İfade vermeye gitmeyen HDP'lilere operasyon

04 Kasım 2016 Cuma

TBMM (AA) - HDP Sözcüsü, Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu HDP'li milletvekillerine yönelik gözaltılara ilişkin, "Hukuki hiçbir izahı yok. Açık şekilde siyasi operasyon. " dedi.

Bilgen, beraberinde HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ve HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy ile HDP Grup Toplantı Salonu'nda bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıyı, parti genel merkezinde yapamadıkları için Meclis'te bulunduklarını belirten Bilgen, "Sabah basın toplantısı duyurusu yapmamıza, çeşitli temaslar kurarak, bunu düzenlememize fırsat verilmesini istememize rağmen izin verilmedi. Genel Merkezimiz abluka altında, basın, insan hakları örgütlerinin temsilcileri, yurt dışından heyetler dahil kimsenin genel merkeze ulaşmasına izin verilmedi. Buraya, parti grup odalarımıza bile girmeyi başaramadık, anahtarlar verilmedi, çeşitli temaslardan sonra buraya girmeyi, sizlerle buluşmayı başarabildik." diye konuştu.

Bugünkü tablonun, hukuki hiçbir izahının bulunmadığını savunan Bilgen, bunun çok açık şekilde siyasi operasyon olduğunu iddia etti.

Bilgen,1 Kasım'da başırılamayanın, tam da yıl dönümünde rövanşist zihniyetle hayata geçirmenin denemesi olduğunu kaydetti.

Meclis'te milletvekillerinin yargılanmasıyla ilgili düzenleme yapılırken, yargılanmaktan korkmadıklarını anlatan Bilgen, hukuktan kaçmadıklarını söylediklerini, hırsızlık, yolsuzluk ya da başka suçlardan, hangi nedenle olursa olsun, dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik anayasa teklifinde bulunduklarını bildirdi.

- "Görüşmede, operasyon konuşuldu"

Bu tablonun, ifade verip vermeme meselesiyle izah edilemeyeceğini öne süren Bilgen, şöyle devam etti:

"15 Temmuz nasıl birileri tarafından Allah'ın lütfu olarak tarif edilebildiyse, bugün de Allah'ın lütfundan neyin kast edildiğini çok net görüyoruz. Belediye başkanlarımıza yapılan, dün gece eşbaşkanlarımızın da içinde bulunduğu, şu ana kadar 13 gözaltı var, bu tabloyu kimse yargı süreci olarak tarif edemez. 4 ilin savcılığının, aynı dakikalarda evleri basma kararı, çok net bir siyasi operasyondur. 7 Haziran'da, 1 Kasım'da engellemediklerini, başaramadıklarını Meclis'ten atma sürecini, bir kez daha bu sefer yargı sopasıyla, gözaltı, tutuklama furyasıyla denemeye çalışıyorlar.

Mesele HDP milletvekilleri meselesidir. Mesele Türkiye'nin bir iç savaşa sürüklenme, provakasyonunun hedefine ulaşıp ulaşmama meselesidir. Ya bunu püskürteceğiz, bu darbe girişimini boşa çıkaracak bir kararlılık, tutarlılıkla mücadele edeceğiz, demokrasiden, barıştan yana net tutumumuzu göstereceğiz, hep birlikte kazanacağız, bu ülkede insanca, onurluca, özgür, demokratik yaşamanın yolunu kuracağız. Ya da bu operasyonlar, bu baskı bu ülkeyi çok daha büyük krizin, kaosun içine sürekleyecek ki bu başkanlığı dikensiz gül bahçesinde elde etme hesabının, planının bir parçasına dönüşecek. Dünkü olağanüstü görüşme dahil, bu platformlarda, bu ortamda tam da gece yapılan operasyonun konuşulduğunu, planlandığını düşünüyoruz. Nasıl birileri siyasete, milletvekillerine tahammülsüzlüğü bir yol, yöntem olarak hayata geçirmeye çalışıyorsa, bu ülkede demokrasi, barıştan, özgürlükten yana olan herkesin bugün söyleceği sözü söylemesi gerektiğini düşünüyoruz."

- "Tavrınızı net koymazsanız..."

Bilgen, milletvekilleriyle ilgili dokunulmazlık düzenlemesi Meclis'ten geçerken, bir kısım muhalefet milletvekilinin,"Kesinlikle hiçbir milletvekilini bu Meclis'ten bu defa vermeyeceğiz. 1990'lardaki manzara asla oluşmayacak" diye ikna edildiğini savundu.

Bilgen, "Size bu telkini yapanlar nerede? Bugün tavrınızı net koymazsanız, Meclis Başkanı 15 Temmuz'da gösterdiği tavrı, duyarlılığı bugün göstermezse parlamentoya, parlamenterlere, siyasi partilere sahip çıkmazsa, anamuhalefet bu net tavrı ortaya koymazsa, faşizmden mi demokrasiden yana mı tercihini koymazsa, yarın herkes için geç olabilir. " dedi.

Bombaların patladığı bir ülkede, kimsenin hayatının bu kadar ucuz olduğu ortamda yaşamak istemediklerini vurgulayan Bilgen, patlatılan bombalarla dün geceki operasyonun üstünün örtülmesini doğru bulmadıklarını kaydetti.

