1 Aralık Dünya AIDS/HIV gününün kabul edilmesi tam 27 sene öncesine dayanıyor. HIV/AIDS ilk kez 1 Aralık 1981 yılında tanımlandı ve 7 sene sonra düzenlenen uluslararası bir konferansta “Dünya AIDS Günü” olarak kabul edildi. İlan edilmesinin ardından her sene yakalara iliştirilen “kırmızı kurdele” ise AIDS’i biliyorum, AIDS’e karşı korunuyorum ve AIDS’ten ölenlere saygı duyuyorum anlamını taşıyor. Türk Dermatoloji Derneği (TDD) Başkanı Prof. Dr. Güneş Gür Aksoy, Türkiye'de AIDS vakalarında artış olduğu uyarısında bulundu. Aksoy; 1 Aralık Dünya AIDS günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, toplumun her kesiminde, farkındalık yaratılması ve toplum sağlığı açısından herkesin bilinçlendirilmesi için 1988 yılından beri 1 Aralık gününün Dünya AIDS Günü olarak kabul edildiği söyledi. Dünya sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) verilerine göre 2015 yılında 150 bini çocuk olmak üzere 2,1 milyon yeni HIV/AIDS vakası tespit edildiğini hatırlatan Aksoy, "Aynı yıl içinde 1,1 milyon kişi AIDS nedeniyle hayatını kaybetmiştir" dedi.
80 yeni vaka Aksoy, Türkiye’de HIV/AIDS görülme hızının düşük olmasına karşın giderek artış gösterdiğini belirterek, "Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2015 yılı 30 Kasıma kadar 1.445 yeni HIV ve 80 AIDS vakası bildirilmiştir" diye konuştu. Aksoy, AIDS’in en önemli geçiş yolunun cinsel ilişkiyle olduğunu belirterek, "Bu nedenle HIV’den korunmada en önemli yol cinsel ilişki esnasında prezervatif kullanımı ve tek eşliliktir. Bu basit yöntemlerle hem kendilerini, toplumun geri kalanını ve daha da önemlisi sonraki nesillerini koruyabilirler" dedi. Aksoy, damar içi madde kullanımı sırasında ortak enjektör kullanımının da
ikinci en sık bulaşma yolu olduğuna dikkat çekti. Terle bulaşmaz Aksoy, "Ortak enjektör kullanımına bağlı olarak bulaşan virüs, Avrupa’da da, Amerika’da da büyük bir hasta grubunu temsil etmektedir. Kan transfüzyonu da önemli bir diğer bulaşma yoludur. HIV virüsü, sağlık çalışanlarının kanlarla teması, iğne batması, hastalara cerrahi müdahale yapılması esnasında da bulaşabilir. Nadir olarak anneden bebeğe doğum ya da emzirme sırasında geçiş de mümkündür. Dokunmak, sarılmak, tokalaşmak, gözyaşı, ter, tükürük vb.sekresyonlar, havuz, banyo ve tuvalet gibi ortak kullanım alanlarından HIV bulaşmamaktadır" diye konuştu. Aksoy, AIDS’i önleyecek bir aşının henüz bulunamadığını belirterek, "Hekime zamanında başvuran ve erken tanı alan, düzenli takip edilen, ilaçlarını düzenli kullanan hastalar daha uzun daha kaliteli bir yaşam sürdürebilirler. Bu nedenle bireylerin HIV/AIDS yönünden en küçük bir kuşku varlığında test yaptırması gerekmektedir. HIV/AIDS'in tanı ve tedavisindeki ilerlemeler sonucunda bu hastalık artık ölümcül değil, kronik bir hastalık olarak kabul edilmektedir" dedi. Aksoy, TDD’nin Venereoloji Çalışma Grubu’nun Türkiye’de başta AIDS olmak üzere tüm cinsel ilişki ile bulaşan hastalıkların önlenmesi, tanı ve tedavileri hakkında gerekli olan eğitimleri ve bilgilendirmeleri, her seviyedeki sağlık personeline ve üniversite öğrencilerine aktarılması çalışmalarını da genişleterek sürdürdüklerini kaydetti.