CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (1)
MERSİN (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adaletin kutup yıldızı görevi gördüğünü, yargının tarafsız ve bağımsız olması gerektiğini belirterek, "Bir yargıcın siyasi kimliği öne çıkıyorsa o yargıç, yargıç değildir. Yargıç kimliğini taşıyamaz. O, emir ve talimat alan kişi değildir. Yargısı bağımsız ve tarafsız olmayan bir ülkede siz demokrasiyi sağlayamazsınız, yoktur demokrasi." dedi.
Kılıçdaroğlu, Yenişehir Kültür Merkezi'nde düzenlenen "STK'lar Konuşuyor CHP Dinliyor" adlı toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşadığını savunarak, bu sorunların çözümü için ortak hareket edilmesi gerektiğini belirtti.
Ortak, geniş bir paydada buluşulup sorunun çözümü için çaba sarf edilmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bir toplumu ahlaki yapısının saygın kıldığını, ahlakta yozlaşma olması halinde toplumun kendi içinde ve dünyada saygınlığını kaybedeceğini ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, hırsızlık yapmanın suç ve ayıp olduğunu vurgulayarak, değerlerin bir kısmının kaybedildiğini, yolsuzluk yapanların sürekli yükseldiği, ahlaklı insanların da toplumdan dışlandığı bir sürecin yaşandığını savundu.
Türkiye'nin dünyada saygınlığını büyük ölçüde kaybettiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, bu nedenle ortak payda sağlayarak yeni bir hareket başlatmak istediklerini kaydetti.
- Yargı bağımsızlığı
Kılıçdaroğlu, "Ben istediğimi yaparım, madem yeterli oyu aldım herkes bana uymak zorundadır" şeklindeki sistemin dayatıldığı bir durumun yaşatıldığını öne sürerek, "Herkesi susturacağım, medyayı susturacağım, yargı sadece benim istediğim kararları alacak" anlayışı olan bir demokrasinin kabul edilemeyeceğini bildirdi.
Kendisini Müslüman kimliğiyle tanıtan bir siyasi partinin adaletsizliği topluma dayattığını kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, din insanlarının da bunu sorgulaması gerektiğini hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, adaletin kutup yıldızı görevi gördüğünü, yargının tarafsız ve bağımsız olması gerektiğini vurgulayarak, "Bir yargıcın siyasi kimliği öne çıkıyorsa o yargıç, yargıç değildir. Yargıç kimliğini taşıyamaz. O, emir ve talimat alan kişi değildir. Yargısı bağımsız ve tarafsız olmayan bir ülkede siz demokrasiyi sağlayamazsınız, yoktur demokrasi." dedi.
Yargının bağımsız ve tarafsız olması için ortak görüş sağlanmasını isteyen Kılıçdaroğlu, yargının üzerindeki siyasal baskıların tamamen kaldırılması gerektiğini vurguladı.
- Medya özgürlüğü
Medyası özgür olmayan bir toplumun da özgür olamayacağını, medyaya getirilen yasaklarla sorun çözülemeyeceğini, medya özgürlüğü konusunda 149. sırada bulunulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Bir kişinin arzusu üzerine gazete kapatılıp, bir kişinin arzusu üzerine televizyonlar karartılırsa o ülkede demokrasi yoktur. Medya özgürlüğü hem benim için hem de bir başkası için geçerlidir." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, medyanın halkın gözü, kulağı ve sesi olması gerektiğine vurgu yaparak, Anadolu medyası üzerinde de baskı olduğunu iddia etti.
Milletin vekilini milletin seçmesi gerektiğini bildiren Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Liderler oturup, 'Ben milletvekillerinin adını alt alta yazayım siz de gelin oy verin, oy vermezseniz de size ceza yazacağım...' Bunun adı demokrasi, yok öyle bir şey. CHP'nin yaptığı gibi ve bundan sonra da yapacağı gibi ön seçimle milletvekilleri seçilmeli ve parlamentoya gelmeli."
Darbe yasaları değişmedikçe Türkiye'de sağlıklı bir demokrasinin oluşturulamayacağına işaret ederek, 12 Eylül döneminde çıkarılan yasalar düzeltilmedikçe anayasanın gerçek anlamda işlevini yerine getiremeyeceğini anlatan Kılıçdaroğlu, yüzde 10 seçim barajının dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığını, yüzde 1 oy alan partinin genel başkanının da Meclise gelmesi gerektiğini, parlamentoya milletin iradesinin tam yansıması gerektiğini, yüzde 10 seçim barajının da askeri darbe döneminde getirildiğini anlattı.
- "Düşünceler özgürce ifade edilebilmeli"
"İnadına demokrasi diyoruz ve darbeye de inadına karşıyız. Bunu herkesin bilmesini istiyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Düşünceyi açıklama özgürlüğü Türkiye'nin en temel sorunlarından birisidir. Bir insanın düşüncesini beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama insanlar düşüncelerini özgürce açıklayabilmeli. Düşünceye yasak getirdiğiniz andan itibaren o ülkenin büyüme, gelişme şansı, saygı duyulma şansı kocaman bir sıfırdır. Farklı düşünebilir insanlar. Düşünceler özgürce ifade edilebilmeli. Akademisyenler bildiri yayınlamışlardı. Vay sen misin bildiri yayınlayan. Nereye, doğru hapishaneye. Bütün dünya güldü, dünyaya kendimizi rezil ediyoruz. Beğenmezsin kardeşim, eleştirirsin sende. 'Ben bu düşünceye katılmıyorum' dersin. Benim de katılmadığın yerler var ama sonuçta bir insan düşüncesini özgürce açıklayabilmelidir. Demokrasiyse işin özü budur."
Kemal Kılıçdaroğlu, bugün için aykırı gelen bazı düşüncelerin bir süre sonra kabul edilen düşüncelere dönüşebildiğini aktararak, üniversitelerin her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı kurumlar haline dönüştürülmemesi halinde Türkiye'nin büyüme ve gelişme şansı olmadığını sözlerine ekledi.
(Sürecek)