AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karaaslan Antalya'da
ANTALYA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, çevre söylemi üzerinden kuru siyasetin çevreye hiçbir katkısının olmadığını belirtti.
Karaaslan, Antalya'nın Kepez ilçesinde AK Parti Siyaset Akademisi'nce düzenlenen "Büyük Güç Türkiye Eğitim Programı"nda yaptığı konuşmada, AK Parti'nin birikimi, devlet tecrübesi ve tüm kadro imkanlarıyla sadece ülkenin geleceği değil, tüm Müslüman coğrafyasının kaderini değiştirebilecek kalibrede olduğunu söyledi.
Partisinin çevre, şehir ve kültür vizyonunu anlatan Karaaslan, bunun 15 yıllık bir iktidar mücadelesine sığdırılamayacağını ifade etti.
Kadim topraklar üzerinde öz kültürünün harcı ile yoğrulabilen yerlerde ancak bir "şehir" inşa edilebileceğini vurgulayan Karaaslan, "Modernitenin dayattığı kent olgusu içerisinde belirli kalıplara sığdırılmış, tek tipli mekan anlayışı, insan yaşamının kendisine yabancılaşmasının önündeki en büyük engeli taşımakta. İslam şehirlerindeki şehir-mekan anlayışı sadece standart bir yapıdan ibaret olmayıp, içerisinde nefes alan insanların manevi kimliğine de hitap etmiştir." dedi.
Karaaslan, bu şehirlerin, düşünce hayatını etkileyen, yönlendiren nüveleri ve münevverleri günümüze ulaştırdığını, adeta bir köprü vazifesi gördüğünü dile getirdi.
"Batıdan İslam coğrafyası nasıl görünür bilmek zorunda değiliz" sözlerine yer veren Karaaslan, AK Parti'nin 15 yıllık iktidarı döneminde çevre, şehir ve kültür alanında Cumhuriyet tarihinin ulaşamadığı verileri millete kazandırdığını, bunu yaparken sadece hizmet etmenin bilincinde bulunduğunu ve kadim kültürün birikim ışığını pusula olarak gördüğünü belirtti.
Karaaslan, çevre konusu üzerinden giden tartışmaların 30 yıllık bir mesele olduğuna dikkati çeken Karaaslan, şöyle dedi:
"Çevre meselesi kendilerini çevreci olarak nitelendiren bir grup tarafından ciddiye alınan bir alan değil, tüm insanlığı ilgilendiren, dünya var olduğundan beri üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir mecrada yer almakta. Bu minvalde bizler çevreyi ele alırken tabiatın bizlere sunduğu doğal zenginliklerin bir arada ve doğal kaynakların dengeli bir şekilde kullanılmak zorunda olduğu bir mekanizmayı inşa etmekle sorumluyuz. Çünkü bu dünyada yaşayan her toplum yaşanılabilir bir dünya hedefini gerçekleştirebilmek için durmadan çalışmak durumunda."
AK Parti olarak hükümete geldikleri ilk günden beri çevreyi kirleten tüm olumsuzlukları bertaraf ettiklerini ve etmeye de devam edeceklerini söyleyen Karaaslan, iktidara geldiklerinde katı atıkların düzenli olarak depolandığı tesis sayısının 15 iken, 2015 yılı sonunda bu sayının 81'e ulaştığını bildirdi.
Karaaslan, kullanılan atık suları teknik gelişmişlik ışığında ele aldıklarını ve atık su altyapı hizmetlerini geliştirdiklerini, 2002'de yüzde 35 olan bu hizmetin, AK Parti ile birlikte yüzde 78'lere yükseldiğini aktardı.
Gelişen Türkiye'de sanayi ve tesislerin de gelişiminin büyük bir hızla devam ettiğine değinen Karaaslan, şu değerlendirmede bulundu:
"Üretim esaslı bir ekonomin bel kemiği olan sanayi tesislerimiz çevre kirliliği üzerinde çokça tartışılan bir alanı kapsıyor. Çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla yılda ortalama 37 bin çevre denetimi gerçekleştirmişiz. Bu veri 2014 yılında 43 bin 969 tesise ulaşmış ve bu tesislerin çevre denetimleri gerçekleştirilmiş. 2015 yılında ise ilk 10 ayda 38 bin 127 tesise çevre denetimi uygulanmış ve bu denetimler sonucunda 87 faaliyet durdurulmuş."
Gezi olaylarında olduğu gibi çevreyi siyasete alet edenlerin bulunduğunu belirten Karaaslan, şunları söyledi:
"Çevre söylemi üzerinden giden kuru siyaset ne bize, ne de çevremize hiçbir şey katmıyor. Olaylara tarihsel bakarsak günümüzde giden tartışmaları net bir şekilde anlayabileceğimizi göreceksiniz. Çevreyi siyaset alanına dahil etmek isteyenler neyi amaçlıyor bizler iyi biliyoruz. Çevreyi koruyacaksak, çevrenin önemini ileri kuşaklara taşıyacaksak gelin bu konular üzerinde ne gerekiyorsa yapalım ancak bu meseleyi siyaset çıkmazında ele alırsak kaybedeceğimiz yılların acısını ileride çocuklarımız ve torunlarımız çekecek. Gezi olaylarında korunmaya çalışılan bir çevre hassasiyeti yoktu. Bunu çok açık gördük. Ağaçların kesilmesini kim ister? Bizler eğer ağaç düşmanıysak 13 yılda 1,5 milyon hektar alanı artırmazdık . 3 milyar 500 milyon fidanı toprakla buluşturmazdık."