TBMM Mülteci Hakları Alt Komisyonu Başkanı Uslu:
TBMM (AA) - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Mülteci Hakları Alt Komisyonu Başkanı Atay Uslu, sığınmacı hareketlerini düzenleyen Cenevre Sözleşmesinin günümüzde yetersiz kaldığını belirterek, "Afrika'dan, İtalya'ya, Fransa'ya geçmek isteyen çok sayıda sığınmacı var. Son 5 ayda yalnızca bu bölgede 2 bin 500 sığınmacı hayatını kaybetmiş. Neredeyse Akdeniz bugün dünyanın en büyük mezarlığı. İşte bu ölümlerin engellenmesi için yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var." dedi.
Uslu, Fransız Senatosu üyelerinden oluşan heyeti kabulü sırasında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin şu anda dünyanın en çok sığınmacı barındıran ülkesi olduğunu ifade ederek, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bugüne kadar ve Suriye'deki krize kadar 1,7 milyon sığınmacıyı kabul ettiğini anımsatarak, krizden sonra ise yaklaşık 2,8 milyon Suriyeli'nin Türkiye'ye sığındığını aktardı.
Son 5 yılda kabul edilen toplam sığınmacı sayısının 3 milyonu geçtiğine işaret eden Uslu, "Bu, Türkiye nüfusunun yüzde 4'ü demektir. Yani Avrupa aynı rakamda mülteci kabul etseydi yaklaşık olarak 5 yılda 30 milyon sığınmacı kabul etmiş olacaktı, aynı orana vurursak." değerlendirmesinde bulundu.
Uslu, il nüfusu kadar sığınmacıya ev sahipliği yapan Kilis'te ise Paris'te yaşayan Fransızlar kadar sığınmacının yaşadığını vurgulayarak, Türkiye'nin, Suriye konusunda baştan beri bir açık kapı politikası uyguladığını bildirdi.
Suriyeli sığınmacılara verilen hizmetleri anlatan Uslu, Suriyelilere beş yıl içinde 20 milyona yakın poliklinik hizmeti verildiğini, şu anda 350 bin Suriyeli çocuğun eğitime devam ettiğini, 100 bin Suriyelinin meslek edinme sertifikası aldığını, ocak ayından itibaren bu kişilere çalışma izni geldiğini belirtti.
Türkiye'de 165 bin Suriyeli bebeğin dünyaya geldiğine değinen Uslu, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar için şu ana kadar 11 milyar dolarlık faturalı harcama yaptığını, ancak maliyetin 20 milyar doları geçtiğini vurguladı.
Uslu, "Biz tabii bunu, vicdani, hukuki, tarihi ve insani bir görev olarak görüyoruz. Bunu devlet olarak böyle görüyoruz, ancak toplum olarak da böyle görüyoruz. Eğer toplum bunu böyle kabullenmeseydi yabancı düşmanlığı ve ötekileştirme Türkiye'de büyürdü." ifadesini kullandı.
Atay Uslu, Avrupa'daki yabancı düşmanlığının yükselmesinden, sınırların jiletli tel örgülerle kapatılmasından, sığınmacı evlerine yapılan saldırıdan ve bazı siyasilerin mültecilere ilişkin sözlerinden kaygı duyduklarını dile getirdi.
Uslu, Türkiye ve AB arasındaki geri kabul anlaşmasının olumlu sonuçlar verdiğini, geçen yıl her gün ortalama 10 bin kişinin Ege'den Avrupa'ya geçmeye çalıştığını, şimdi ise bu sayının günde 50'ye kadar düştüğünü ve artık Ege'de neredeyse ölümlerin hiç yaşanmadığına değindi.
Sığınmacı sorununun bir insanlık sorunu olduğunu ve bu kapsamdaki külfetin paylaşılmasını isteyen Uslu, bu kapsamdaki yardımın tamamının sığınmacılar için kullanılacağını belirtti.
Uslu, "Ben de AB'nin bir değerler bütünü olduğuna inanıyorum. Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesi önümüzdeki yüzyılda hem barışı kuvvetlendirecektir, hem de refahı artıracaktır. Bu bütünleşme yalnızca bizim, ortaklarımızın değil, tüm coğrafyadaki barışı ve refahı artıracaktır." diye konuştu.
Sığınmacı hareketlerinin, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesine göre düzenlendiğini ve dizayn edildiğine dikkati çeken Uslu, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla bu sözleşme şu ana kadar bazı önemli görevleri yerine getirdi, insani dramlara engel oldu. Ama 65 milyon sığınmacının olduğu dünyada artık sığınmacı hareketlerini yönetmekte yetersiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü görüyorsunuz, Akdeniz'de ölümler devam ediyor. Afrika'dan, İtalya'ya, Fransa'ya geçmek isteyen çok sayıda sığınmacı var. Son 5 ayda yalnızca bu bölgede 2 bin 500 sığınmacı hayatını kaybetmiş. Neredeyse Akdeniz bugün dünyanın en büyük mezarlığı. İşte bu ölümlerin engellenmesi için yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var. Yine entegrasyon ilkeleri çok belirlenmediği için asimilasyona kayan uygulamalar oluyor farklı ülkelerde. Sığınmacı sürecini, entegrasyon ilkelerini ve beraberinde külfet paylaşımını düzenleyecek yeni bir uluslararası sözleşme yapma zamanının geldiğini düşünüyorum. Uluslararası anlamda böyle bir inisiyatif başlatmak için çalışma yapıyoruz, bu konuda sizden destek bekliyoruz."
Fransız heyeti başkanı, Kuzey Bölgesi Senatörü Jacques Legendre ise ülkesinin, Suriye'nin yaşadığı sorunları ve bunun başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere ne tür zorluklar doğurduğunu da gördüğünü söyledi.
AB'nin de bu konuyla ilgili olduğunu düşündüklerini ve bu kapsamda Türkiye ile mülteciler konusunda diyalog halinde olmasını doğal karşıladıklarını anlatan Legendre, ziyaretleri sırasında Türkiye ve AB arasındaki geri kabul anlaşmasının nasıl uygulanabileceğine dair gözlemler edinmek istediklerini aktardı.
Anlaşmanın arkasında milyonlarca insanın kaderinin söz konusu olduğunu belirten Legendre, Türkiye'nin göçmenler lehine yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi almayı amaçladıklarını kaydetti.