayacağını sorduğuna işaret ederek, “Bizim Türkiye’ye olan taahhüdümüz ve bağlılığımız çok kuvvetli olmuştur, şu anda da kuvvetlidir.” ifadelerini kullandı.
Öte yandan IFC’nin 1964’ten bu yana Türkiye’de toplam yatırım miktarı 14,2 milyar dolar oldu.
Türkiye, IFC’nin dünyada en fazla yatırım yaptığı 2. ülke olurken, kurum son 10 yılda Türk şirketlerinin dünyaya açılması için 1 milyar dolar destek sağladı. IFC’nin Türkiye’de bugüne kadar uzun vadeli hisse ortağı olduğu şirket sayısı ise 104 olarak gerçekleşti.