Adalet Bakanı Bozdağ, Trabzon'da: (1)
TRABZON (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Hiçbir milletvekili 'benim yasama dokunulmazlığım var, dolayısıyla ben her türlü suçu işlerim. Sen bana dokunamazsın' diyemez. Yasama dokunulmazlığının sınırları var." dedi.
Bozdağ, Trabzon'un Akçaabat ilçesi Söğütlü Mahallesi'ndeki bir otelde düzenlenen "e-devlet uygulamaları" (UYAP-SEGBİS) sempozyumundaki konuşmasında, tartışılan yasama dokunulmazlığına değinerek, "Bildiğiniz gibi Anayasa'nın 83. Madde'si yasama dokunulmazlıklarını düzenliyor. Yasama dokunulmazlığı bizim hukukumuzda milletvekilliği dokunulmazlığı gibi algılanmaktadır. Ama anayasaya bakarsınız bu esasında milletvekillerinin değil, yasama görevi yapması nedeniyle yasamanın özgürce çalışabilmesi için tanınmış bir dokunulmazlıktır. Adı üzerinde yasama dokunulmazlığı." diye konuştu.
Yasama dokunulmazlığını sandıkta milletin verdiğini ifade eden Bozdağ, şöyle devam etti:
"Milletvekilliğine binlerce kişi aday oluyor. Onların içerisinden 550'si milletvekili seçilip yasama dokunulmazlığına sahip oluyor. Niçin? Yasama ve denetim görevini özgürce yapsınlar diye. Milletvekilleri yürütmenin, yargının, başka başka güç merkezlerinin etkisinde, baskısında olma endişesi taşımasın, yasamada görevini yapsın diye. Ama yasama dokunulmazlığı bir suç işleme hakkı veren bir düzenleme değildir. Suç işleme hürriyeti de değildir. Hiçbir milletvekili 'benim yasama dokunulmazlığım var, dolayısıyla ben her türlü suçu işlerim, sen bana dokunamazsın' diyemez. Yasama dokunulmazlığın sınırları var. Meclis çalışmalarında reylerinden, görüşlerinden, faaliyetlerinden dolayı, TBMM'de sınırları içerisindeki çalışmalarından dolayı bir kısmı mutlak dokunulmazlık, bir kısmı da onun dışındaki alandaki faaliyetleri kapsayan sınırlı dokunulmazlıktır."
Bakan Bozdağ, "Yasama dokunulmazlığı" diye tartışılan konunun aslında Meclis'in çatısı dışındaki faaliyetleri kapsadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Burada esas amaç suç olmayan konularda milletvekilinin hakkını ve hukukunu korumak, milleti yöneten ve yürüten yürütmeyi etkin şekilde denetlemek. Parlamentodaki yasama ve denetim faaliyetlerini özgürce yönetmek için ortaya konulan bu anlayışı suç işleme hakkı ve hürriyeti olarak hiç kimsenin değerlendirme hakkı yoktur, olamaz da. Dünyanın neresinde milletvekilleri teröristlerin destekçisi olur da 'senin yasama dokunulmazlığın var, sen teröristleri destekleyebilirsin' denilebilir."
Dünyanın hiçbir yerinde milletvekillerinin teröre destek vermesine izin verilmediğini anlatan Bozdağ, "İngiltere'de teröristleri, terör örgütlerini destekleyenlere, terör örgütlerinin sözcülüğünü yaptığını açık şekilde ifade edenlere, teröristlerle arasına mesafe koyamayanlara nasıl bakılıyor? Almanya'da nasıl bakılıyor? Almanya'da herhangi bir milletvekili dese ki 'ben El-Kaide terör örgütünü destekliyorum' orada ne olur? Veya DAEŞ terör örgütünü destekliyorum dese ne olur?" ifadesini kullandı.
Bozdağ, Türkiye'de bir süre önce bazı akademisyenlerin yayımladığı bildiriyi de eleştirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de bir bildiri yayımlandı kıyamet koptu. Türkiye'de PKK terör örgütünü desteklemek için bildiri yayımlayanlara tavsiye ediyorum. Gidin İngiltere'ye, Fransa'ya. Demokratik ülke diyorsunuz ya Almanya'ya gidin. Orada aynı cümleleri DAEŞ ile ilgili destekliyoruz yazın, El-Kaide terör örgütünü destekliyoruz diye bir bildiri yayınlayın bakalım, size bu ifade hürriyetidir, bu akademik hürriyettir diye mi bakacaklar yoksa, 'bu bizim hukukumuz, teröre alkış tutmayı, destek vermeyi düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirmez' deyip oranın savcıları sizin hakkınız da soruşturmamı açacak."
Bakan Bozdağ, yasama dokunulmazlığı tartışmalarına değinerek, "Belçika'da Türk asıllı Belçika vatandaşları milletvekili adayı olmak isterlerse orada diyorlar ki "Ermeni soykırımını tanıyın diye bir beyanname imzalayacaksın'. Bu beyannameyi imzalayan Türk asıllı vatandaşlara milletvekili adayı olma imkanı veriyorlar ama böyle bir beyannameye imzalamayanı milletvekili adayı dahi yapmıyorlar. Bize ders veriyorlar. Siz önce kendinize bakın bakayım. Türkiye'de böyle bir imza yaptıran herhangi bir siyasi parti var mı. Güya Avrupa'nın başkenti sayılır, başkentin olduğu ülkede bunu yapıyorlar." dedi.
Bir süre önce İsveç'te Türk asıllı bir milletvekilinin orada Türkler'in temsilcileri ile bir araya gelip yemek yediği için lince maruz olduğunu ve bir bakanın bakanlıktan istifa etmek zorunda kaldığını aktaran Bozdağ, şu değerlenmelerde bulundu:
"Bu kötü uygulamalar Türkiye'de olsun demiyorum. Ama Türkiye'ye batıyı örnek gösterenlere diyorum ki siz oraya bir bakın, Türkiye'ye bir bakın. Türkiye bu örnekler bakımından oradan daha özgür bir ülkedir. İfade hürriyeti bakımından da daha özgür bir ülkedir. Cumhurbaşkanı'na hakaret konusunda da konuşuyorlar, işte orada olmuyor, burada olmuyor diye. Orada kendi ülkelerin cumhurbaşkanına sinkaflı küfür etmeyi edep ahlak sanan insanlar yok. Cumhurbaşkanına sinkaflı küfür yapın diye kampanyalar yürüten sivil toplum örgüt örgütleri yok. Cumhurbaşkanına sinkaflı küfür yapın diye lobi yapan paralel alçaklar yok. Bölücü terör örgütleri yok, gözü Cumhurbaşkanı'na düşmanlıktan başka hiçbir şeyi görmeyen kendini çok akıllı aydın zanneden karanlıkta yaşayanlar yok. Akıllarına bile gelmiyor bir vatandaş cumhurbaşkanının ölmüş anasına, babasına, eşine, çocuklarına sinkaflı küfür etmek onların aklına bile gelmiyor. 'Böyle bir şey olur mu' diyorlar. Ama Türkiye'ye baktığınızda kampanyalar yürütülüyor. İfade hürriyeti ayrı küfretmek ayrı bir şey. İşte Merkel, Almanya'da yaşanan bir olay üzerine yargılama izni verdi. Neden? O da insan, vicdan sahibi."
Bozdağ, Avrupa'daki tüm ülkelerde cumhurbaşkanına hakaretin suç olduğunu sözlerine ekledi.
(Sürecek)