HDP'li Bilgen, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat nasıl geçtiyse, bunun da geçeğini belirterek, bu operasyonun kara leke olarak tarihe geçeceğini öne sürdü.

Herkesi, sivil, demokratik duyarlılık göstermeye çağıran Bilgen, "Avrupa Parlamentosu eğer Türkiye'de demokratik kazanımları önemsiyorsa, bunu sadece kendilerinin değil bütün dünyanın barışı için önemsiyorlarsa şimdi ses vermelidir. Avrupa Konseyi şimdi tavrını koymalıdır. Uluslararası kamuoyu şimdi dayanışmasını sergilemelidir. " değerlendirmesinde bulundu.

- "Boyun eğmemizi bekliyorlarsa kesinlikle hüsrana uğrayacaklar"

HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar da ortada bir hukuki sürecin olmadığını, gözaltıların hukuki gerekçesi, sürecin yargısal açıdan ne şekilde işlediği sorularının bir anlamının bulunmadığını bildirdi.

Bu uygulamanın bir darbe süreci olduğunu iddia eden Sancar, "Özellikle dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili tartışmalar sırasında bunun darbe sürecinde yeni bir dönemeç olacağının altını ısrarla çizmiştik. Ama maalesef farklı hesaplar nedeniyle bu çağrımıza Meclis içinden olumlu bir cevap gelmedi." dedi.

Sancar, 12 Eylül askeri müdahalesinde bile bu yaşananların olmadığını savunarak, şunları söyledi:

"15 Temmuz'da bu Meclise atılan bombalar ile bugün partimize yapılan operasyon arasında zerre kadar fark yoktur. Bu bombalara sessiz kalırsak yarın diktatörlük rejimi kurumsallaşacaktır. Artık itiraz etmek gerektiğine kani olanlar da çok geç olduğunu anlayacaktır. Bizi yıldıracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Boyun eğmemizi bekliyorlarsa kesinlikle hüsrana uğrayacaklar. HDP'de hiçbir parti görevlisinin boyun eğmesi söz konusu olamaz. Teki kişi kalana kadar demokratik siyaseti, özgürlük için, barış için siyaseti sürdüreceğiz."

Bu uygulamaları yaptıranların yüzlerinin kararacağını belirten Sancar, "Bu utanca ortak olmak istemeyenlerin bugün demokratik bütün imkanları kullanarak ses çıkarmaktan başka çaresi yoktur. Biz dayanışmayı, bize yönelik bir destek çağrısı olarak görmüyoruz. Bunu özgürlüklere yürüme çağrısı olarak dile getiriyoruz." diye konuştu.

- "Mengeneye koysan, özgürlük talebinden vazgeçmeyeceğiz"

HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ise alınlarının ak, vicdanlarının rahat olduğunu kaydetti.

Eş başkanlar, milletvekilleri ve tutuklanan belediye başkanlarının hiçbirinin hırsızlıktan dolayı gözaltına alınmadıklarını belirten Baydemir, "İnsan hayatına son verdikleri için, elleri insan kanına bulaştığı için gözaltına alınmadılar, tutuklanmadılar. Bu operasyonu planlayanlar, uygulayanlar, demokrasiyi darbeliyenler esas onlar utanılacak suçları işlediler." dedi.

Tarihin en objektif şekilde bir gün bu durumu yargılayacağını ifade eden Baydemir, "Bizler Mehmet Sincar'ların, Orhan Doğan'ların bayrağını devraldık. Çağrım Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, ne pahasına olursa olsun, bizi değil gözaltına almak, tutuklamak, mengeneye koysan, lime lime doğrasan özgürlük talebinden asla ve kata vazgeçmeyeceğiz. Milletin iradesine kim darbe yaparsa yapsın, o alçaktır, faşisttir." diye konuştu.

"Biat etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz. Teslim olmak, köleliğe götürür. Bugünden sonra da direnmeye devam edeceğiz. Hiçbir hukuk dışı, ahlak dışı, insanlık dışı rejime boyun eğmeyi Rabbim bize nasip etmesin." diyen Baydemir, kendilerinde 2 emanetin bulunduğunu, bunlardan birinin Allah'ın verdiği can emaneti, diğerinin ise halkın verdiği temsil emaneti olduğunu kaydetti.

Baydemir, "Bu iki emaneti başka hiç kimsenin almaya hakkı ve haddi yoktur. Bundan dolayı bir kez daha söylüyorum, adım adım kurmak istediğin baskı rejimine boyun eğmeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Basın mensuplarının, bu operasyonun dünkü görüşmede planlandığı yönündeki söylemleri ile neyi kastettiğinin sorulması üzerine, Ayhan Bilgen, şunları söyledi:

"Bir muhalefet partisi daha önce grubunda da bizi hedef gösterdi. 'Neden tutuklamıyorsunuz' diyerek, çok net biçimde iktidara talimat verdi. Belliki o talimatta başkanlık pazarlığı uğruna hiç gecikmeden yerine getiriliyor. Bunların bir kısmı zaten kamuoyuna açık bilgilerdir. Yani idamla ilgili pazarlık, başkanlık ile ilgili pazarlık ve parlamentoda 3. büyük grubun tasviyesine yönelik pazarlık, birlikte yürüyor gibi gözüküyor."