"Bale pabuçları" yeni sezona hazır
İSTANBUL (AA) - SİBEL KURTOĞLU - İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin (İDOB) Bale Bölümü, yeni sanat sezonunda "Korsan", "Fındıkkıran", "Uyuyan Güzel" ve "Ateş Kuşu-Bahar Ayini" gibi iddialı eserlerle seyirciyi selamlayacak.
İDOB Başkoreograflığı'na geçen yıl getirilen tecrübeli dansçı Ayşem Sunal'ın önderliğindeki bale topluluğu, sezon boyunca ilgi çekici eserlerle sahnede olacak. Kadıköy'deki Süreyya Operasında 5 Ekim'de "Korsan" balesinin sunumuyla seyirciyle buluşacak dansçılar, Paşalimanı'ndaki İDOB binasında provalarını sürdürüyor.
Sezonun ilk eseri, geçen yıl prömiyer yapan "Korsan" olacak. İngiliz Şair Lord Byron'un aynı adlı şiirinden esinlenilerek Jules-Henri Vernoy de Saint-Georges ve Joseph Mazilier'in metnini yazdığı eser, yaşayan bale efsanelerinden Kanadalı sanatçı Anna-Marie Holmes'in koreografisiyle sahneye konulacak. Eser, 5 Ekim'de sahnelenmeye başlanacak.
Teknik açıdan çok güçlü, artistik bakımdan Hollywood filmlerini aratmayan Korsan'ın ardından sahne, yeni yılla birlikte Çaykovski'nin "Fındıkkıran" balesine bırakılacak. Eser, 3 Kasım'dan itibaren Uğur Seyrek'in koreografisiyle sahnelenecek.
İDOB, yeni sezonda, Çaykovski'nin bale tarihine geçen eseri "Uyuyan Güzel"i İstanbullu seyirciyle buluşturacak. Başkoreograf Ayşem Sunal'ın sahneye koyacağı eserin prömiyeri, şubat ayında yapılacak.
Bale severler bahar aylarında ise 20. yüzyılın önemli bestecilerinden Stravinsky'nin "Ateş Kuşu" ve "Bahar Ayini" eserlerini izleme imkanına kavuşacak.
İDOB'un bale bölümünün başkoreografı Ayşem Sunal, baleye nasıl başladığını, geçen yılı ve yeni sezonu AA muhabirine değerlendirdi.
Dans edilen ve konuşulan bir evin içinde büyüyen ve annesi, babası ve ablasının yolundan giderek bütün itirazlara rağmen balerin olmaya karar veren Sunal, Robert Kolejine gitmeye hazırlanırken gizli olarak girdiği konservatuvarı kazanarak, bale hayatına atıldı.
Ankara Devlet Konservatuvarını bitirdikten sonra Japonya'da Uluslararası Bale Yarışması'nda partneriyle birinci olan Sunal, şunları anlattı:
"Japonya'da finalist olunca Belçika Kraliyet Balesinden teklif aldım. Burada 1990'da dans etmeye başladım. Grup dansçılığından başlayıp, prima balerinalığına kadar yükseldim. Lüksemburg ve Halgate'de birincilik ve ikincilik ödüllerim var. Moskova'da dansın Oscar'ı diye bilinen Prix de Benoi onur ödülünü aldım. Bu arada klasik bale repertuvarında dans etmediğim eser kalmadı, istediğim her eseri dans ettim. Bu, bir balerinin en büyük hayalidir. Belçika Kraliyet Balesi yılda 180-200 arasında sahneye çıkan bir topluluk, neredeyse iki günde bir sahnedeydik. Dünyaca kariyer yapmış Jiri Krylan, Cristof Malliot, Mats Ek, Andre Prokovsky, Poula Bartolluzi koreograflarla birebir çalıştım. Hem klasik hem neoklasik hem de modern bale repertuvarında dans etme şansım oldu. 16 yıl sonra yorulduğumu ve ailemi özlediğimi hissederek Türkiye'ye dönme kararı aldım. İstanbul ve Ankara devlet opera ve balelerinde dans ettikten sonra bale hocalığı ve repetitörlüğe başladım, ardından da İstanbul Devlet Opera Balesinde başkoreograf oldum."
