AK Parti 9. Geleneksel Büyükelçiler İftarı

27 Haziran 2016 Pazartesi

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Etrafımızda her zaman barış, huzur ve istikrarı görmek istiyoruz. Komşularıyla ilişkilerine de Türkiye hep bu açıdan bakmıştır. Bu bakımdan biz sınırlarımızda ne terör ne de tek yanlı oldubittilere asla rıza göstermeyiz." dedi.

Yıldırım, partisinin genel merkezinde düzenlenen AK Parti 9. Geleneksel Büyükelçiler İftarı'nda, ramazan ayının dünyadaki 2 milyara yakın Müslüman için yılın en önemli ve mukaddes zamanı olduğunu belirtti.

Ramazanın aynı zamanda yardımlaşmanın, dayanışmanın en güzel örneklerini de beraberinde getiren müstesna bir ay olduğunu dile getiren Yıldırım, barış, huzur ve kardeşlik mesajlarına dünya genelinde büyük ihtiyaç duyulan bir dönemden geçildiğine işaret etti.

Bu akşam olduğu gibi farklı dinlere, kültürlere mensup insanların bir araya gelmelerine, birbirlerini daha iyi tanımalarına, anlamalarına her zamankinden daha fazla bugünlerde ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Günümüzde küresel çözüm gerektiren insani krizler katlanarak büyüyor, özellikle yakın coğrafyamızda zor bir dönemden geçiyoruz. Türkiye'deki terörle mücadele başta olmak üzere Suriye'de devam eden iç savaş beşinci yılını doldurmuş bulunuyor. İnsani acılar her gün büyüyerek katlanıyor." ifadesini kullandı.

- "Suriye'deki felaket tablosu gittikçe daha da kötüleşiyor"

Başbakan Yıldırım, insanların canlarını kurtarmak için her türlü tehlikeye, her türlü zorluğa rağmen evlerinden başka bir bölgeye, başka bir bilinmeze yolculuk yaptıklarına işaret etti. Yıldırım, "Bugün dünyada mültecilerin sayısı 55 milyona ulaştı, onlarca ülkenin nüfusundan fazla. Bu duruma özellikle insanlığın, Birleşmiş Milletlerin çok daha farklı şekilde yaklaşması, insanlık dramının mutlaka çözüme ulaştırılması için bütün ülkeler olarak daha fazla gayret göstermemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Suriye'deki felaket tablosunun gittikçe daha da kötüleştiğine" dikkati çeken Yıldırım, "Yarım milyonu aşan insan, masum, günahsız insan, çocuk, büyük hayatını kaybetti. Ne uğruna kaybetti, anlamsız bir savaş uğruna hayatlarını kaybetti ve milyonlarcası yerlerinden, memleketlerinden oldu. Türkiye baştan beri Suriye'de gerçek bir siyasi çözümü hep savunageldi ve savunmaya da bundan böyle devam edeceğiz." dedi.

- "Bunun mevcut yönetimle olmayacağı aşikar"

30 Haziran 2012 tarihli Cenevre Bildirisi temelinde bir siyasi çözümün daha fazla ölümler olmadan, zaman kaybetmeden hayata geçirilmesinin artık zorunlu hale geldiğinin altını çizen Yıldırım, "Tabii bunun mevcut yönetimle olmayacağı aşikardır. Türkiye, dostluk çemberini bütün insanlığı kuşatacak kadar genişletmek ister. Etrafımızda her zaman barış, huzur ve istikrarı görmek istiyoruz. Komşularıyla ilişkilerine de Türkiye hep bu açıdan bakmıştır. Bu bakımdan biz sınırlarımızda ne terör ne de tek yanlı oldubittilere asla rıza göstermeyiz. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Suriye halkının ve onların haklı mücadelesinin yanında durmaya devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, bölgede barış ve istikrarın tesisi bakımından kilit konumda olan ülkelerden Irak'ın, etnik ve mezhepsel çeşitliliğiyle Ortadoğu'nun bir model ülkesi olduğunu söyledi.

