"Kansere Karşı Hepimiz Birimiz İçin" semineri
ANKARA (AA) - Türkiye'de kadınlarda en sık görülen tür olan meme kanserinde farkındalığı artırmak, önlem almak ve tecrübe paylaşımı amacıyla "Kansere Karşı Hepimiz Birimiz İçin" semineri düzenlendi.
Özel bir hastanede düzenlenen seminerde konuşan Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Diren, teknoloji, sanayi, toplumsal olaylar, coğrafi özellikler, iklim değişiklikleri ve bütün bunların yol açtığı stres, depresyon ve yaşam sıkıntılarının, çağın en önemli hastalığı kanseri de beraberinde getirdiğini söyledi.
Kadınlarda görülme oranı çok yüksek olan meme kanserinin tıbbi önlemlerle başarı sağlanabilen önemli alanlardan biri haline geldiğini belirten Diren, doğru, zamanında ve hızlı tanıyla hayat kurtarıldığını bildirdi.
Meme kanseri için çeşitli görüntüleme yöntemleri kullandıklarını aktaran Prof. Dr. Diren, "Mamografi değimiz tıbbi görüntüleme yöntemi, bu işin birinci basamağını ve esasını oluşturur. Günümüzde teknolojinin bu alana armağan ettiği en önemli görüntüleme özelliği dijital mamografi, tomosentez dediğimiz yeni bir cihaz uygulamasıdır. Ultrasonografi yani ses dalgalarıyla yaptığımız görüntüleme de meme dokusunu değerlendirmede çok büyük önem arz ediyor ve mamografi tetkikiyle birleştiğinde gerçekten tanısal etkinliğini ileri götürüyor." diye konuştu.
Barış Diren, bu hastalıkla mücadelede en önemli konulardan birinin "tarama testlerinin ne zaman yapılacağı" olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Amerika Koruyucu Hizmetler Birliği, 'tarama testleri 50'nci yaşta başlayabilir' demektedir. Amerikan Radyoloji Birliği 40'ıncı yaşta başlamasını önermektedir. Amerika Kanser Dernekleri Birliği 45 yaşı uygun bulur. Her ülkede coğrafi ve ırksal özelliklere bağlı olmak üzere hastalığın görülme sıklığı göz önüne alınarak bunlara karar verilir.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığınca yayınlanan verilerde, meme kanseri ülkede en çok 40-49 yaş grubunda görüldüğü için, 40'ıncı yaşı esas alan bir tarama yöntemi uygulamaktayız."
Meme kanserinden korunmak için özellikle 40 yaş üstü kadınların düzenli olarak tarama testi yaptırmasının önemini vurgulayan Diren, "Araştırmalar şunu ortaya koymuştur; Meme tarama uygulaması, kanser kaynaklı ölümleri yüzde 30 oranında azaltmaktadır. Yani tarama testlerinin yapılması, her 3 kanser hastasından bir tanesinin hayatını kurtarıyor." dedi.
Prof. Dr. Diren, uygulanan bütün yöntemlerde hasta özelliklerinin göz önünde bulundurulması gerektiğinin de altını çizdi.
Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erkan Öztürk de Türkiye'de kanser tanısı almış 4 kadından 1'inin meme kanseri olduğunu, bu nedenle sık sık muayene ve tarama testi önerdiklerini söyledi.
Türkiye'de 40'lı yaşlardan itibaren tarama yapmaya başladıklarını anlatan Öztürk, erken tanı için tarama yaşının da daha erken olması gerektiğini ifade etti.
Doç. Dr. Öztürk, meme kanserinde erken tanının hayat kurtarıcı nitelikte olduğuna işaret ederek, "Meme kanserinde, kanserin evresi ilerledikçe başarı oranları düşüyor, erken tanı koymak daha da önem kazanıyor. Hastaya daha az zarar vererek tedavi etmek de erken dönemde daha mümkün oluyor." şeklinde konuştu.
Kanser farkındalığının önemine de işaret eden Erkan Öztürk, "20'li yaşlardan itibaren bayanların kendi kendini muayene etmesini istiyoruz. Çünkü bazen kitle olarak olmasa bile farklı bulgularla karşımıza daha erken safhada çıkabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kadınların 20 yaşından itibaren ayda bir gün "ayna karşında gözlemlemek ve el ile dokunarak incelemek" suretiyle kendilerini muayene etmelerini öneren Öztürk, katılımcılara, kendi kendini muayene tekniklerini, meme kanserinde teşhis ve tedavi yöntemlerini de anlattı.
Programın ardından katılımcılar, meme kanseri farkındalığı oluşturmak için hediye edilen rujları kullanarak, küçük kağıtlara kondurdukları öpücükleri, "Kansere bir veda öpücüğü" panosuna astılar.