İstanbul Modern'in "Müzeler Konuşuyor" serisi
İSTANBUL (AA) - İstanbul Modern'in 2012'de başlattığı "Müzeler Konuşuyor" serisi kapsamında, Köln’deki Ludwig Müzesi Direktörü Dr. Yilmaz Dziewior, Almanya’daki müze ve sanat kurumu modellerini ele aldı.
İstanbul Modern'de gerçekleştirilen etkinlikte konuşan Dziewior, 1976’da açılan ve Almanya’nın önde gelen koleksiyonlarından bazılarına ev sahipliği yapan Ludwig Müzesi’ndeki küratöryel pratiğini “kurumsal eleştiri” ve “yerel ile küreselin çok disiplinli ilişkisi” üzerinden ele aldı.
Dziewior, babasının Türk olduğunu belirterek, "Türkçe konuşamadığım için üzgünüm. İstanbul'a düzenli olarak gelmeye çalışıyorum. Benim için ilginç bir deneyim oluyor buraya gelmek. Adımın Yılmaz olduğunu öğrenen herkes benimle Türkçe konuşmaya çalışıyor." dedi.
Almanya'daki sanat sisteminin üç farklı grupta ele alınabileceğini kaydeden Dziewior, şunları kaydetti:
"Hamburg gibi çeşitli şehirlerde sanat dernekleri uluslararası programlar yapar. Küçük şehirlerde de bu sanat dernekleri vardır. Aydınlanma hareketinin bir parçasıdırlar. Bunu kim icat etti? Vatandaşlar. Vatandaşlar kendilerini eğitmek istiyorlardı, aynı şekilde hayatı paylaştıkları diğer insanların da eğitilmesini istiyorlardı ve bir araya gelerek dolayısıyla konferanslar, sergiler açtılar ve sanatı eğitim için bir araç olarak ele aldılar."
Dr. Yilmaz Dziewior, kurulan sanat derneklerinin Almanya'nın birleşmesinde önemli rol oynadığını aktararak, genç sanatçıların kendilerine yer bulması açısından da oldukça faal olduklarını ifade etti.
İkinci grubun sergi salonları olduğunu vurgulayan Dziewior, "Sergi salonları biraz daha büyük mekanlardır. Sanat dernekleri tarafından desteklenirler fakat toplumda adını daha fazla duyurmuş sanatçılara kapılarını açarlar. Bu şekilde basit bir ayrım benim yaptığım, daha çok iç içe de bunlara bakmak lazım." diye konuştu.
Dziewior, üçüncü grubun müzeler olduğunu dile getirerek, müzelerin de genç sanatçılara açık mekanlar olduğunu belirtti.
"Sanat derneklerinin üyeleri aynı zamanda birbirlerinin koleksiyonlarını müze kurumlarına bağışladılar." diyen Yilmaz Dziewior, Almanya sanat gruplarının karışık gibi göründüğü halde düzenli bir sistem içinde ilerlediğini dile getirdi.
Dziewior, müzelerin de üyeleri olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Özellikle 1990'lardan bu yana çağdaş sanata da ilgi gösteriliyor. Genellikle koleksiyonla çalışan müzeler çeşitli projeleri ihdas ettiler kendi koleksiyonları dışında. Sanat gruplarının bütün kategorileri birbiriyle iç içe ilerliyor. Karmaşık diyemiyoruz. Ben her üç kategoride çalıştım. Avusturya'da da çalıştım, şu anda da Köln'deki müzenin yöneticisiyim ve Almanya'da yaşanan değişimlere birebir şahit oldum."
Berlin'de doğduğunu, çalıştığı kurumlarda Türk ismini görenlerin kendisine "Nerelisin?" diye sorduğunu ve kültürel aidiyetiyle ilgili sorularla karşılaştığını anlatan Dziewior, kültürel kimlik sorununu bizzat yaşadığını ifade etti.
Bağ kurabildiği bir yolun da çağdaş sanat olduğunu vurgulayan Dziewior, şöyle konuştu:
"Bildiğiniz gibi çağdaş sanatın bu tür durumlarda ciddi eğilimler var. Kültürel kimlik meselesi İstanbul bienallerinde de her zaman karşımıza çıktı, özellikle son bienalde. Bence burada yaşayan, oturan herkesin kendi arka planlarıyla ilgili, geldiği, mensup olduğu sosyal sınıf açısından farklı farklı deneyimleri var. Zaten bunu düşündüğümüz zaman bunun önemini görürüz. Ben sadece görsel sanatla değil, sanatın algılanması üzerinde de durdum. Mimari, tiyatro, müzik bütün bu sanatların hepsi beni etkilemiştir ve hepsi kendini ifade biçimidir. Birlikte çalıştığım sanatçıların hepsi başka bir sanatla yakından ilgilidir."
Kültürel kimliğin ve disiplinlerarası yaklaşımın çok önemli olduğunun altını çizen Dziewior, sözünü ettiği disiplinlerarası yaklaşımın ötesinde durumsal yaklaşım denilen bir üçüncü boyut daha olduğunu söyledi.
Dziewior, sözlerini, durumsal pratikler üzerine düşünmek gerektiğine de işaret ederek, "Sanatın içinde bir alanda iş yapıyorsanız, sanat dalını ilgilendiren her şeyi düşünmek, analiz etmek, hangi sanat alanında çalıştığınızın ve bunun diğerleriyle ilişkisinin farkında olmak gerekiyor." diye tamamladı.
İstanbul Modern’in dünyada öncü rol üstlenen müzelerin yöneticilerini Türkiye'den izleyicilerle buluşturarak güncel müzecilik alanında yeni bir bilgi paylaşım ağı ve iletişim platformu yaratan programı "Müzeler Konuşuyor" daha önce de ABD ve Birleşik Krallık’tan temsilcileri ağırlamıştı.