Diyanet İşleri Başkanlığı Olağanüstü Din Şurası
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu salondan ilan ediyorum, şu saatten sonra, Pensilvanya’daki şarlatanın, terörist başının hezeyanlarına kulak vermeye devam eden herkes başına gelecekleri peşinen kabul etmiş demektir." dedi.
Erdoğan, Bilkent Otel'de düzenlenen Diyanet İşleri Başkanlığı Olağanüstü Din Şurası'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-25 Aralık sürecinden sonra özellikle yargıda önlemler sayesinde, FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin, çok daha büyük tehdit olarak ortaya çıkmasının önlendiğini ifade etti.
"Her şeye rağmen bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin." diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Peygamberimizin ifadesiyle, 'Müslüman başına sevinecek hal geldiğinde hamdeden, sıkıntı geldiğinde de sabreden' kişidir. Çünkü onun için böylesi hayırlıdır. 15 Temmuz milletçe maruz kaldığımız yakın tarihimizin en büyük sıkıntılarından biriydi. 79 milyon hep birlikte, sabırla, cesaretle, metanetle, dirayetle yürüttüğümüz mücadele sayesinde hamd olsun bu sıkıntıyı def ettik. Hiç şüphesiz 15 Temmuz gecesi ne kadar kara başlamışsa sabahı da o derece aydınlık sonuçlanmıştır. Artık bir yandan ülkemize, milletimize yönelen bu hain saldırının müsebbiplerinden hesap sorma, bir yandan da muhasebe yapma zamanıdır."
-"Darbeler tarihi bu milleti farklı yazacak"
"Bir tane sözde profesör müsveddesi diyor ya, 'çıkmaz millet sokağa, öyle zannedildiği gibi filan değil' diyor ama onlar bu milleti tanımamış." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Onlar bu milletin ruhuyla özdeş olmamış ama ben milletime inanmıştım, milletime inandığım için de milletimi meydanlara, hava limanlarına davet etmiştim. Fakat Rodos Adası’na giderek değil, farklı yerlere giderek değil sizin içinizde olacağım demiştim. Ben de geliyorum demiştim ve elhamdülillah İstanbul Atatürk Havalimanına indiğimizde de aprona, terminalin önüne on binlerce insanın nasıl yığıldığı, 3 saat içinde nasıl toplandığını görmüştüm. Bu millet büyük millet. Bu millet elhamdülillah imanı hakikaten güçlü bir millet. Örneğini görmüyorum ve darbeler tarihi bu milleti farklı yazacak, farklı anlatacak çünkü böyle silahlar, F-16’lar, F-4’ler, tanklar yürüyecek, elinde bayrağıyla ona karşı duracak bir millet. Başka yerde yok böyle bir millet."
Bazılarının, terör örgütü FETÖ ile PKK'yı özdeş hale getirdiğine işaret eden Erdoğan, "Ne alakası var? PKK terör örgütünün elinde doğru dürüst silah bile yok ama bu FETÖ, Fetullahçı Terör Örgütü milletin vergileriyle alınmış olan bu F-16’larla F-4’lerle, tanklarla, toplarla helikopterle milletine, evet kurşun yağdırıyor, bomba yağdırıyor. Yeri geldiği zaman zaten beraberler. PYD ile de beraberler. Biz bunları seçimlerde yaşadık. Onların seçim karargahlarında nasıl onlarla beraber olduklarını hele hele zaten giyimleriyle de kuşamlarıyla da biliyoruz ama bakıyorsunuz sırtlarını bize dönerek onların seçim karargahlarında onlarla beraber olduklarını zaten görüyoruz. Biliyorduk. Tanıyoruz bunları. Nerede, kiminle nasıl hareket edecekleri belliydi." şeklinde konuştu.
-"Bu salondan ilan ediyorum..."
Yaşanan hukuk skandalları, şantajlar ve son olarak 15 Temmuz'daki vahşete dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Fakat bu yapının mensuplarının, 17-25 Aralık'ta yaşanan hukuk ve emniyet skandallarına aradan geçen zaman içinde ortaya dökülen haksızlıklara, adaletsizliklere, şantajlara, bin bir çeşit rezalete 15 Temmuz’da şahit oldukları vahşete rağmen orada kalmaya devam etmelerinin artık hiçbir izahı, hiçbir mazereti kalmamıştır. Kardeşlerim, Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de, ‘ne yaptıklarının farkında olmayan bozguncuların kendilerine 'ıslah ediciler' dediğini söylüyor. Bunların durumu da işte aynen böyle. Bu salondan ilan ediyorum, şu saatten sonra, Pensilvanya’daki şarlatanın, terörist başının hezeyanlarına kulak vermeye devam eden herkes başına gelecekleri peşinen kabul etmiş demektir."
-"Yüzlerine tükürseniz ‘yağmur yağdı’ diyen insanlar"
Erdoğan, FETÖ mensuplarının en önemli özelliğinin tedbir ve takiyye olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
"Tedbir ve takiyye adı altında iki yüzlülüğü, yalanı, riyayı sürekli maskeyle dolaşmayı, ruhsuzluğu mensuplarının karakteri haline dönüştürmüş olmasıdır. Afedersiniz yüzlerine tükürseniz ‘yağmur yağdı’ diyen en kutsallarına sövseniz sükut eden kendi aile mahremiyetlerine saygısı olmayan bu insanların sapkın davaları dinleri haline dönüşmüştür. Halbuki din tektir ve o dinin emrettiği bir mümin profili vardır. Hangi dava insanı, mensubu olduğu dinin emirlerini bakınız ihmal demiyorum, inkara götürebilir. Bir ihanet şebekesinin dini motifleri kullanıyor olması onu aklamaya, masum göstermeye yeterli olabilir mi? Dünyadaki tüm sapkınlar kendi inançlarında inanın samimidir. Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarının bu yapıya bağlılıklarından samimi olmaları kendine söylenen her şeyi sorgulamaksızın kabul etmeleri onların haklılığı değil itikadi olarak yanlış yolda olduklarını gösterir. Kuran-ı Kerim’de onlarca defa aklımızı kullanmamız emrediliyor. Hiç akletmez misiniz, düşünmez misiniz, hep bunlar bize emrediliyor. Aklını ve iradesini Allah'a değil bir faniye üstelik de Amerika’da yaşayan bir faniye ipotek eden kişi, dönüp kendini sorgulamıyorsa artık onun için yapacak bir şey kalmamıştır. Madem ki sevdiklerimizle haşrolunacağız öyleyse herkes kendi yolunda gitmekte serbesttir."
İkaz görevini yıllardır yerine getirdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz ikaz görevimizi yıllardır yerine getirdik. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet diye de bunu tanımladık, tarif ettik. Bundan sonra artık tabanı ibadet de bile çekinmeye başlıyorum. Niye? Çünkü o görevi yerine getirmekte bile endişe edenler var. Niye? Çünkü aklını, vicdanını, her şeyini böyle bir şarlatana ipotek etmiş insandan, kusura bakmasınlar az önce söylediğim Rabbimizin, 'akletmez misiniz, düşünmez misiniz' hükmü gereğince artık orada da ben soru işaretiyle şüpheyle bakıyorum."
(Sürecek)