CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu:

16 Nisan 2016 Cumartesi

RİZE (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi bugün içinde yaşadığı sorunlardan arındıracaksak, Türkiye'yi de akıllı adamlara teslim etmemiz gerekiyor." dedi.

Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi'nde düzenlenen "CHP Çayı Çaycılarla Konuşuyor" başlıklı panelde konuşan Kılıçdaroğlu, panelistlerden birinin, "Çay işini akıllı adamlara devretmek lazım. Akıllı adamların bu işe el atması lazım" dediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye'yi bugün içinde yaşadığı sorunlardan arındıracaksak, Türkiye'yi de akıllı adamlara teslim etmemiz gerekiyor. Cebini düşünme, siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanmayan, halkı düşünen, vatandaşı düşünen, fakiri fukarayı düşünen, garibi gurebayı düşünen bir siyaset anlayışına Türkiye'de ihtiyaç var." diye konuştu.

Çay Kanunu'nun kapalı kapılar ardında hazırlanmak istendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, tütün ve şekerde yaşananlara ilişkin görüşlerini paylaştı.

"Türkiye eğer bütün sorunlarını aşacaksa Cumhuriyetin kuruluşundaki değerlere dönmek zorundadır." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Kurucu değerler nedir? Kendimiz üreteceğiz. Ben ilkokula giderken 'Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı' diye bize öğretirlerdi. Ülkemi seviyorum, insanımı seviyorum, üretiyorsa çok daha seviyorum. Onun ürettiğini kullandığım zaman da huzur, keyif içindeyim. 'Bu ürün benim ülkemde üretilmiştir' diye de ayrıca gurur duyuyorum. Şimdi size bir komplo kurmak istiyorlar. Çay Kanunu hazırlıyorlar, kim hazırlıyor belli değil. Bütün mesele şu, sizi bezdirecekler, sonra siz de diyeceksiniz ki 'Lanet olsun ne yaparsanız yapın.' Size sözüm söz, buna izin vermeyeceğim."

Bölgeye çayı CHP'nin getirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"78 milyon insan Rize'nin çayını tüketiyorsa Rizeli üretici yoksul olamaz. 'ÇAYKUR'u nasıl kapatırız' arayışı içindeler. FİSKOBİRLİK bugün var mı? Adı var, kendisi yok. Onu da bitirdiler. Aynı oyunu şimdi ÇAYKUR'da oynamak istiyorlar. Tezgah, aynı tezgah. Yine kalacak ama hiçbir işlevi olmayacak. 210 bin aile çayla geçiniyor. Böyle bir tabloda şu söylenir 'Çay bu bölge için stratejik üründür.' O zaman sosyal devletin, bu konuda çok dikkatli ve tutarlı politikalar geliştirmesi lazım, yani akıllı insanların bu işi iyi yönetmesi lazım. Tüm bölgeye katkısı 5 milyar lira. Çok büyük bir rakam değil. Üretici hane başına son derece sembolik, 10 bin lira civarında rakam düşüyor. 78 milyona çay götürüyorsunuz ama 10 bin lira civarında hane başına düşen bir para var."

- "Özel sektöre karşı değiliz"

Kılıçdaroğlu, özel sektöre karşı olmadıklarını vurgulayarak, "Elbette özel sektör olacak, orada da işçiler çalışacak, özel sektör de kar edecek. Bizim izlediğimiz süreç içinde hem özel sektör kazanacak hem üretici kazanacak. Birinden biri kaybedecek değil ama bizim önceliğimiz önce üreticinin kazanması yönünde olacak, çünkü alın teri döken, mücadele eden o." dedi.

Türkiye'nin, dünyada çay üretimi yapan ülkeler sıralamasında 5. olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bu bölgenin çayı dünyanın en nitelikli çayıdır. O zaman niye tanıtamıyoruz? Akıllı insanlar bu işi yönetmediği için. Dünyanın en nitelikli, kaliteli çayını üreteceksiniz, dünyanın haberi olmayacak. Önce çayın kutusundan başlayarak, çayı dünya markası haline getireceğiz." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin çay ihracatının sıfır olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Hangi gerekçeyle sıfırız, çünkü tanıtım yok, yabancı tekeller bu alana el atmış durumda. '78 milyona niye Rizeliler çay içiriyor? Ben Seylan'dan getiririm çayı, ben içiririm' diyor. Nasıl size yabancı sigara içirttikleri gibi bu sefer de 'Ben çay içireceğim' diyor, iştahları kabarmış. Ben ülkemi, insanımı seviyorum, bana oy versin vermesin, kimsenin ekmeğiyle oynamam, herkesin evine tok, alın teriyle gitmesini isterim." diye konuştu.

- "50 bin ton kaçak çay geliyor Türkiye'ye"

Çay bileşenlerinin katılımıyla sabah saatlerinde toplantı gerçekleştirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, katılımcılara, tüm bileşenlerin ortak görüşlerini aktardı.

