Beyazıt Ramazan Sohbetleri

21 Haziran 2016 Salı

İSTANBUL (AA) - Türkiye Diyanet Vakfınca düzenlenen "Beyazıt Ramazan Sohbetleri"ne yazar Dr. Necdet Subaşı konuk oldu.

Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde gerçekleşen söyleşide, Subaşı, ilahiyat mezunu olduğunu, son zamanlarda edebiyatla ilgilendiğini belirterek başladığı konuşmasında "Yeni Türkiye'de Din Kavramı" konusunu ele aldı.

Dr. Subaşı, şunları söyledi:

"Ben yeni Türkiye'de din kavramı dediğimizde eski Türkiye'den bahsetmiyor, AK Parti'nin devleti yönetmeye başladığı dönemden bahsediyorum. Alman bilim adamı Gotthard Jaschke'nin 'Yeni Türkiye'de İslamlık' diye bir kitabı var, 'Yeni Türkiye' derken Osmanlı ile arayı açmış, kendisini yeniden biçimlendiren bir devlet düzeneğinin din politikalarını ele alıyor, önemli kitap. Dine müdahaleyi falan anlatan, cumhuriyetin erken dönem pratiklerini anlamaya çalışan, emek verilmiş bir kitap."

"Tek parti" dönemindeki dini hareketler konusunda Türkiyeli yazarların biraz ezberden gittiği düşüncesini paylaşan Subaşı, Alman yazarın kitabında konunun geniş bir şekilde ele alındığını kaydetti.

Subaşı, Türkiye'de erken cumhuriyet döneminin gereken şekilde yazılmadığı görüşünü dile getirerek, şunları ifade etti:

"Genel geçer kanıya göre, 'tek parti' döneminde Türkiye'de din ciddi anlamda köşeye sıkıştırılmış ve onunla idare edilmesi istenmiştir. Keşke romancılarımız, erken cumhuriyet dönemini, o günlerde yaşananları anlatan kitaplar yazsalar. Sadece Rasim Özdenören'in 'Gül Yetiştiren Adam' kitabı var örnek olarak. Keşke, o dönemlerde yaşayan Elmalılı Hamdi Yazır gibi isimlerin hayatı üzerinden romanlar yazılsa."

Bugünkü "Yeni Türkiye"nin, sosyolojik harita içerisinde kendisine yer açmaya çalışanlar tarafından oluşturulduğunu vurgulayan Subaşı, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Kısaca, iki 'Yeni Türkiye' var, birincisi Cumhuriyetin kuruluş dönemini, ikincisi Sayın Cumhurbaşkanımızın dönemini ifade ediyor. Birinde tasfiye vardı, birinde takviye. Birinde göz ardı etme vardı, birinde göz önüne çıkartma. Birinde baskı, yok etme vardı, şimdiyse tam tersi."

Necdet Subaşı, dinin bugünkü insan ilişkilerine, edebiyata, sanata, duygulara ne ölçüde sızdığını konuşmak gerektiğine vurgu yaparak, "Bugün din ürettiğimiz edebiyatın neresinde duruyor? Batıyor mu, çok şiirsel mi? Bana göre batıyor. Çok yapay bir argümanla karşılaşıyoruz. Çankaya romanında anlatılan kemalist örüntü ile bugün yazarların anlattığı İslam çok farklı mı? Bunlar konuşulmalı." ifadesini kullandı.

Dinin Anadolu'nun her yerinde kendisini gösterdiği görüşünü savunan Subaşı, insanların eylemlerine, düşüncelerine meşruiyet kazandırdığını, inançlı bir kişinin bir şey yapmadan önce, yapacağı hareketin inancına uygun olup, olmadığına göre karar verdiğini dile getirdi.

Subaşı, insanların tercihlerini din üzerinden konuşmaları gerektiğine değinerek, şu açıklamayı yaptı:

"Mesela, siyasi olarak Türkiye'nin Doğu bölgesinde, politik olarak karşı görüşün temsilcisi hocalar var. O hocaları orada tutan şey muhtemelen tercih ettikleri konuda, din üzerinden konuyu düşünmeden, dinle irtibatlarının kesilmesi neticesinde karşı görüşü temsil ediyorlar."