İl Bazında Rekabet Endeksi Raporu
ADANA (AA) - Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, "Son dönemde yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili devam eden tartışmalarda asıl önemli olanın denge-denetleme mekanizmaları ve güçler ayrılığı olması gerektiğine inanıyoruz." dedi.
Kadooğlu, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) işbirliği ile Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) tarafından hazırlanan "İl Bazında Rekabet Endeksi Raporu"nun açıklandığı etkinlikte, 29 Kasım'da, Aladağ'daki özel bir öğrenci yurdunda hayatını kaybedenlerin acısını yaşadıklarını, yaşanan acının son olmasını dileğini söyledi.
TÜRKONFED’in Türkiye'nin ekonomisine ve kalkınmasına olduğu kadar, demokratik gelişimine de katkı sunmaya çalıştığını, buna yönelik çalışmaların içinde büyük bir heyecanla yer aldığını anlatan Kadooğlu, şöyle konuştu:
"Ülkemizin kalkınması, toplumun huzur ve refahı, demokratik yapılarımızın kurumsallaşması, bölgesel kalkınma, kadının toplumdaki statüsünün geliştirilmesi, KOBİ'lerimizin finansmana erişimi ve dönüşümü ile yeni Anayasa konuları gibi 12 yılda 25 kapsamlı araştırma raporu hazırlayarak, ekonomik ve yapısal dinamiklerin gelişmesine katkı veriyoruz. 25 federasyon ve 190 derneğimiz, çalışmalarımıza katılımcı bir anlayışla destek veriyor. Son dönemde yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili devam eden tartışmalarda asıl önemli olanın denge-denetleme mekanizmaları ve güçler ayrılığı olması gerektiğine inanıyoruz. 'Yeni Anayasaya Doğru' raporumuzda Türkiye’nin demokrasi haritasını ortaya koyarken, ekonomik kapsayıcılığın yanında toplumu yakından ilgilendiren konularda da siyasi kapsayıcılığın ve katılımın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Barışın dilini egemen kılmak, barış diliyle konuşan bir siyaset kültürü yaratmak zorundayız."
- "15 Temmuz'da ülkemizin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunu anladık"
"Ülkemizin, ekonomik ve siyasal anlamda bir güven iklimine ihtiyacı var." diyen Kadooğlu, bu anlamda topyekun zihniyet değişiminin şart olduğunu dile getirdi.
Kadooğlu, demokrasinin önemine değinerek, şöyle devam etti:
"Orta ve uzun vadeli öngörülerin hepsinin yerle yeksan olduğu, puslu bir havada kimsenin önünü göremediği bir dönemde 15 Temmuz hain darbe girişimi ile ülkemizin nasıl bir tehdit ile karşı karşıya olduğunu anladık. Toplumun sağduyusu ve uzlaşma kültürü yönünde gelişen ortak iradesi; siyasetçisinden iş insanına, akademisyeninden memuruna kadar yıllardır özlediğimiz bir tabloyu yaşattı hepimize. Sonrasında olağanüstü şartlarla yeni bir dönem başladı. Yaşanan gelişmelerden iş dünyası olarak payımıza düşeni fazlasıyla aldık ve almaya devam ediyoruz. Yatırımların ve üretimin hız kestiği, piyasanın güven kaybı yaşadığı, reel sektörün yaşanan olağanüstü şartlar altında giderek nefes alamaz hale geldiği bir ortamda, Türkiye için çalışan ve Türkiye için üreten üyelerimizle birlikte hep doğruları söylemeye ve gerçekleri anlatmaya devam ettik."
Suriye ve Irak’ta yaşanan istikrarsızlık ile devletlerin ortadan kalktığı ve küresel terörün vahşetini tüm dünyaya yaydığı bir ortamın, Türkiye'yi fazlasıyla etkileyeceğini aktaran Kadooğlu, "Son birkaç ayda doların yükselen ateşi, toplumun yoğun bir şekilde katkı gösterdiği ve TÜRKONFED olarak desteklediğimiz 'TL Kullan' kampanyasıyla bir nebze düşse de kalıcı çözüm yapısal ve ekonomik reformlarla mümkündür. Yapısal ve ekonomik reformlara hız vermek, ülkemizin büyüme hızını artıracak bir büyüme modeline geçmek, siyaset kanallarını sonuna kadar açık tutup, içeride özgürlük alanlarını olabildiğince genişletmek gerektiği açıktır." şeklinde konuştu.
- "AB kurumları ve liderleri hayal kırıklığı yaratmıştır"
Başbakan Binali Yıldırım tarafından, Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısı sonrasında açıklanan reel sektör, ihracatçılar ve iş gücü piyasasına yönelik tedbirlere ilişkin görüşlerini de paylaşan Kadooğlu, şunları kaydetti:
"Üretim ve yatırımın önünü açacak bu kararların, yıllardır TÜRKONFED raporlarında savunduğumuz KOBİ'lerin finansmana erişimi, verimliliği artırıcı politikalar, nitelikli insan kaynağı geliştirilmesi ve istihdam artırıcı önlemler içerdiğini görmek memnuniyet vericidir. İş dünyası olarak bu politikaların, bürokrasiye takılmadan uygulanmasını beklediğimizi de ifade etmek isterim. Türkiye-AB ilişkileri, ülkemizin demokratik ve ekonomik kalkınma denkleminin önemli bir parçasıdır. 1964’ten bugüne Türkiye-AB ilişkileri hep pürüzlü ve sıkıntılı süreçlerden geçmiştir. Türkiye bu uzun yolculukta AB’yi bir çıpa olarak kullanarak, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi modern ve çağdaş bir devletin temellerini oluşturan evrensel değerleri benimseme noktasında epey yol almıştır. Ekonomik olarak AB ülkeleriyle önemli ilişkiler geliştirmiştir. Ülkemiz AB’nin en büyük 5. ticaret ortağı olurken, ihracatımızın neredeyse yarısı da Avrupa’ya yapılmaktadır. 15 Temmuz’da gerçekleşen hain darbe girişimine toplumun tüm kesimlerinin kararlı duruşuyla verilen tepki, Türk demokrasisinin direncinin önemli bir göstergesi olurken, AB kurumları ve liderlerinin yaklaşımında dayanışma boyutunun zayıf kalması toplumun farklı kesimlerinde hayal kırıklığı ve kızgınlık yaratmıştır."