Bakanlar Kurulu toplantısı

18 Nisan 2016 Pazartesi

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle, 'Benim dinim ne Sünniliktir ne Şiiliktir, benim dinim Müslümanlıktır' çıkışı, bu çerçevede zirveye katılan bütün liderlere ciddi bir şekilde perspektif kazandırmıştır. Ümit ediyoruz ki bu çağrılar dolayısıyla İslam ülkeleri arasında mezhebi farklılıkları yakınlaştıracak, tabii ki mezhep farklılıklarını ortadan kaldırmak kimsenin yapabileceği bir şey değil ama bu farklılıklar dolayısıyla bunların bir düşmanlık haline konulması, bunların siyasi farklılıklarla bütünleştirilerek çatışma alanları haline getirilmesi garabetinden İslam dünyası kurtulmuş olur." dedi.

Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başkanlığında Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.

Ekvador’da meydana gelen 7.8 şiddetindeki deprem dolayısıyla hayatını kaybedenler için dost ve müttefik Ekvador halkına, Ekvador hükümetine, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına taziyede bulunan Kurtulmuş, can kayıpları dolayısıyla da Ekvador’un acılarını paylaştıklarını belirtti.

Kurtulmuş, Ekvador halkının yaralarının sarılması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.

Japonya'da da deprem meydana geldiğini anımsatan Kurtulmuş, Japon halkına da geçmiş olsun dileğinde bulundu.

Kurtulmuş, Türkiye’nin geçen hafta çok önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptığını dile getirerek, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) devlet ve hükümet başkanlarının bir araya geldiği "İslam Zirvesi"nin İstanbul'da 14-15 Nisan tarihlerinde son derece başarılı bir organizasyon olarak gerçekleştiğini aktardı.

Sonuçları itibarıyla da son derece etkin bir zirveye Türkiye'nin ev sahipliği yaptığını ifade eden Kurtulmuş, "İki yıl boyunca Türkiye'nin, İİT liderliğini yapması mümkün olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız bu liderliği, dönem başkanlığını bu toplantıda devralmış oldu. Öncelikli olarak bu toplantı çerçevesinde ümit ediyorum ki önümüzdeki iki yıl içerisinde Türkiye dönem başkanlığını bütün imkanlarıyla en üst düzeyde burada alınan kararların takibi, bu kararların gerektirdiği organizasyonların gerçekleştirilmesi için bütün gücüyle bu dönemi geçirecek ve kullanacaktır." diye konuştu.

İslam ülkeleri arasındaki zirvede, İstanbul bildirgesinin ortaya koyduğu ortak projelerin kamuoyu ile paylaşıldığını dile getiren Kurtulmuş, "Kudüs Komitesi gibi, Kadınlar Komitesi gibi Avrupalı Müslümanlarla ilgili yeni grupların oluşturulması gibi birtakım eylem planı içerisindeki planların İİT ve bu zirveler kapsamında bir ilk olduğunu ifade etmek isterim. Ümit ederim ki üzerinde ittifakla karar alınan bu projelerin uygulanması, başarıyla sonuçlanır ve bu projeler en kısa süre içerisinde hayata geçirilir." diye konuştu.

- "Erdoğan'ın temennileri zirveye damgasını vurdu"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, özellikle İslam coğrafyasının çok farklı çatışma konuları üzerinden büyük ayrılıklar yaşadığı, ayrımların, aradaki farklılıkların giderek derinleştiği bir dönemde özellikle mezhebi farklılıkların ve çatışmaların fiili savaşlara dönüştüğü bir dönemde, bu zirvede mezhep ayrılıklarının ortadan kaldırılması yolunda özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem kapanış hem açılış konuşmalarında dile getirdiği temennilerin de bu zirveye damgasını vurduğunu belirtti.

Uzun yıllardır, özellikle son 20-25 yıllık süreçte İslam dünyasının iki büyük kırılma, iki büyük fay hattı üzerinden büyük sancılar, büyük sıkıntılar yaşadığına dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bunlardan birisi hemen hemen İslam coğrafyasının büyük bir kısmını ilgilendiren mezhebi farklılıkların siyasi farklılıklarla bütünleşerek ciddi çatışmalara dönüşmesi, Suriye'den Yemen'e, Lübnan'dan Pakistan'a kadar çok geniş coğrafyayı ilgilendiren büyük bir çatışma haline dönmesi gerçekten yüreklerimizi paralıyor. Bu çerçevede siyasi farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak bunları konuşmak ama mezhep farklılıklar üzerinden İslam dünyasının bölünmesine yol açacak fikirlerin peşinden koşmamak herhalde en doğru, en mutedil yoldur. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle, 'Benim dinim ne Sünniliktir ne Şiiliktir, benim dinim Müslümanlıktır' çıkışı, bu çerçevede zirveye katılan bütün liderlere ciddi bir şekilde perspektif kazandırmıştır. Ümit ediyoruz ki bu çağrılar dolayısıyla İslam ülkeleri arasında mezhebi farklılıkları yakınlaştıracak, tabii ki mezhep farklılıklarını ortadan kaldırmak kimsenin yapabileceği bir şey değil ama bu farklılıklar dolayısıyla bunların bir düşmanlık haline konulması, bunların siyasi farklılıklarla bütünleştirilerek çatışma alanları haline getirilmesi garabetinden İslam dünyası kurtulmuş olur. Bu çerçevede Türkiye üzerine düşeni inşallah yapmaya devam edecek ve mezhebi farklılıkların mümkün olduğunca azaltılarak, siyasi farklılıkların çözüme kavuşturulması için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirecektir."

(Sürecek)