"Çaydan hiç kimse vazgeçemez, ülkesini seven, halkından yana olan, çocuklarının geleceğini düşünen hiçbir siyasetçi Rize'nin çayından vazgeçmemelidir, vazgeçmeyeceğiz." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"50 bin ton kaçak çay geliyor Türkiye'ye. Size sözüm söz, CHP iktidarında nerede kaçak çay bulursak meydana yığacağız ve orada yakacağız. Biz kendi çiftçimizin alın terini başkalarına peşkeş çektirmek istemeyiz. Sabah akşam emek harcıyor, birileri geliyor diyor ki 'Efendim kaçak çayımız var.' 'Ne kadar?', 'Yılda 50 bin ton.' Biz üretiyoruz, niye kaçak çay gelsin buraya? Buna özellikle izin veriliyor. Çayla yakından uzaktan ilgisi olmayan yerlerde çay paketleme fabrikaları var. Nedir bunlar? Kaçak çayı paketleme fabrikaları. Biz ne yapacağız? Oralardaki çay paketleme fabrikalarının tamamını kapatacağız."

Yaşlanan çay bahçelerinin yenilenmesi, mevsimlik işçilerin sorunlarının paylaşılıp organik çay üretimi konusunda destek ve teşvik verilmesi gerektiğini bildiren Kılıçdaroğlu, "Bizim izlediğimiz politika şu, çayda bir taban fiyat belirlenecek, taban fiyattan hem ÇAYKUR hem özel sektör alacak. Fiyat farkı olmayacak. Özel sektör alıyorsa bu taban fiyatının altına düşmeyecek, üstünü alabilir. Çay üreticileri birliği olmalı. Biz asla ve asla ÇAYKUR'u özelleştirmeyeceğiz. Özelleştirmeyeceğiz ama en azından 1, 2 üretici temsilcisi ÇAYKUR'un yönetiminde olacak. ÇAYKUR asla ve asla siyasilerin arpalığı haline getirilmeyecek. Bunun da sözünü veriyoruz." diye konuştu.

- Anayasa tartışmaları

Eline Türkiye Cumhuriyeti Anayasası kitapçığını alan Kılıçdaroğlu, bugünlerde bir anayasa tartışması olduğunu belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bu anayasa, rahmetli Ecevit'in döneminde 65 maddesi değişen anayasa. 'Anayasayı değiştirelim' diyorlar. 'Evet' diyoruz, değiştirilebilir. 'Oturup çalışalım.' Evet çalışabiliriz. Geçen dönem 60 maddesi üzerinde 4 siyasi parti anlaştı. Evet anlaştı. Getirirlerse o 60 maddeyi, 60 maddeyi Meclis'ten biz geçirebiliriz. Hiçbir sorunumuz yok ama bizim bir şartımız var. Diyoruz ki bu anayasayı değiştirirken kesinlikle ama kesinlikle ilk 4 maddeye dokundurtmayız. 'Bu ilk 4 madde nedir? Niye bu CHP bunda ısrar ediyor, ilk 4 madde değişmez' diye. Onlar da 'Ne demek değişmez, biz hepsini değiştiririz' diyorlar."

Anayasanın ilk 4 maddesini okuyan Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet ne demektir? Kimse birisinin kulu, kölesi değildir. Cumhuriyette her vatandaş özgür birer yurttaştır, bireydir, cumhuriyet budur. Biz hukukun üstünlüğünü, kadın erkek eşitliğini, bağımsız yargıyı, özgür basını, düşünceyi ifade özgürlüğünü savunuyoruz. Hiçbir tereddüdümüz yok orada." dedi.

Geçen gün ABD Dışişleri Bakanlığının Türkiye İnsan Hakları Raporu'nu yayımladığına işaret eden Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:

"Avrupa Parlamentosu da parlamentoda kabul edilen raporu yayınlandı. İki raporda da çok sert eleştiriler alıyoruz. Bu iki ülke bizim düşmanımız değil. Tam tersine biz AB'ye tam üye olacağız diye mücadele ediyoruz ama diyorlar ki 'Tam üye olacaksan bu standartlara uyacaksın arkadaş.' Ben de Sayın Davutoğlu'na bir çağrı yaptım ve yine yapıyorum. Bu ülkeye tam demokrasiyi getireceksek, CHP buna hazırdır. Getirin kardeşim, efendim 'İşte gelirse mayıs ayına kadar vize muafiyeti kalkacak, onları yasalaştırmamız lazım.' Hiç geciktirmeden bir an önce getirin, CHP olarak tam demokrasiye geçmek için sonuna kadar destek vereceğiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bunu şunun için söylüyorum, ben de adım gibi biliyorum ki getiremeyecekler ama diyecekler ki 'Biz getirecektik ama işte şu CHP var ya bu engel oluyor.' Gayet açık ve net söylüyorum, Sayın Davutoğlu, tam demokrasi için uygar bir ülkenin standartları neyse o standartları, yani Türkiye Cumhuriyeti insanı birinci sınıf demokrasiyi hakkediyor. Bu ülkenin insanı üçüncü sınıf demokrasiye layık değildir. Madem ki Türkiye'de yaşıyoruz, tam demokrasi, birinci sınıf demokrasi istiyoruz. Getirin hep beraber yapalım."

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun yönettiği panelde, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği adına Muammer Sarımehmet sunum yaptı.

Öte yandan, toplantının yapılacağı salonun önünde bekleyen bir grup partili, Kılıçdaroğlu'nu "Başbakan Kılıçdaroğlu" sloganlarıyla karşıladı. Bu sırada sokaktan geçen bir kişi ise yüksek sesle Kılıçdaroğlu aleyhinde söz söyledi. Çevrede geniş güvenlik önlemi aldığı gözlenen polis, bu kişiyi olay yerinden hızla uzaklaştırdı.