"Dost ve kardeş Irak'ın bu etnik ve mezhepsel zenginliğini muhafaza etmesi, toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini koruması dış politikamızın önemli hedeflerinden birisidir." diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aramızda tarihi, kültürel, ekonomik ve sosyal açıdan koparılmaz bağlar bulunan Irak'ın güvenlik ve refahı, Türkiye'nin güvenliği ve refahı kadar önemlidir. Ülkemiz, Irak'ın DAEŞ, PKK ve PYD gibi terör örgütlerini yenerek, kalıcı güvenlik tesis etmek için elinden gelen desteği vermeyi sürdürecektir. Bu vesileyle Ankara'ya gelerek görevine başlayan Irak Büyükelçisi Hisham Ali Akbar İbrahim Al-Alawi'ye siz değerli büyükelçiler huzurunda teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum. Sayın Büyükelçi'nin görevini en iyi şekilde yerine getirmesi için her türlü desteği, bölge ülkelerinin Ankara'daki tüm büyükelçilerine olduğu gibi kendisine de vereceğiz."

- "Tarihin akışının değiştiği önemli bir dönemde ülkemizde görev yapıyorsunuz"

Yıldırım iftara katılanlara, "Değerli konuklar, tarihin akışının değiştiği önemli bir dönemde ülkemizde görev yapıyorsunuz. Türkiye'nin ne denli kararlılıkla insani vazifeler üstlendiğine her gün şahit oluyorsunuz." diye seslendi.

Türkiye'nin Suriye'deki insani krizin başından itibaren din ve etnik köken ayrımı yapmaksızın açık kapı politikası izlediğini anımsatan Yıldırım, 3 milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin rakamlarına göre "dünyada en fazla mülteci barındıran ülke" konumunda olduğuna işaret etti.

Türkiye'nin dünyadaki birçok ülkenin nüfusundan daha fazla Suriyeli'yi misafir ettiğini, onlarla ekmeğini paylaştığını belirten Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bu yükün paylaşılması bütün dünya ülkelerinin asli görevlerindendir. Özellikle Avrupa Birliği ve ABD bu yükü paylaşma konusunda daha fazla gayret göstermelidir. Çifte standartlarla daha fazla yol alamayız. Ülkemizdeki Suriyelilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi hususunda hükümet olarak gerekli tüm adımları atıyoruz. Bu alanda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. Eğitimden sağlığa, meslek edindirmeden yaşam şartlarının iyileştirilmesine kadar birçok işleri büyük bir kararlılıkla, büyük bir istekle yapmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede Suriyelilere çalışma hakkı tanıdık. Ülkemizde bulunan Suriyeliler için vicdani sorumluluk gereği yaptığımız bugüne kadarki harcamalar 11 milyar doları buldu. Helali hoş olsun. İnsan yaşatmak her şeyin önünde gelir. Bizim bir ilkemiz var, 'insanı yaşat ki devlet yaşasın.' İşte bunun için biz kültürümüzden, geçmişimizden aldığımız bu hasletimizi evimizde ekmeğimizi paylaştığımız kardeşlerimize yapmaktan asla ve asla tereddüt göstermiyoruz."

Buna rağmen uluslararası toplumun katkısının sadece 512 milyon dolar olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Suriye'deki insani krizle mücadele etme yükümlülüğü sadece komşu ülkelere havale edilecek bir iş değildir. Uluslararası toplumun sorumluluk ve yükü mutlaka paylaşması gerekiyor. Sorumluluk paylaşması adına atılacak adımlardan birisi, yeniden yerleştirmedir. Daha fazla sayıda ülkenin bu programa dahil olmasını ve Suriyelileri kabul etmesini bekliyoruz. Ayrıca insanların her gün ölüm tehlikesi altında yaşamlarına sebep olan göçün temel nedenlerine yönelik gerçekçi tedbirleri alma zamanı gelmiştir." diye konuştu.

(Sürecek)