"Uluslararası Mimar Sinan ve Su Sempozyumu"
İSTANBUL (AA ) - "Uluslararası Mimar Sinan ve Su Sempozyumu" kapsamında düzenlenen ilk oturumda, Sinan'ın eserleri, düşünce dünyası ve hayatı ele alındı.
Sultangazi Belediyesince, belediyenin Nikah ve Düğün Sarayı'nda gerçekleşen etkinliğin oturum başkanlığını yapan Dr. Sinan Genim, Mimar Sinan'ın çok iddialı bir insan olduğunu belirterek, "Mimar Sinan, bilhassa Süleymaniye Camisi ile İstanbul'un siluetini değiştirmiştir. Edirne'deki Selimiye Camisi'nin ise şehrin tamamı üzerinde etkileyici bir havası vardır." dedi.
Mimar Sinan'ın yaşadığı döneme nazaran çok şanslı bir insan olduğunu kaydeden Genim, şunları aktardı:
"Bir mimar ve sanatçı iddialı olmalıdır. Yaptığı işi evrensel boyutlu olarak yaratamıyorsa, onlar geleceğe kalmaz, belli bir zamanda yok olurlar. Sinan iyi bir eğitim almıştır. Aklı başında uzun bir ömür sürmüştür. 63 yaşında ölseydi, 'Şehzade Camisi'nin mimarıdır' diye çok fazla kimse hatırlamazdı. Ama 90 yaşına kadar yaşayarak diğer yapıları yaptı. Bence bir mimar olarak, en önemli şansı akıllı yöneticilerle çalışmasıdır. Kimse ona ne yapacağını tarif etmemiştir. Ne Kanuni Sultan Süleyman, ne diğer sadrazamlar. Ona, ne yapacağı konusunda emin oldukları adama, dilediğini yapması için ekonomik imkan sağlayıp, arkasında imparatorluğun lojistik hizmetlerini tahsis etmişlerdir."
- "600'e yakın esere imza attığı söylenir"
Mimar Sinan ve Hassa Mimar Ocağı'na ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Erhan Afyoncu ise "Mimar Sinan aslen devşirmedir, sonradan Müslüman olmuştur. Kökeni Hristiyandır. Fakat Mimar Sinan'ın Macar, Avusturyalı, Ermeni gibi çok farklı etnik kökenlerden olduğu söylenir. 1985'te rahmetli Nejat Göyünç'ün yaptığı araştırma ile Mimar Sinan'ın Anadolu'da bugün unuttuğumuz Karamanlı adı verilen Hristiyan Türklerden olduğu ortaya çıkmıştır." ifadesini kullandı.
Afyoncu, Sinan'ın 600'e yakın esere imza attığının söylendiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Fakat bu eserleri kendisi tek başına yapmamıştır. Hassa Mimarları Ocağı adı verilen Mimar Sinan'ın denetiminde olan ocak tarafından gerçekleştirilmiştir. Mesela Mimar Sinan'ın köprüsü olarak bilinen Mostar Köprüsü o dönemde Hassa Mimar Ocağı'nda görev yapan Hayreddin isimli mimarın eseridir."
Hassa Mimarlar Ocağı'nda mimarbaşlarının yalnızca eserler yapmadığını, hanedan ve vakıflara mensup eserleri de inşa ettiklerini dile getiren Afyoncu, "Şehrin düzeni, nizamı, şehirdeki yollar, evler, nehirlerin akışı ve taşması gibi meselelerdeki birçok husus, mimarlar tarafından gerçekleştiriliyordu. Yapı malzemelerinin teminatı ve fiyatlandırılması, kıtlık çekilmesi gibi hususlarda da mimarbaşının ve mimarların çok önemli yetkileri vardı." diye konuştu.
Prof. Dr. Suphi Saatçi de Mimar Sinan'ın Sokullu Mehmet Paşa adına Bosna-Hersek'te yaptırdığı Vişegrad'taki köprü üzerine Yugoslayvalı İvo Andriç tarafından roman yazıldığına işaret ederek, "Drina Köprüsü romanı Nobel ödülü almış. Bizim edebiyatçılarımız nerede? Ne yazıyorlar? Aşk romanı, cinayet romanı, hırsızlık romanı her türlüsü var. Bir Selimiye, Süleymaniye romanı neden yazılmıyor? Mimar Sinan romanı daha yazılmadı. Bu adam batıda olsaydı ne oratoryolar, müzikaller, belgeselller, diziler yapılırdı. Fakat ne arayan, ne soran var. Allah razı olsun ki bugün Sultangazi Belediyesi sayesinde rahmetliyi ihya ediyoruz." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Hayati Develi ise Mimar Sinan'ın bir tasarımcı olduğunu ve tasarımları sayesinde yapılan eserlere bu yüzden "Mimar Sinan eseri" denildiğini aktardı.
Sinan'ın şantiyesindeki eserlerin birçoğunun İstanbul'da olduğunu kaydeden Develi, "Bunlar, Şehzade Paşa Camisi, sonra su kemerleridir. Su kemerleri bize Mimar Sinan'ın şu özelliğini gösterir. Evet iyi ve çalışkan bir insan ama o işleri yaparken büyük bir keramet var. Bunu kendisi de hisseder, 'bende böyle keramet var' diye. Çünkü yapılamayacak işler yapmıştır ve yapılamayacak kadar kısa sürede yapmıştır. Akla, mantığa sığmayan işleri başarmıştır o dönemde. Su kemerleri de bunlardan birisidir." dedi.
Develi, Mimar Sinan'ın İstanbul'un susuzluktan kırıldığı, çeşmelerin akmadığı bir dönemde Sultan Süleyman'ın emriyle Bizans'tan kalan kemerleri, düzenleyerek, tasarlayarak İstanbul için bir su havzası oluşturduğunu ve iyi bir mühendisle bunu başardığını söyledi.
Uluslararası Mimar Sinan ve Su Sempozyumu, pazar günü sona erecek.