Gümrük ve Ticaret Bakanı Tüfenkci Konya'da
KONYA (AA) - Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, "İslami şuuru gelişmemiş, sahipsiz, çaresiz, maceraperest Müslüman gençler, kendilerini İslami olarak lanse eden uluslararası birtakım örgütler tarafından kullanılmaktadır. Bu gençler Irak, Suriye başta olmak üzere değişik coğrafyalarda cihat ettikleri zannettirilerek, terör ve işgal emellerinde kullandırılmaktadırlar." dedi.
Tüfenkci, Dedeman Otel'de düzenlenen İslam Ticaret Sanayi ve Tarım Odası'nın 24. Yönetim Kurulu Toplantısı açılışında, İslam ülkeleri olarak zulme ve teröre karşı ortak bir duruş sergilemeye bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu söyledi.
Savaş, iç savaş, mezhep savaşı ve sıcak çatışmaların hemen hemen tamamının İslam coğrafyasında cereyan ettiğini belirten Tüfenkci, "35-40 yıl öncesine bakarsak dünyadaki sıcak çatışma alanlarının 4'te 1'i İslam coğrafyasında yaşandı. Afganistan'ın 1979 sonunda işgaliyle başlayan süreçte bugüne kadar dünyada 12 milyon Müslüman savaşlarda katledilmiş ve bu rakam artmaya devam etmektedir. Müslümanların dünya nüfusuna oranı yüzde 22'dir ama dünyada sıcak savaş yaşanan coğrafyaların yüzde 99'u İslam ülkelerindedir." diye konuştu.
Tüfenkci, bir başka önemli sorunun ise İslam ve Müslümanların ötekileştirilmeye çalışılması olduğunu vurguladı.
Müslümanların, İslamafobik yaklaşımlarla Müslümanlar ve sivilleri katleden, kafa kesen teröristler olarak gösterildiğini dile getiren Tüfenkci, ne yazık ki bu algının, profesyonelce medya kullanılarak güçlendirildiğini ifade etti.
Bunun da Müslüman gençler seçilerek yapıldığına işaret eden Tüfenkci, şunları kaydetti:
"İslami şuuru gelişmemiş, sahipsiz, çaresiz, maceraperest Müslüman gençler, kendilerini İslami olarak lanse eden uluslararası birtakım örgütler tarafından kullanılmaktadır. Bu gençler Irak, Suriye başta olmak üzere değişik coğrafyalarda cihat ettikleri zannettirilerek, terör ve işgal emellerinde kullandırılmaktadırlar. Öyle ki Müslümanlar ve İslam ülkeleri terörün hem kaynağı olarak gösterilmekte hem de terörün birinci hedefi olmaktadırlar. Oysa İslam barış dinidir. İslam ile terör asla ve asla yan yana getirilemez. Bunu tüm dünyaya anlatmak boynumuzun borcudur. Müslümanlığın ne olduğunu göstermeliyiz. İslam ülkeleri olarak yaptığımız her işte Müslüman kimliğimizle hareket etmeliyiz."
