"Sanatta Gelenek Gelenekte Sanat" sempozyumu
İSTANBUL (AA) - Ümraniye Belediyesinin, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediği "Sanatta Gelenek Gelenekte Sanat" sempozyumu, Prof. Dr. M. Fatih Andı, Prof. Dr. Turan Koç, Prof. Uğur Derman, Beşir Ayvazoğlu ve Dr. Savaş Barkçin'in katılımıyla gerçekleşti.
Ümraniye'deki Crowne Plaza'da gerçekleşen sempozyum açılışında konuşan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Duman, "Sempozyumun başarılı geçmesini diliyorum. Belediye Başkanımız Hasan Can Bey, hangi taleple gittiysek bize olumlu yaklaştı ve bu da bize tabii ki cesaret verdi. Beraber yaptığımız çalışmalarımız devam edecek. Kültüre, bilme ortaklaşa katkılarımız olacak. " dedi.
Geleneğin olmadığı yerde gayri insani bir durumun ortaya çıktığını ifade eden Duman, sanatta geleneğin mutlaka bir yeri olması gerektiğini anlattı.
Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can da konuşmasında, "Bilim evrenseldir, sanat lokaldir. Onun içinde coğrafya vardır. Dağlar, denizler vardır. O coğrafyada yaşayan insanların hayatının bütünü var. Sanat dediğiniz şey geleneği bir şekilde insanların algılayacağı hale getirilmesidir. Biz de müşterek proje kapsamında bu güzel hizmetin ortaya çıkmasının bir anlamda lojistik destekçisi oluyoruz. Bilim tarafını üniversitelere bırakıyoruz." ifadelerini kullandı.
FSM Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsrev Subaşı da başında bulunduğu fakültenin kendi programlarını yola koyduktan sonra sanat alanlarında bir takım meseleleri ilmi zeminde tartışma ihtiyacı duyduğunu belirterek, "Değerli Belediye Başkanımızın bu sempozyumu desteklemesinden ötürü kendisine teşekkür ediyorum. Sanat konusunda büyük geçmiş medeniyetimizi tanımak konusunda bir takım sorunlarımız var." diye konuştu.
Sempozyumun gelecek yıllarda da devam etmesi gerektiğini kaydeden FSM Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Andı, şunları söyledi:
"Sezai Karakoç'un 'Adem'le Havva'nın cennette öncesiz ve sonrasızmışcasına mutlu bir hayatı yaşadıkları zaman gibiydi hayatımız Batı'nın soluğu bize gelmeden önce.' cümlesiyle başlamak istiyorum. Cemil Meriç gibi bir çok düşünürün kitaplarına buna benzer benzetmelere rastlarız. Demek ki yakıcı bir soluk bize gelmeden önce mutlu mesut yaşıyormuşuz. Suyu bulandıran bir müdahale olmuş. Suda yaşayan balıklar dışarıyı fark etmiş ve iç dış çatışmasına girmişler. Bu örneklemenin gelenek ve modernizm çatışmasına iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum."
Sempozyumun konusunun geleneğin şimdiye taşınması üzerine olduğunu aktaran Andı, tartışmaların verimi artıracağını ve bunun için de her alanda farklı yaklaşımların farklı boyutlar kazandıracağını temenni ettiğini aktardı.
-"Bilmek ve olmak konusunda bir kırılma yaşadık"
Açılış konuşmalarının ardından oturum yöneticiliğini Prof. Uğur Derman'ın yaptığı sempozyumda ilk olarak söz alan Prof. Dr. Turan Koç, "Geleneğimizin bir hakikat anlayışı ve bir de tabi olma var. Sanat her şeyden önce bir estetik konusudur. Bunun çağdaş sanat anlayışıyla arasındaki ilişki estetik kavrayıştan kaynaklanıyor. Sanat bir bilme işi ve ortaya konulan eserle bir bilgi kapısı açma işi görülebilir. Bilmek ve olmak konusunda bir kırılma yaşadık. Kültürümüzde bilmek, Allah'ın ilim, irade, kudret ve cemalinin tecellisi olabilecek cilvelerden haberdar olma yetisi anlamında bir bilmedir." ifadelerini kullandı.
Yazar Beşir Ayvazoğlu ise konuşmasında "Eğer mağlupsanız ya derde tapar ona benzemeye çalışırsınız yahut kendi içinize kapanırsınız. Zengin bir kültürün içinden geliyorsanız mağlubiyeti asla hazmedemezsiniz. Kendinizi daha rahat hissedeceğiniz muhteşem zaferler ararsınız. Geçmişi gerçekten özleyenler oraya kaçabilmek için her yolu denerler. Aslında geçmişle ilişkimiz, sırtımızda korktuğumuz ama istesek de istemesek de geleceğe ağır bir yük olarak taşımaktır. O yük gittikçe ağırlaştığı için tarihin hızlı akışı içerisinde geride kalmak tehlikesi de oluşturur." dedi.
Geçmişe tapınmak kadar onu yok saymanın da tehlikeli olduğuna dikkati çeken Ayvazoğlu, "Türkiye'de bir dönem geçmişin tamamıyla yok sayılmasının ve yok edilmek istenmesinin" bugün toplumu ciddi problemlerle karşı karşıya getirdiğini söyledi.
Dr. Savaş Barkçin ise "Gelenek kavramı bize sonradan ithal edilen bir kavram. Biz uzun süredir seçiçiliği kaybetmiş durumdayız. Kavramlarımız üzerine hakimiyetimiz yok. Uzun süre modernizm üzerine çalıştım, modernlik kavramı giderek bizde bir takıntı haline geliyor. Bundaki en büyük sıkıntı sanatın sürekli bir siyasi cepheleşmenin içinde yorumlanmaya çalışması. Siyaset tüketim yeridir sanat üretim yeridir." şeklinde konuştu.