Bakanlar Kurulu toplantısı

18 Nisan 2016 Pazartesi

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Sorunlarımızı çözmek istiyorsak, sorunlarımızı çözecek yer de TBMM'dir, siyaset alanıdır, mecrasıdır. Siyaset mecrasında Türkiye, bütün 78 milyon vatandaşımızın fikirlerine değer vererek, onların fikirlerini kararlı bir şekilde dinleyerek, siyasette bir çözüm bulur. Terörle bu kadar canhıraş bir şekilde bir beka savaşı, mücadelesi verilirken, hiç kimse tekrar bir şekilde terör örgütüyle müzakere edilmesini beklemesin" dedi.

Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında, Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı devam ederken basın mensuplarına açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.

Bakanlar Kurulu'nda Avrupa Birliği (AB) - Türkiye ilişkilerindeki gelişmelerin de ele alındığını belirten Kurtulmuş, 14 Nisan 2016'da AB'nin Türkiye ile ilgili ilerleme raporu yayımladığını hatırlattı.

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri'nin yönlendirdiği raporun Türkiye açısından kabul edilmez olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bizim, AB raporları çerçevesinde 3 kırmızı çizgimiz var. Eğer herhangi bir AB raporunda bu 3 kırmızı çizgimizle ilgili kabul etmeyeceğimiz bir durum ortaya çıkarsa, biz bu raporu kabul etmeyiz. Bunlardan birincisi, 1915 olaylarına herhangi bir şekilde atıfta bulunarak Ermeni soykırımından bahseden herhangi bir AB raporunu kabul etmemiz mümkün değil. İkincisi, PKK'yı terör örgütleri listesinden çıkaran ya da buna atıfta bulunan herhangi bir AB raporunu kabul etmemiz mümkün değil. Üçüncüsü ise müzakerelerin durdurulması ya da Türkiye'nin kullanabileceği fonların askıya alınması yönünde herhangi bir emare taşıyan bir raporu da kabul etmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla bu rapor, özellikle 1915 olaylarına atıfta bulunan yönüyle, asla Türkiye tarafından kabul edilebilir bir rapor değildir. Bu rapor, Avrupa Parlamentosu'na iade edilecektir, Türkiye tarafından kabul edilmeyecek bir rapordur."

Kurtulmuş, Avrupa Parlamentosu'na bu raporun iade edilmesinin, Türkiye ile Avrupa Parlamentosu arasındaki ilişkilerin kesildiği anlamına gelmeyeceğini söyledi.

Raporların, hukuki bağlayıcılığının olmadığını, siyasi bir nitelik taşıdığını anlatan Kurtulmuş, siyasi önemine binaen bu raporu kabul etmediklerini ve Avrupa Parlamentosu'na iade ettiklerini belirtti.

- "Durduk yere başlamadı"

Kurtulmuş, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Son günlerde sıkışan terör örgütünün Çözüm Masası'na dönme talebinin olduğu iddası var. Yeniden çözüm masasına dönülür mü?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Bu iddia hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyor kestirmeden söylemek gerekirse. Türkiye 22 Temmuz 2015'ten bu yana cansiperhane bir mücadele veriyor. Bir taraftan terör örgütüyle fiili bir mücadele, sahada güvenlik kuvvetlerimizin yüksek koordinasyonu, mücadele azmi ve kararlılığıyla sürdürülüyor." dedi.

Bu durumu Türkiye'nin durduk yere başlatmadığını belirten Kurtulmuş, 20 Temmuzdan itibaren, birilerinin eş zamanlı olarak düğmeye bastığını, piyonlarını harekete geçirdiğini, silah ve imkan vererek, terör örgütünü, 40 yıllık terörle mücadele tarihinde karşılaşılan en ağır şekliyle Türkiye'nin başına musallat ettiğini söyledi.

Mücadelenin, üç beş militana, terör örgütü mensubuna, suç çetesine karşı verilmediğini belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Onları sahaya salanlar, arkasındaki güçler, lojistik, siyasi, istihbari, askeri ve hatta silah desteği verenlerle yapılan bir mücadeledir. Bu mücadele sonuna kadar devam edecektir. İnşallah milletimizin, güvenlik kuvvetlerimizin gayretiyle, hep beraber durarak bu mücadele başarıyla sonuçlanacaktır. Bu anlamda sorunlarımızı çözmek istiyorsak, sorunlarımızı çözecek yer de TBMM'dir, siyaset alanıdır, mecrasıdır. Siyaset mecrasında Türkiye, bütün 78 milyon vatandaşımızın fikirlerine değer vererek, onların fikirlerini kararlı bir şekilde dinleyerek, siyasette bir çözüm bulur. Terörle bu kadar canhıraş bir şeklide bir beka savaşı, mücadelesi verilirken, hiç kimse tekrar bir şekilde terör örgütüyle müzakere edilmesini beklemesin."

- "Reste karşı bir rest çekmek değil"

"Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda 367 milletvekiline ulaşılması gerekiyor. 330'da ise referandum durumu söz konusu oluyor. Eğer 330 bandında kalınırsa bir referandum seçeneği söz konusu olacak mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Biz yılladır Türkiye'de dokunulmazlıkların kaldırılmasını konuşmuyor muyuz? Muhalefet partileri, özellikle CHP her vesilede 'dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmayın' diye çağrılarda bulunmuyor mu? Hadi buyurun, hodri meydan. Parlamentoda şu anda bulunan dosyaların hepsiyle ilgili dokunulmazlıkları kaldıralım ve mahkemeler ne karar veriyorsa, o kararlara uyalım" değerlendirmesini yaptı.

AK Parti'nin, siyaseten bu yükün altına girerek dokunulmazlıkları kaldırmak istediğini, kararı mahkemelerin vereceğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Hiçbir ayrım gözetmeden AK Parti'li, CHP'li, MHP'li, HDP'li hangi milletvekili hakkında bir dosya varsa, bu dosya kaldırılsın talebinde bulunduk. Bu samimi bir talepti. Bu sadece reste karşı bir rest çekmek değildi. Hodri meydan demekten ibaret değildi. Bu siyaseti rahatlatan bir adımdı. Bu siyaseti rahatlatan adımı ümit ediyorum ki 367'nin üstünde oyla bütün değerli milletvekillerimiz destekleyecek ve inşallah 330'a yani referanduma gerek kalmadan bu konu halledilecektir.

Bu konudaki hem samimiyetimizi hem de ciddiyetimizi göstermek bakımından AK Parti olarak başta Sayın Başbakanımız imzayı attı, arkasından sırayla hepimiz imzayı attık. Meclis Başkanımız oy hakkı olmadığı için imza atamadı. 316 AK Parti milletvekili imzalarını atarak samimiyetlerini ve bir o kadar ciddiyetlerini göstermiştir. Biz AK parti olarak 316 kişiyle anayasa değişikliğinde bulunacağız, Allah'ın izniyle bütün arkadaşlarımızla 316 kişi olarak orada bulunarak bu anayasa değişikliğinin geçmesi için gayret sarf edeceğiz. Aynı şeyi CHP'nin de MHP'nin de yapmasını bekliyoruz. Bu sadece bizim AK Parti olarak beklentimiz değil, milletin beklentisidir. Partilerin de hem seçim öncesinde hem seçim sonrasında millete vermiş oldukları taahhüdün de bir gereğidir."

(Sürecek)