Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, son günlerde muhalefetin de sıkça tartıştığı başkanlık konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, etkin bir yürütme sisteminin olması için Türkiye'de başkanlık sisteminin artık kaçınılmaz olduğunu söyledi. Çeşitli temas ve ziyaretler için Antalya'da bulunan Kurtulmuş, Akra Barut Oteli'nde basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Adil Öksüz konusu çok hassas Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, FETÖ'nün "hava kuvvetleri imamı" olduğu iddia edilen Adil Öksüz'ü arama çalışmalarıyla ilgili bir soru üzerine bu konuyla ilgili çalışmaların çok titizlikle yapıldığını, çok sayıda ihbar alındığını, bu ihbarların her birinin de titizlikle değerlendirildiğini bildirdi. Adil Öksüz'ün şu ana kadar izine rastlanmadığını ifade eden Kurtulmuş, "Ümit ederiz ki bulunur, ama benim şahsi kanaatim, Adil Öksüz'ün sadece bir gölge olduğu, esas aktörün Adil Öksüz olmadığı. Yani öyle anlaşılıyor ki örgüt başından aşağıya doğru bir takım mesajlar getirmiş, götürmüş. Önemsiz bir adamdır manasında söylemiyorum. Ama esas bir numaralı adamın ya da bu işin esas planlayıcısının başka birileri olduğu kanaatindeyim. Siyasi tecrübem bana bunu söylüyor." dedi. Darbe girişimiyle ilgili bir takım bilgilerin elde edilmesi bakımından Adil Öksüz'ün bulunmasının ve mahkeme süreçlerinin önemli olduğunu belirten Kurtulmuş, fakat 15 Temmuz'da gerçekten ne olduğunun tam manasıyla aydınlatılmasının belki de yıllar alacağını vurguladı.
O devir geçti Yurt dışında iş yapan FETÖ'ye mensup iş adamlarının uzun yıllar önemli avantajlar elde ettiklerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin imkanlarından yararlanarak çalıştıklarını anlatan Kurtulmuş, şimdi durumun öyle olmadığının altını çizdi. Türkiye Cumhuriyeti Milli Güvenlik Kurulu kararıyla 15 Temmuz'dan önce FETÖ'nün terör örgütü ilan edildiğini anımsatan Kurtulmuş, "Yani bir PKK'lı, bir DEAŞ'lı, nasıl dünyanın herhangi bir yerinde iş adamı olarak iş yapabilirse bundan sonra FETÖ'cüler de aynı perspektifte iş yapacak, aynı atmosferde iş yapacak. O devir geçti." diye konuştu. Kurtulmuş, 15 Temmuz'dan sonra batı dünyası başta olmak üzere darbenin gerçek yüzünü günbegün daha fazla anlattıklarını ifade ederek, artık daha çok kişinin FETÖ gerçeğini anladığını vurguladı. Kurtulmuş, "Dolayısıyla deniz bitmiştir, nereye giderlerse gitsinler asla eski rahatlıkları içerisinde olmayacaklar ve Allah'ın izniyle bundan sonra çok sayıda ülke bunları resmen terör örgütü olarak kabul edecek. Bu örgüte bağlı olan iş adamlarının da rahat hareket etmelerinin zemini ortadan kalkacaktır." dedi. Başkanlık sistemi konusundaki sorular üzerine Numan Kurtulmuş, bu konuda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çıkışıyla başlayan sürecin aslında yeni bir mesele olmadığını, Türkiye'de başkanlık sisteminin aslında 1970'li yıllardan bu yana tartışıldığını anlattı. "Biz Türkiye'de demokratikleşme sürecinin tamamlanmasının bir parçası olarak başkanlık sistemini görüyoruz." diyen Kurtulmuş, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası, Meclis İçtüzüğü'nde yenileşme, sivil-asker ilişkilerinin düzenlenmesi gibi çok sayıda reforma ihtiyaç bulunduğunu, sivil iradenin etkin olması yönündeki görüşleri de yıllardır paylaştıklarını belirtti. Türkiye'nin daha hızlı, etkin, çok süratli yol alabilen bir yönetim, bir yürütme mekanizmasına ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Başkanlık sistemini etkin bir yürütmenin aracı olarak kabul ediyoruz ve bunun bir an evvel Türkiye'de uygulanması gerektiği yönündeki fikirlerimizi ifade ediyoruz." açıklamasında bulundu. Başkanlık sistemini savunduklarını, fakat Anayasa değişikliği gerektirdiği için sayılarının buna yetmediğini belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Bu konunun partiler arasında diyalogla gündeme getirilmesi ve halk ne istiyorsa onun olmasını istiyoruz. Yani 367'yi aşsak bile biz bunu tekrar halka götürmek isteriz. Çünkü çok önemli bir karar. 330-367 arası kalırsa zaten mecburen referanduma gidiyoruz. 330'un altında çıkarsa parlamento böyle istemedi. Parlamentonun istememesi de başımızın üstünde, millete gider millet reddederse de başımızın üstünde. Dolayısıyla bizim tavrımız, etkin bir yürütme sisteminin olması için Türkiye'de başkanlık sistemi artık kaçınılmazdır. Başkanlık sistemi denilince bazı çevrelerden 'Acaba Türkiye federal bir sisteme mi gidiyor?' şeklinde, 'Bölünme sürecine mi gidiyor?' şeklinde bir endişe ifade ediliyor. Hayır, bizim teklifimizde hiçbir şekilde federal sistemle ilgili bir teklif söz konusu değildir. Üniter devlet yapımız içerisinde sadece yürütme mekanizmasının başkanlık sistemi olarak değiştirilmesini talep ediyoruz. Ayrıca, sanki başkanlık sistemi olursa parlamento olmayacakmış, yasama da başkanlığın uhdesinde olacakmış gibi bir yanlış anlaşılma var. Başkanlık sistemi parlamentonun alternatifi değildir. Bütün başkanlık sistemlerinde yasa çıkaracak, seçilecek başkanı denetleyecek bir seçilmiş mekanizma olarak meclis vardır. Dolayısıyla seçilmiş parlamentomuz yine olacak. TBMM'miz bu anlamda olacak. Hükümetin yerine başkan olacak. Belki orada bakan olacakların milletvekili olmaması gibi bir takım düzenlemeler yapılabilir, yani kendisiyle birlikte icra ekibiyle birlikte başkan, hükümetin yerini alacak." Türkiye'de halk oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu olmak üzere iki yapı bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, iki yapının fiilen bazı zorlukları ortaya çıkardığını, bunun da giderilmesinin yolunun başkanlık sistemi olduğu kanaatinde bulunduklarını vurguladı. Kurtulmuş, "Sonuçta söz de karar da milletin. Biz siyasetçiler milletin verdiği yetkiyle iş yapıyoruz. Aldığımız siyasi terbiye ve birikimimiz gereği milletin sözünün üstünde hatta onun yanında onu bozacak söz söylememeyi kendimize prensip kabul ederiz." dedi