Ayşem Sunal, Türkiye'ye dönme nedenini "Kendimi ülkeme borçlu hissettim. Birikimlerimi genç jenerasyona geçirmek benim görevim. Bunları kendime tutarak Avrupa'da kalamayacaktım." sözleriyle açıkladı.
- "Bu sezon aynı hızla devam ediyoruz"
Başkoreograf Sunal, birçok eser sahneledikleri geçen sezonun başarılı geçtiğini dile getirerek, sahneye koydukları "Afife", "Sylvia", "Fındıkkıran", "Korsan" ve "Bach Alaturca-Dansın Rengi" eserlerinin seyirciden tam not aldığını kaydetti.
"Korsan" adlı eserin, 22. Türkan Kahramankaptan Ödülleri kapsamında "Yılın en iyi balesi" ödülüne layık görüldüğünü belirten Sunal, "Mayıs ayında sezonu kapadık. Dolu dolu, hiç durmadan çalışılan bir sezon oldu. Akademik teknik olarak çok ilerlediğimizi düşünüyorum. Her yerde bir değişiklik olunca adaptasyon süreci geçiyor. Onu da atlattık. İnşallah bu sezon aynı hızla devam ediyoruz." diye konuştu.
Yeni sezona hem ödüllü olması hem de birçok dansçının sahne alma imkanı bulduğu "Korsan" ile başlayacaklarını anlatan Sunal, yeni yıl zamanı ise "Fındıkkıran"ı sahneleyeceklerini söyledi.
Ayşem Sunal, beyaz klasik balenin en akademik eserlerinden biri olan "Uyuyan Güzel"in kendi koreografisi ile sahneye taşınacağını bildirerek, şu bilgileri verdi:
"Bu eseri ben sahneye koyacağım. 'Uyuyan Güzel'i seçmemin iki sebebi var. İlki çok akademik olması. Bizim Korsan'la başlayan akademiyi devam ettirmemiz lazım. İstanbul Devlet Balesi, Fındıkkıran gibi neoklasik ya da Bahar Ayini gibi modern eserler de yapacak ancak vazgeçilmezimiz her sene yeni bir klasik eser. Bu sene de Uyuyan Güzel'i seçtim. Daha akademik bir eser olduğunu düşünemiyorum. Çok zorlanacağız ancak çok rahat üstesinden geleceğiz. Seyirci için de çok keyifli. Eserin biraz eski model olduğunu düşündüğüm yerlerini günümüze uyarlayarak sahneye koymayı düşünüyorum. Tekniğini ya da koreografisini değiştirmeden görsel olarak dekoru, kostümü daha modern, daha günümüze uygun olacak."
Başkoreograf Ayşem Sunal, bahar aylarında, çok sevdiği bestecilerden Stravinsky'nin "Ateş Kuşu" ve "Bahar Ayini" eserlerini seyirciyle buluşturacaklarını belirterek, "İstanbul seyircisinin seveceğini düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.
Sunal, "Bahar Ayini"ni Mauricio Wainrot, "Ateş Kuşu"nu ise Beyhan Murphy'nin sahneye koyacağını belirtti.
Eser seçerken öncelikle dansçılarını düşündüğünü ifade eden Ayşem Sunal, "Onların ilerlemesi ve keyif alarak dans etmesi çok önemli. Bale sahnede keyif alınır gibi görünse de çok zor bir meslek ve onların ilerlemesini sağlayacak eserleri öne alıyorum. İstanbul seyircisinin karşısına hem değişik hem akademik hem de geleneksel bir eserle çıkmaya gayret ediyorum. Bir eseri geleneksel seçtiysem, diğerinin İstanbul'da daha önce sahnelenmemiş olmasına çalışıyorum." diye konuştu.
Ayşem Sunal, sponsor bulma konusundaki sıkıntıları aşmaları durumunda İstanbul'da bir Spartaküs balesi sahnelemeyi düşündüğünü sözlerine ekledi.