BESD-BİR DER Başkanı Koca:

28 Mayıs 2016 Cumartesi

BOLU (AA) - Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR DER) Başkanı Sait Koca, Türkiye'de kişi başına et tüketiminin yüzde 60'ından fazlasını kanatlı etinin oluşturduğunu söyledi.

Koca, bir beyaz et firmasınca Abant'ta düzenlediği basın toplantısında, piliç eti sektörü hakkında bilgi verdi.

Piliç eti sektörünün Türk halkının dengeli beslenmesine çok önemli katkılar sağladığını anlatan Koca, kırmızı et üretiminin yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan açığın piliç etiyle karşılandığını belirtti.

Koca, Türkiye'de piliç eti üretiminin artmasıyla ithal et getirilmesi riskinin azaldığını vurgulayarak, "Kırmızı et ithalatı bugünkü rakamların çok üzerinde olacak, fiyat rekabeti sağlanamayacağı için belki de kırmızı ette üretim bitecek ve tamamen dışa bağlı konuma geçilecekti. Beyaz et üzerinde oynanan oyunlarda da bu gerçeği göz ardı etmemek gerekmektedir." diye konuştu.

Türkiye ve dünyadaki beyaz et tüketimi hakkında da bilgi veren Koca, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin kişi başına et tüketimi gelişmiş ülkelerin çok gerisindedir. Avrupa Birliğindeki et tüketimi Türkiye'nin iki katından fazladır. ABD de ise 3 katından fazladır. Türkiye kişi başına et tüketiminin yüzde 60'ından fazlası kanatlı etidir. Bu durum gelecek yıllarda da sürecektir. Türkiye kanatlı eti tüketiminde en büyük payı piliç eti almaktadır. Suudi Arabistan'daki kişi başına piliç eti tüketiminin 52 kilogram olduğunu söylersem ne kadar yol almamız gerektiği ortaya çıkar."

-"Mısır ihtiyacımızı yurt içinden karşılıyoruz"

Piliç eti üretiminde kullanılan yem ve ham maddelere de değinen Koca, şöyle devam etti:

"En fazla kullandığımız ham madde mısır. Mısır ihtiyacımızı yurt içinden karşılıyoruz. Bu bağlamda mısır üreticisini ciddi olarak finanse ediyoruz. Bununla ilgili olarak yakınmıyoruz, tam tersi olarak verdiğimiz bu destekten ötürü mutluluk duyuyoruz. Mısırdan sonra kullandığımız diğer önemli ham madde grubu yağlı tohumlar ve küspeleri. Burada da ağırlık soya fasulyesi ve küspesinde. Bu ham maddelerde ise tamamen dışa bağımlıyız. Dünya pazarlarında var olan ürünü, dünya fiyatları ile almak zorunda kalıyoruz. İthalatta yaşanabilecek sıkıntı riskini dikkate alarak bu ürünler için de ciddi stoklar oluşturmak zorunda kalıyoruz."

Koca, Türkiye'de GDO'lu ürünlerin en çok tartışılan konulardan biri olduğuna işaret ederek, "Şimdi, bu soya fasulyesinin GDO'lu olup olmadığını sorguladığınızı düşünüyorum. Cevabım, evet. Önemli bir kısmı GDO'lu. Zira dünyada ticarete arz edilen soya fasulyelerinin yüzde 90'ından fazlası GDO'lu. Biz de bu dünyada yaşadığımıza ve ithalat yapmak zorunda olduğumuza göre farklı bir durum beklemek yanlış olur. Tersini söylemek ise yalan olur." ifadelerini kullandı.