- "Terörle mücadelede ortak duruş sergilemeliyiz"
Tüfenkci, İslam ülkeleri olarak terörle mücadelede ve mazlumlara yardımda ortak duruş sergilenmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Huzur ve barış ortamını tehlikeye sokan her türlü tehdide karşı ortak duruş sergilemeliyiz. Bunu da ticaret yapan, üreten insanlar olarak bizler sergilemeliyiz. Çünkü savaşın, kargaşanın, istikrarsızlığın olduğu hiçbir yerde ticaret, sanayi, tarım ve üretim olmaz" diyen Tüfenkci, şöyle devam etti:
"Dünya ekonomisindeki gelişmeler her birimizi yakından ilgilendiriyor. 2008'deki küresel finans krizi sonrası dünya ekonomisindeki sorunlar hala devam ediyor. Gelişmekte olan ekonomiler yavaşlarken, özellikle enerji ve ihracata bağımlı ülkelerde sorunlar derinleşiyor. Gelişmiş ekonomiler tüm çabalara rağmen arzu edilen büyümeyi yakalayamıyor. Parasal genişlemenin boyutlarına bakıldığında ne Avrupa ne de Japonya ekonomiye beklenen ivmeyi kazandırmadı. ABD ekonomisinin toparlandığı dile getirilse de bunun kalıcılığı konusunda bir mutabakat söz konusu değil. Tüm bu küresel dengesizlikler içerisinde ülkemiz 15 Temmuz hainliğini yaşadı. Bu süreçte halkımız demokrasiye sahip çıktığı gibi ekonomisine de sahip çıktı. 15 Temmuz akşamı hain girişime karşı göğsünü kurşunlara siper eden halk, 16 Temmuz sabahı dükkanını, fabrikalarını açtı. Bütün finansal kurumlarıyla, borsasıyla, bütün ekonomik unsurlarıyla faaliyetlerine devam etti. Bu, Türk milletinin aynı zamanda kendi ekonomisine sahip çıktığını gösteriyor. Öyle ki hızla harekete geçen Merkez Bankamızın bankalara sağladığı imkanlara başvurma ihtiyacı kalmadan, finansal piyasalarımız normal işleyişini sürdürdü."
Tüfenkci, Türkiye'nin ekonomisini daha da güçlendirecek köklü reformlar için çok daha sağlam bir zemine sahip olduğunu söyledi.
Devletin ekonomideki varlığını azaltıp, özel sektör öncülüğünde büyümeyi teşvik ettiklerini aktaran Tüfenkci, Başbakan Binali Yıldırım'ın Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yönelik yaptığı teşvik açıklamalarının da bunun en açık göstergesi olduğunu belirtti.
- "Türkiye önemli bir yatırım ülkesidir"
Merkez Bankasının son 6 aydır faiz oranlarını aşağıya çekmeye devam ettiğini dile getiren Tüfenkci, "Önümüzdeki dönemde yatırımları destekleyecek faiz indirimlerinin devam etmesini bekliyoruz. Türkiye önemli bir yatırım ülkesidir. İslam ülkeleri olarak ülkelerimizin imkanını en üst seviyeye çıkaracak ticari canlılığı yakalamalıyız. İslam coğrafyasında bulunan 57 ülke, 2014 yılı itibarıyla tüm Dünya Gayri Safi Hasılasının yüzde 8,9'unu üretmekte ve dünya nüfusunun yaklaşık 4'te 1'ini oluşturmaktadır. 2015 yılındaki 33,2 milyar dolarlık dünya dış ticaret hacminin yüzde 10'unu İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri gerçekleştirmiştir." ifadelerini kullandı.
- "Daha yakın işbirliği ortamının oluşturulması önem arz etmektedir"
Tüfenkci, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) bünyesinde birçok işbirliği projesinin yürütüldüğünü anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu işbirliğimizi daha büyük, daha samimi yatırımlarla, karşılıklı üretimi artırıcı platformlara taşımamız gerekiyor. Bu noktada Türkiye olarak daha fazla istekliyiz. Dünyada en az gelişmiş ülkeler olarak sınıflandırılan 48 ülkenin 22'si İslam ülkesidir. Düşük gelirli, gelişmekte olan ülkeler olarak sınıflandırılan 60 ülkeden 28'i yine İslam ülkeleridir. Ağır şekilde yoksul ülkeler olarak sınıflandırılan 40 ülkenin 22'si de İslam ülkesidir. Bu gerçekler gözden kaçırılmamalıdır. Bizlerin arasındaki dayanışmanın gelişmesi ve dolayısıyla yoksullukla mücadeleye katkı sağlamak için daha yakın işbirliği ortamının oluşturulması önem arz etmektedir. Ayrıca İslami finansa uygun olarak düzenlenmiş tekafül sigortacılığının kooperatifler eliyle yapılmasının önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı ile böyle bir çalışmanın yürütülmesinin de doğru bir yönlendirme olacağına inanıyoruz."