Küresel çapta öneme sahip merkez bankalarının uyguladıkları düşük hatta eksi (negatif) faiz politikaları ekonomistleri düşündürüyor. Yapılan araştırmalara göre çoğunlukla Japon ve AB'li ülkelere ait devlet tahvillerinin oluşturduğu negatif faiz varlıklarının büyüklüğü dünya çapında 13.4 trilyon doları aştı. Uzmanlar bu pozisyonun piyasaların doğal hareketi sonucu gelinen bir nokta olmadığına işaret ederek negatif faizde oluşan trilyon dolarlık varlık balonunun büyük ölçüde merkez bankalarının eseri olduğunu belirtiyor. Yetkililer negatif faizli varlıklara yönelik yatırımların artmasının piyasaların işleyişine zarar verdiği gibi küresel ekonomiyi de olumsuz etkilediğini savunuyor. Başta ABD, AB ve Japonya olmak üzere merkez bankaları kararlarında sıfır faiz ve bol para politikalarına devam edeceklerinin işaretini veriyor. Habertürk'te yer alan habere göre son olarak İngiltere ve Yeni Zelanda merkez bankaları faiz indirimleri ve ek likidite desteği sunarak bu trendi desteklediklerini gösterdi.
Balon daha da şişecek Bu arada dünya ekonomisinin kırılgan ilerleyişi, ABD, Japonya, Çin ve AB gibi küresel ekonominin başrol oyuncularının istikrarsızlığı da sıfır faiz ve bol para politikalarının daha uzun yıllar sürebileceğini gösteriyor. Uzmanlar bu gelişmeler ışığında dünya çapında mevcut para politikalarında en az 2017'nin ikinci yarısına kadar önemli bir değişim beklenmediğini belirtiyor. Bu gelişmenin ise 13.4 trilyon dolarlık mevcut negatif faiz varlıklarını 15 trilyon dolar ve üzerine taşımasından endişe ediliyor. Piyasaların negatif faizli varlıklara olan ilgisinin artarak devam etmesi ekonomi çevrelerini kara kara düşündürüyor.
Ekonomilerin kırılganlığı sürüyor Çin, ekonomisini tüketime yönelik bir model için yeniden yapılandırıyor. Planın tutup tutmayacağı henüz belli değil. Euro Bölgesi ise İngiltere'nin de ayrılma kararıyla hem istikrar hem de ortak bir ekonomik güç olmaktan hızla uzaklaşıyor. Yatırımcılar küresel merkez bankalarının sıfır veya negatif faiz politikalarından kolay vazgeçemeyeceğini düşünüyor.
ABD seçimleri belirsizliği sürüyor Dünya piyasalarındaki mevcut belirsizliği körükleyen en önemli unsurların başında ABD seçimleri geliyor. Gerek Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve gerekse Demokrat aday Hillary Clinton olsun her ikisi de seçilmeleri halinde ülke çapında büyük ölçekli altyapı projeleri başlatacaklarını duyurdu. Bu adım da bol para ve harcamaların devam edeceği anlamına geliyor. Ancak tarafların seçim sonrası ABD Merkez Bankası (FED) başkanlığına yönelik tavırlarının nasıl olacağının bilinmemesi FED'in sürdürdüğü politikalara desteğin olup olmayacağı sorusunu yanıtsız bırakıyor.